Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesinde " İfasına başlanmış sürekli edimli sözleşmelerde, borçlunun temerrüdü hâlinde alacaklı, ifa ve gecikme tazminatı isteyebileceği gibi, sözleşmeyi feshederek, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir. " hükmü yer aldığı, 6361 sayılı Kanunu’nun 31. ve devamı maddelerinde de; 'kiracının temerrüdü halinde kiralayanın sözleşmeye bağlı kalmasının kendisinden beklenemeyeceği, akdin feshi ve kiralananın iadesini isteyebileceği, ayrıca kira bedellerinin tamamının muaccel hale geleceği' hususunun hüküm altına alındığı, buna göre davalının mütemerrit durumunda olup, davacının sözleşmenin fesholunduğunun tespiti ile sözleşmeye konu makinelerin iadesini talep hakkının bulunduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hükmün tesisi yoluna gidilmiştir....

    Davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 1.6.2007 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli sözleşme konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin hususi şartlar bölümünün 8. maddesine göre kiracı kiralananı boşaltmak istediği takdirde bir ay önceden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmek zorundadır. Davalı 9.6.2009 keşide, 16.6.2009 tebliğ tarihli ihbarla taşınmazı 30.6.2009 tarihinde tahliye edip teslim edeceğini belirtmiş, 7.7.2009 tarihinde anahtarı teslim etmiştir. Sözleşmenin 8. maddesine uygun feshi ihbardan söz edilebilmesi için ihtarnamenin tebliğ edildiği tarih ile kiralananın tahliye edildiği tarih arasında en az bir aylık sürenin bulunması gerekir....

      Belediyesi ile aralarında düzenlenen iş makinesi kiralama hizmet alım sözleşmesi uyarınca iş makinelerinin temin edileceğinin kararlaştırılığını, sözleşmenin davalı tarafından feshedilmesi nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığı ve davalı idare tarafından verilen yasaklama kararı nedeniyle yeni işler yapılamamasından kaynaklanan zararın tazminini talep etmiştir. Buna göre, uyuşmazlığın kira sözleşmesinden değil sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan zararların tahsiline ilişkin olduğu ve haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğunun anlaşılmasına göre uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 03.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Davacı vekili müvekkili şirketin, davalı idarenin açtığı .. arası 1. kısım (KM.76+443-85+123 arası) Toprak işleri, sanat yapıları, üst yapı ve çeşitli işler yapım işi”ihalesini üstlendiğini, edimini özenle yerine getirmesine rağmen davalı kurumun sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ifadan kaçınarak, tahakkuk etmiş hakediş alacaklarından 500.000,00 TL'yi ödeme planına uygun şekilde ödemeyip müvekkilini zor duruma düşürdüğünü, fiziki gerçekleşme oranı %87 olan işin idareden kaynaklı sebeplerle gecikmesi sonucunda, istenen süre uzatımı taleplerinin sözleşmenin 18, 18.2 maddelerine aykırı şekilde kabul edilmeyerek, 20.9.2012 tarih ve 7294 sayılı Genel Müdürlük oluru ile sözleşmenin feshedildiğini, bu işlemin haksız olması nedeniyle: fesih sonucunda uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini ile ödenmemiş 500.000,00 TL iş bedeli alacağına yönelik talep ve sair tüm haklarnı saklı tutarak; sözleşmenin feshi kararının tüm sonuçlarıyla birlikte iptâlini istemiştir....

          -K A R A R- Asıl davada davacı vekili, müvekkili arsa sahibi ile davalılar arasında 28.12.2005 tarihli arsa payı karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmeye göre paylaşımın, %54 yüklenici %46 ise arsa maliki payı olarak belirlendiğini, inşaatın tek bina olarak yapılması kararlaştırılmasına rağmen davalının, sözleşmeye aykırı olarak müvekkilinin olurunu almadan, sözleşmede öngörülenden farklı bir proje ile inşaata başladığını, bir adet bina yerine iki ayrı bina şeklinde projeyi uygulamaya geçirdiğini, 24 aylık inşaatı tamamlama süresinin dolmuş olmasına rağmen davalı yüklenicinin, işin %15'ini tamamladığını ileri sürerek, 28.12.2005 tarihli sözleşmenin geçmişe etkili olarak feshi ile varolan inşaatın yıkımı ve kar kaybı için 15.000,00 TL menfi zararın tahsilini talep ve dava etmiş; birleşen karşı davanın reddini istemiştir. Asıl davada davalılar vekili, dava konusu sözleşmenin müvekkili ... Tic....

            GEREKÇE: Dava, davacı ve davalı arasında imzalanan 01/04/2014 tarihli gelir paylaşımı sözleşmesinin davalı tarafından feshedilmesi nedeni ile davacının uğradığı kâr kaybına ilişkin zararın davalıdan tahsili talebine ilişkindir. 16/06/2014 tarihinde davalı ... ile davacı ...... arasında" ..." imzalandığı, bu sözleşme kapsamında sözleşmede belirtilen alanda davacı tarafından tesisler yapılarak bu tesislerin işletilmesi, kiraya verilmesi ile elde edilecek gelirin paylaşılacağının kararlaştırıldığı dosya kapsamı ile sabittir. Uyuşmazlık, 01/04/2014 tarihli ..... davalı tarafından haksız yere feshedilip edilmediği, eğer haksız fesih var ise, davalının bu haksız fesih nedeni ile kâr kaybına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır. 01/04/2014 tarihli "..."'nin "Sözleşmenin Feshi" başlıklı 28/1 maddesinde "sözleşmenin haksız feshi", 28/2 maddesinde ise "sözleşmenin haklı feshi"ne ilişkin düzenlemeler yer almaktadır....

              Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, feshi talep edilen sözleşmenin taraflarının arsa sahibi ... ve yüklenici ... olduğu, davalı anonim şirketin tam olarak unvanının yazılmadığı ve davalı şirket adına ve davalı şirketi temsilen sözleşmenin ... tarafından düzenlenip imzalandığının açıkça yazılı olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davalı şirket aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, arsa payı karşlığı inşaat sözleşmesinin feshi ve menfi zarar tazmini istemine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde feshi istenen sözleşmenin arsa sahibi ... ile yüklenici ... ... arasında imzalandığı, davanın ... Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve ... davalı gösterilerek açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece ... San. Tic. A.Ş.'nin ticaret sicil kaydı getirtilerek, kuruluşu ve şahıs firmasını devralıp devralmadığı araştırılmadan ve sözleşmeyi şahıs firması adına imzalayan ...'...

                Somut olayda ruhsat alınan parsellerdeki inşaatlar kararlaştırılan sürede tamamlanmadığı, diğer parseller için de uzunca bir süre geçmiş olmasına rağmen ruhsat dahi alınmadığından BK.nun 107.maddesindeki süre verilmeksizin ve ihtara gerek olmaksızın fesih koşulları gerçekleştiğinden, davacı arsa sahiplerinin BK.106 maddesinin ikinci fıkrasında yazılı seçimlik hakları doğmuştur. Davacılar da bu seçimlik haklarını sözleşmenin feshi ve menfi zararın tazmini şeklinde kullanmışlardır. Bu durumda yüklenici temerrüdü sabit olduğundan sözleşmenin feshi davasının kabulü, menfi zarar isteminin ise dosya kapsamına göre değerlendirilerek davanın sonuçlandırılması gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir....

                  Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davacı tarafın dava dilekçesi ile elinde kalıpta iade alınmayan yedek parçaların toplam bedelinin 108.000,00 TL olduğunu kabul ve ikrar ettiği davacı tarafın bu parçaları KDV hariç 71.001,87 TL'ye sattığı, neticeden davacı tarafın iade alınmayan yedek parçalardan dolayı oluşan zararının 36.998,13 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davacının sözleşmenin haksız feshedilmiş olmasından dolayı oluşan 18.750,00 TL zararının, davacının sözleşmenin haksız feshi nedeniyle elinde kalan yedek parçalardan dolayı oluşan 36.998,13 TL zararın, davacının hesabından fazla tahsil edilen 1.773,84 TL'nin dava tarihi olan 21.01.2009 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa'nın 2/2 maddesi kapsamında öngörülen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir....

                    Taraf teşkilinden sonra sözleşmenin feshi davası ancak dinlenebilir hale gelir. Herne kadar sözleşmenin feshi tek taraflı irade beyanı ile sonuç doğurur ise de, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi, taraf rızaları fesihte birleşmediği sürece, ancak mahkeme kararı ile mümkün olmaktadır. Bu itibarla, feshin tek taraflı olarak gerçekleştiğine ilişkin kabul doğru olmamıştır. Öte yandan, sözleşmenin feshi (dönme) ile sözleşmenin ifası anlamına gelen eksik, ayıplı işler bedeli ve gecikme tazminatı gibi olumlu zarar kapsamında kalan talepler birbiriyle çelişkili olduğundan, birlikte istenemezler. Başka bir anlatımla, ya sözleşmenin feshi yada müsbet zarar (ifa) istenebilir....

                      UYAP Entegrasyonu