Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalılar vekili, taraflar arası sözleşmenin belirli süreli olduğunu, davacının 2008 yılı için yaptığı teklifin kabul edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında 1996 yılından itibaren hukuki ilişki bulunduğu, davacının davalıya lojistik hizmeti verdiği, her yıl sonunda davacının davalıya fiyat teklif ettiği, davalı tarafın kabulü üzerine anlaşma yapıldığı, 2008 yılı için tarafların anlaşmadıkları, bu nedenle de sözleşmenin feshinden sözedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

    ta başka hiç kimsenin ... ürünlerini satmadığını, müvekkilinin bu ilişkinin daha uzun yıllar devam edeceğini umarken 2016 yılı Ekim ayında davalının önce ticari ilişki şartlarını haksız olarak değiştirmeye çalıştığını, akabinde 19.10.2016 'da tebliğ edilen fesih ihbarı ile tek satıcılık ilişkisini de sona erdirdiğini, haklı neden olmaksızın ilişkinin sona ermesinden dolayı müvekkilinin bir çok zararlara uğradığını, satış ekibini kaybettiğini, piyasadaki itibarının sarsıldığını, kendisinde fesih sırasında kalan stokların geri alınmadığını ve bunları satmasına da izin verilmediğini, bu sebeple sözleşmenin feshinden kaynaklı maddi tazminat ve portföy / denkleştirme tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir....

      sözleşme hükümlerinin geçersiz olduğu, davacının taleap edebileceği tazminat miktarının ise son 5 yılın elde edilen kazancının yıllık ortalaması tavan olmak üzere yapılan hesaplamaya göre 46.556,12 TL olduğu gerekçesi ile maddi tazminat talebinin kabulü ile 46.556,12 TL'nin dava tarihinden itibaren, avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline koşulları oluşmayan manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir....

        edildiğinden 50.000 USD cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren devlet bankalarının USD cinsinden bir yıllık vadeli mevduat hesabına uyguladıkları en yüksek faiz oranı işletilmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından bayilik sözleşmesinin süresinden önce haksız feshi sebebiyle davacının kâr mahrumiyeti talep hakkı bulunduğu, davacının alt kiracısı olduğu taşınmaza, sözleşmenin feshinden sonra davalı tarafından yapılan müdahalenin men-i için açtığı davanın ...1....

          Davalı vekili, sözleşmenin davacı tarafından haksız olarak feshinden itibaren 1 yıl geçtiğini, davacının talebinin zamanaşamına uğradığını, davacının malı kabul etmemesi üzerine malların bozulmaması için iade alındığını, müvekkilinin davacının sözleşmeyi haksız feshinden kaynaklanan zararına karşılık davacının parasının iade edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalının taraflar arasındaki elektronik yazışmaları inkar etmediği, bu yazışmalara göre davalının davacıya sattığı mercimeğin taraflar arasındaki anlaşmaya uygun evsafta olmadığı, davalının edimini ayıplı olarak ifa ettiği, BK 202. ve yeri TBK 227. maddeleri gereğince davacının ayıplı ifadan dolayı seçimlik hakkını kullanıp akitten dönme yolunu seçtiği, davacının ödediği bedelin iadesini talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, 24.000 USD'nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmü davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            ne karşı, iş akdinin feshinden dolayı bir takım işçilik alacaklarının tahsili için dava açıldığı anlaşılmıştır. İş bu dosyada dava konusu, taraflar arasındaki iş akdinden kaynaklanmayıp, iş akdinin feshinden sonra ortaya çıkan haksız eylemden dolayı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğundan uyuşmazlığın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; ... 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 11/11/2016 gününde oy birliği ile karar verildi....

              yapılacak hesaplama ile ortaya çıkacak olup, 400.000 TL'nin üzerinde olduğunu, sözleşmenin bir anda haksız şekilde feshedildiğini, müvekkilinin zarara uğradığını, müvekkili tarafından noter kanalıyla tespit yapılmak istenmesine rağmen davalının müsaade etmemesi dolayısıyla yerinde tespit yapılamadığını, davalı her ne kadar göndermiş olduğu ihtarname ile 21-22-22 Eylül 2018 tarihlerinde işçilerin işyerinde olmadıklarını iddia etse de bu iddianın yersiz olup, sözleşmenin feshi için sebep arama gayretinden kaynaklandığını, tüm bu nedenlere; 24.04.2018 ve 06.07.2018 tarihli sözleşmelerden kaynaklı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin sözleşmelerden doğan ödenmeyen alacakları için şimdilik 500,00....

                Birleşen dava yönünden ise; davalı tarafın sözleşmenin feshinde haksız olduğu, sözleşmenin feshinden sonra davacı tarafından davalının işyerlerinde herhangi bir hizmet vermediği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, icra takibine konu edilen ve yerine getirilmemiş yüksek gerilim tesisleri işletme sorumluluğuna ilişkin hizmet bedelinin istenilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte, haksız fesih söz konusu olduğu için işin mahiyeti ve kapsamına, tarafların durumuna göre davacının aynı neviden bir iş ve hizmet yapma imkanını ne kadar süre içerisinde elde edebileceğinin tespiti ve bu makul süre içerisinde yoksun kalınan zararın tazmini hakkaniyet gereğidir....

                  Dava, acente sözleşmesinin haksız fesih olunup olunmadığı, haksız fesih söz konusu ise acentelik sözleşmesinin haksız feshinden kaynaklanan yoksun kalınan kar alacağının, denkleştirme tazminatı alacağının, teşvik/ rapel bedel alacağının varlığı, varsa miktarına ilişkindir. Bilirkişiler Sigorta Uzmanı ..., SMMM ..., Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı- Bayilik- Acentelik Uzmanı SMMM ... tarafından hazırlanan 15/09/2020 tarihli bilirkişi raporu (Davalı ... Şirketi ile davacı ... Hizmetleri-......

                    Karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede ise; taraflar arasındaki sözleşmenin haksız olarak davalı şirketçe feshedildiği, davacının sözleşmenin feshinde kusurunun bulunmadığı, haksız feshe bağlı olarak davacının taraflar arasındaki sözleşmenin 11.2 maddesi uyarınca hem cezai şart hem de davalının temerrüdüne dayalı zararını talep edebileceği, davacının sözleşmenin haksız feshine dayalı olarak sözleşmenin kalan süresi için kar kaybını talep ettiği, söz konusu kar kaybı talebinin TBK'nın 125/2 maddesi gereği sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesi olduğunun kabulü gerektiği, alınan 01/03/2021 tarihli bilirkişi heyet raporu ile davacının sözleşmenin feshinden sonrasına ilişkin zararının 1 ay süre için hesaplandığı, mahkememizce yapılan değerlendirmede de 1 aylık sürenin makul kabul edildiği, zira davacının sözleşmenin feshinden sonra 1 aylık sürede yeni bir sözleşme yaparak elindeki gübreleri satabileceği, öte yandan davacının sözleşmenin feshinden önceki döneme ilişkin...

                      UYAP Entegrasyonu