Davacı, sözleşmenin davalı idare tarafından tek taraflı feshinin haksız olduğunu iddia etmiş, davalı ise kira bedellerinin ödenmemesi nedeni ile davacı kiracının kusuruyla sözleşmenin feshedildiğini savunmuştur. Davacının haksız fesih iddiasına dayanak olan Bozyazı Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılan kiracılık sıfatının tespiti davasında, haksız feshin iptali ile kiracılık sıfatının tespitine karar verilmiş, ilgili kararın Yargıtay 6.Hukuk Dairesi’nin kararı ile onanarak kesinleşmiştir. Eldeki davada kuvvetli delil mahiyetinde olan kiracılık sıfatının tespiti davasında feshin haksız olduğu belirlenmiştir. Bu durumda davacı, kusurlu fesih nedeniyle kiralayan davalıdan kâr kaybı zararı adı altında bir miktar paranın kendisine ödenmesini isteyebilecektir. Ancak kâr kaybının hesabında kiracının aynı şartlarla benzer bir yeri kiralaması için gereken makul süre tespit edilip bu süre içindeki kiracı karının ne olabileceği tespit edilip mahrum kalınan kârın belirlenmesi gerekmektedir....
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, --- sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı cezai şart tazminat alacağı ve mahrum kalınan kar talepli alacak davasıdır....
Dava, işleticilik sözleşmesi ile istasyonlu bayilik sözleşmesinin süresinden önce ve haksız şekilde feshedildiği iddiası ile kalan süreye ilişkin kar-kazanç kaybı tazminatı talebine ilişkindir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/48 Esas sayılı dava dosyasında, Asıl dava, taraflar arasındaki sözleşmenin, davalı tarafından haksız feshi ve sözleşmeye aykırılık nedeniyle sözleşme ile ön görülen cezai şart ve yoksun kaldığı kar ve zararının tahsili, karşı dava ise davacı-karşı davalı tarafından davalı-karşı davacının 3.şahıs nezdinde ki alacağının, mahsup koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, 7500 tl alacağının tahsili istemine ilişkindir ve mahkemece 15/05/2018 tarihinde "Davacının asıl davasının kısmen kabulüne; Asıl davada, borçlar kanunun 182/son maddesi dikkate alınarak taktiren 50.000 TL cezai şartın dava tarihinden işleyecek reeskont avans ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı karşı davacının, 7.500 TL alacağının davacı alacağından mahsubu ile taleple sınırlı 3.000 TL yoksun kalınan alacağın dava tarihinden işleyecek reeskont avans ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Karşı davanın reddine " karar verilmiştir....
TL bedelli çekleri de iade etme talebinde bulunduğunu, nitekim davacı taraf da bu çeklerin tamamını davalıdan iade aldığını, salt bu hususun dahi davalının iyi niyetinin göstergesi olduğunu, bir diğer yandan, davacı tarafın mahrum kalınan kar talebinin de hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı tarafın müvekkilden cezai şart ve mahrum kalınan kar bedellerini talep etmesi haksız ve kötü niyetli olup, açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve savunma etmiştir. BİRLEŞEN DAVADA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ......
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR Uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği, haksız olarak feshedilip edilmediği, fesih nedeniyle davacının maddi manevi tazminat, yoksun kalınan kar, portföy tazminatı kapsamında alacaklı olup olmadığı, var ise kapsamı noktasında toplanmaktadır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında "tek satıcılık" ilişkisi bulunduğu iddiasına dayalı olarak, sözleşmenin davalı tarafından haksız feshi nedeniyle davacı tarafından yapılan masraflara ilişkin maddî zarar, yoksun kalınan kâr ve davacı şirketin ticarî itibarı ve tanınmışlığından doğan portföy tazminatı ile manevî tazminat istemlerine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır. Davacının talebini dayandırdığı "......
Yoksun kalınan kar hesabında davacının geçmiş yıllardaki kazançlarından hareketle ortalama aylık geliri veya ortalama yıllık gelirinin dikkate alınması gerekmekte olup, davacının 2016 yılı zararı dikkate alınmayarak yıllık ortalama karının 26.229,88 TL olduğu tespit edilmiş olduğundan fesih tarihi ile sözleşmenin sona ereceği tarih arasındaki bir yıllık süre için davacının yoksun kaldığı karının 26.229,88 TL olduğu sonucuna varılmıştır. Davacı sözleşmenin devam edeceği inancı ile yapmış olduğu masraflarını da müspet zararı kapsamında davalıdan talep edebilecektir. Sözleşmeye olan güvenin boşa çıkması ve süresiz fesih nedeniyle davacı ödemiş bulunduğu 240.000 TL kira bedelini ve kiralamış olduğu iş yerine yapmış olduğu 214.000 TL'lik tadilat bedelini davalıdan talep edebileceği anlaşılmıştır....
Davalı vekili, zamanaşımı def'inde bulunmuş, taraflar arasındaki sözleşmenin idare mahkemesinin kararı ile geçersiz hale gelmesi nedeniyle davalıya herhangi bir kusur yüklenemeyeceğini, ifanın imkansız hale gelişi dikkate alındığında kar mahrumiyeti talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir....
Hükme esas alınan bilirkişi raporunun diğer delillerle birlikte değerlendirilerek yapılan incelemesi sonucunda; Asıl dosyada davacının; İmalat bedelinden doğan iş bedeli alacağı (hakediş alacağı) olarak şimdilik 50.000 EURO’nun 30.03.2015 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini, haksız fesih nedeniyle ortaya çıkan yoksun kalınan kar kaynaklı zarar iddiasına karşılık şimdilik 20.000 EURO’nun 30.03.2015 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini, tespit dosyalarında sarf edilen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tespit dosyalarında verilen karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini, 20.05.2014 düzenleme tarihli 488.900,00 Euro bedelli teminat senedinin iadesini talep etmiş; ıslah dilekçesi ile bakiye hakkediş alacağını 402.307,20 Euro ve haksız fesih nedeni ile müspet zarar kapsamında mahrum kalınan kar alacağını 1.821.083,76 Euro olarak ıslah etmiştir....
Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden (eda ve inşai dava) biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının dava açmada hukuki yararı yoktur. Buna göre eda davası açması mümkün olan davacının, aynı konuda tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Eldeki davada da, davacı tarafından sözleşmenin haksız feshedildiğinin, maddi zararların ve sözleşmenin haksız feshi nedeni ile mahrum kalınan kârın tespiti isteminde bulunulmuş olup, davacının eda davası açmasının mümkün bulunmasına göre, tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır....