Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasında en son düzenlenen 1.2.1996 tarihinden geçerli avukatlık sözleşmesi gereğince davacının, davalı kurumun sözleşmeli avukatı iken sözleşmenin 9/2 maddesi gereğince 31.12.2002 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davalı tarafından sözleşmenin feshedildiğinin davacıya bildirildiği, davacının bundan sonra aylık ücretinin tarifenin altında kaldığından bahisle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen avukatlık sözleşmesi gereğince davacı avukata aylık 250.000 TL ücret ödeneceği kararlaştırılmış olup davacının sözleşmenin feshine kadar bu ücrete bir itirazı olmamıştır. Sözleşmede yazılı ücreti alıp kabul eden davacının sözleşmenin feshinden sonra bu ücretin asgari ücret tarifesinin altında kaldığından bahisle aradaki farkı talep ... yoktur. Aksinin kabulü M.K. 2.maddesindeki iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz....

    Bu durumda dosya içeriğine temyizin kapsamına, uyuşmazlığın sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin tespiti ile sözleşmenin feshinden kaynaklanan zarar ziyanın tazmini istemine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanununun 14.maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 13 Hukuk Dairesi'ne aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında, dosyanın görevli Yargıtay 13 Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 19/07/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "... dava, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle TBK 112. Md. Kapsamında oluşan müspet zararın tazmini istemine ilişkindir....

        Şti.’ne husumet düşmeyeceği, TTK’nın 122. maddesine dayalı portföy tazminatı talebi yönünden ise davacı ile davalı ...R.L. arasındaki sözleşme ilişkisinin sona erdiği, sözleşmenin haklı bir neden haricinde sona erdirilmesi durumunda tek satıcıya münasip bir tazminat ödenmesi hakkaniyet gereği ise de, somut olayda sözleşmenin haksız feshedildiğinin söylenemeyeceği, sözleşmenin feshinden 6 ay sonra davalı ...R.L.’nin başka bir şirketle aynı mahiyette sözleşme yapmasında yasal engel bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Özel Daire Bozma Kararı: 7. İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 8. Yargıtay 11....

          kabulü gerektiği, BK'nın 96.maddesine göre alacaklının hakkına kısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde borçlunun kendisine hiçbir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bundan mütevellit zararı tazmine mecbur olduğu, dolayısıyla davacının doğan zararlar nedeniyle genel hükümlere de tazminat talep etme hakkının bulunduğu, davalı taraf her ne kadar sözleşmenin 6.2.1.hükmünde yer alan sözleşmenin süresinden önce feshedilmesinin taraflara herhangi bir tazminat yetkisini vermeyeceği hükmünü gerekçe göstererek feshin haklı olmamısı halinde dahi tazminat istenemeceğini ileri sürmekte ise de anılan hükmün doğmamış bir haktan feragat niteliğinde olduğundan TMK 23.maddesinde yer alan kimsenin hakkında kısmen de olsa vazgeçemez kuralına aykırılık teşkil etmekte olduğu ve geçersiz bulunduğu, gerçekten de ancak sözleşmenin feshinden sonra tazminat talep etme hakkı doğmuş olacağından fesihten öncce yapılan feragatın geçersiz olduğu dolayısıyla davalının taraflar arasındaki sözleşmenin 6.2.1...

            Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tevhit işlemleri sonucu oluşan 203 ada 74 parsel sayılı taşınmazın ortaklığın giderilmesi sonucu davalı tarafından alındığı, sözleşmenin yapıldığı tarih ile mülkiyetin kurulması anındaki koşulların farklı olduğu, taraf iradelerinin sözleşmenin feshi konusunda uyuştuğu, davacının sözleşmenin imzalanmasından itibaren sözleşmede taraf olmayan diğer paydaşlarla makul süre içinde sözleşme imzalamadığı, inşaatın yapılmasının olanaksız hale geldiği, davalının değişen hisse durumuna göre başka bir yüklenici ile anlaşmasında kötüniyetli olmadığı, bu sonucun meydana gelmesinde kusurlu olduğunun kanıtlanamadığı, davacı yüklenicinin kusurlu olduğu ve tazminat isteyemeyeceği gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, sözleşmenin feshine ve tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir....

              , sözleşmeyi haksız yere fesh ederek sözleşmeye aykırı şekilde ek kazanç elde etmeye çalıştıklarını, sözleşmenin tarafının yalnızca davalılar olmadığını, sözleşme tarafı olan başka kişilerin de temsil edildiğini, dolayısıyla müvekkilinin davalılar tarafından azledilince işi bırakabilme lüksüne de sahip olmadığını, davalıların hiçbir bedel ödemeksizin müvekkilinin dava dışı kişiler adına yapmış olduğu tüm hukuksal ve idari işlemlerden faydalandıklarını, kendi adlarına temiz tapu sahibi olduklarını ve üstüne bir de para aldıklarını belirterek; sözleşmenin haksız feshinden dolayı uğranılan 300.000,00 TL tazminat ve cezai şart bedelinin azil tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir....

              Mahkemece birleşen davadaki kâr mahrumiyeti ile ilgili sözleşmenin feshinden sözleşme sonuna kadarki dönem nazara alınarak hazırlanan bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir. Kâr kaybı kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Burada davacı davalının haksız feshinden dolayı malvarlığındaki ileride meydana gelecek çoğalmadan başka bir deyişle maden sahasını işletseydi mamelekinin olması gereken durumundan mahrum kalmıştır. Mamelekin gelecekteki çoğalması ihtimali kar kaybı zararı hesabında nazara alınır. Davalı kurumun haksız feshi bu çoğalmaya mani olmuştur. Açıklanan nedenlerle haksız fesih nedeni ile davacı kiracının dönem sonuna kadar uğrayacağı kâr kaybını talebe hakkı vardır. Ancak kâr kaybının belirlenmesinde, davacının aynı mahiyette bir maden işi almak için çaba göstermesi, dolayısıyla oluşacak zararın azaltılması için çalışması Borçlar Kanununun 98/2 maddesi delaletiyle aynı yasanın 44. maddesi hükmü gereğidir....

                İncelenen dosyada, dava dilekçesinin netice-i talep kısmında, sözleşme sonucu yapılan işler ve iş sahibi yüzünden ifa imkansızlığı nedeniyle uğranılan değer kaybını tespit etmek mümkün olmadığından fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL ayrıca sözleşmenin haksız feshinden dolayı 5.000,00 TL tazminat olmak üzere 10.000,00 TL'lik belirsiz alacak davası açıldığı, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren de yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince kurulan hükümde, davacının dava açarken talep ettiği sözleşme sonucu yapılan işler ve iş sahibi yüzünden ifa imkansızlığı nedeniyle uğranılan değer kaybına ilişkin 5.000,00 TL'lik alacak kalemi ile sözleşmenin feshinden dolayı uğranılan 5.000,00 TL'lik tazminat talepleri hakkında ayrı ayrı değerlendirme yapılmaksızın toplam değer üzerinden hüküm tesis edilmesi yerinde görülmemiştir....

                Davacı ile davalı şirket arasında düzenlenen 01.11.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin 37. maddesi gereğince, beş yıllık sözleşmenin 17.02.2011 tarihli davalı ihtarıyla feshedildiği açıktır. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin feshinden kaynaklı alacakların tahsili amacıyla davacı tarafından, davalı şirket ile borçlu kefil hakkında 02.05.2011 tarihinde İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/12882 Esas sayılı dosyasıyla açılan davanın yargılamasında sözleşmenin kuruluşu, feshi, kefalet şartlarının geçerliliği tartışılarak değerlendirilmiş ve sözleşme ile kefaletin geçerli olduğu anlaşılmıştır. Anılan davada davacı, sözleşmenin 25. maddesi gereğince, 100.000 Euro cezai şart, sözleşmenin 23. maddesi gereğince 1.000 Euro haksız kullanım bedeli ve kâr mahrumiyeti talep etmiştir....

                UYAP Entegrasyonu