Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

No:174/A-B Atakum/SAMSUN adresindeki taşınmazda davalının 01/08/2016 tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olarak bulunduğunu, davalıya kira sözleşmesinin yenilenmeyeceği ve sözleşmenin bitim tarihinden itibaren dava konusu yeri tahliye edilip teslim edilmesine ilişkin Samsun 4.Noterliğinin 31/05/2021 tarih ve 06109 yevmiye nolu ihtarnamenin ihtar edildiğini, kira kontratının 5 yıl süreli olup 01/08/2021 tarihi ile sona erdiğini, müvekkilinin kira kontratının özel şartlar kısmının 11.maddesi ile üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, kira kontratının dolmasına 2 ay kala 31/05/2021 tarihinde ihtarname çekildiğini, davalının ihtara uymadığını, kira sözleşmesi süresinin dolmasına rağmen tahliyenin gerçekleşmediğini belirterek sözleşmenin feshi ile davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

Davacı vekili, müvekkili işletmeye ait çay ocağının 20.3.1997 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile davalıya kiralandığını, davalının şartnamede belirtilen esaslara uymayarak kiralananı lokanta gibi işlettiğini, alkollü içkiler ve bakkaliye ürünleri sattığını, kiralananın farklı kişiler tarafından işletildiğini, bu nedenle sözleşmenin feshedildiğini, fesih bildiriminin davalıya adresten ayrılma nedeni ile tebliğ olunamadığını öne sürerek kiralananın tahliyesini istemiş, davalı vekili yıllık kira bedeline göre Sulh Hukuk Mahkemesinin görevsiz olduğunu, işletmece düzenlenen tutanakların mesnetsiz ve çay ocağının bizzat müvekkili tarafından çalıştırıldığım, davalının reddini savunmuştur. Borçlar Kanununun 256. maddesinde hükme bağlanan ve uygulamada akde aykırılık olarak adlandırılan akdin feshi ve kiralananın tahliyesi davasından önce kiralayan tarafından davalı kiracıya aykırılığın giderilmesi için uygun bir süre verilmesi ve bu süre sonunda davanın açılması gerekir....

    Davacı, dava konusu kiralananı 19/02/2014 tarihinde iktisap etmiş olup 03.03.2014 tarihinde keşide etmiş olduğu noter ihtarı ile de dava konusu kiralananı 19.02.2014 gününde iktisap ettiğini ve işyeri ihtiyaç nedeniyle kiralananı tahliye etmesini muhatap davalıya bildirmiş ve ihtarname 06.03.2014 tarihinde tebliğ olunmuştur. Davacı vekili, dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın da bulunduğu binanın tamamının avukatların mesleki ,kültürel ve sosyal faaliyetlerde yardımlaşma ve dayanışmasını temin amacıyla Ankara Barosuna tahsis edilmek üzere Türkiye Barolar Birliği tarafından satın alındığını , taşınmaza müvekkilinin ihtiyacı olduğunu belirterek taşınmazın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur....

      Dosyanın incelenmesinde davalı arsa sahibi tarafından sözleşmenin feshi amacıyla ikame olunan davanın reddolunduğu ve bu kararın 20.01.2009 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Kararın kesinleşmesini müteakiben yüklenici tarafından arsa sahibine 16.04.2009 tarihli ihtarname keşide edilerek taşınmazın tahliyesi talep edilmiştir ve arsa sahibi tarafından 19.09.2011 tarihinde yeni bir yüklenici ile sözleşme yapıldığı anlaşılmıştır. İkinci sözleşme tarihine kadar arada bir işin yapılmadığı gözetilerek yüklenicinin de müspet ve menfi zarar istemekle bu davayı açarak fesih iradesi gösterdiği, arsa sahibinin 19.09.2011 tarihinde yeni bir yüklenici ile sözleşme yaptığı ve fesih iradelerinin birleştiği göz önünde bulundurulduğunda fesihte kimin haklı olduğu uyuşmazlığın çözümünde önem arz etmektedir....

        Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/5. maddesinde tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu mahkemelerde de açılabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı yer mahkemesi olan Adana 2. Tüketici Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

          olduğu, sözleşmenin feshi neticesinde tarafların karşılıklı olarak aldıklarını vermesi gerektiği bu itibarla tapu iptal ve tescilin gerektiği, söz konusu devre mülk satış sözleşmesinin feshi koşullarının oluştuğunun anlaşılması halinde, davacı üzerinde yer alan tapunun sözleşmenin feshinin doğal sonucu olarak davalıya iadesi gerekeceğinden tapusu iade edilecek taşınmazın da ......

            na kiraladığını, taraflarca kira akdine konu olan taşınmazın mermer ocağı yolu olarak kullanılması üzerinde anlaşıldığını ve sözleşmenin tapuya şerh edildiğini, murisin ölümünden sonra taşınmaz kendisine intikal eden mirasçı ...'ın taşınmazı ve kira ilişkisini araştırdığında, kiracı ...'nun kira akdine aykırı davrandığını gördüğünü, taşınmazın mermer ocağı yolu olarak kiraya verildiği halde, üzerine bina inşa edildiğini, tarlanın oyularak tahrip edildiğini, tarlaya büyük kaya bloklarını yığıldığını, sözleşmeye göre kira sona erdiğinde ne şekilde teslim alındıysa o şekilde teslim edilmesi gerekmekte iken eski haline getirilmesinin neredeyse imkansız olduğunu, ayrıca kiralananın 3.bir şahsa alt kiraya verilmesinin yasaklandığı halde muvafakat olmadan diğer davalı ...'...

              Sözleşmenin feshedildiği tarihten sonraki döneme ilişkin varsa kira bedeli öncelikle kiracıdan alınacak tazminata mahsup edilir.” hükmü gereğince 2886 sayılı yasanın 62.Maddesi gereğince kira sözleşmesi idarece feshedildiğini, ilgili sözleşmenin 10.Maddesinde: “kiracı kira sözleşmesinin bitiminde derhal, sözleşmenin feshi halinde tebligatı müteakip on beş gün içinde taşınmazı tahliye etmek zorundadır.Kiracı taşınmazı tahliye etmezse ,08/09/1983 tarihli 2886 sayılı Kanunun 75.Maddesine göre kiracının tahliyesi sağlanacaktır.” hükmü gereğince yapılan işlemin usul yasa ve dosya kapsamına uygun olduğunu, Sözleşmenin feshi ve hastane kantin alanının boşaltılmasına ilişkin tebligata rağmen, 48 gün boyunca davalı tarafından hastane kantininin işgal edildiğini 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu 75. maddesi "Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malları ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği mazbut vakıflara ait taşınmaz(1) malların, gerçek...

              Mahkemece, sözleşmenin feshi isteminin yasal koşullarının oluşmaması nedeniyle sözleşmenin feshi isteminin reddine, 3.600 TL maddi tazminat ile 5.500 TL kira alacağı olarak toplam 9.100 TL'nin dava tarihinden itibaren değişken yasal faiz oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak işlemiş faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacı, dairenin satış sözleşmesi gereği, lejanttta yazılı olan 30.06.2010 tarihinde teslim edilmesi gerekirken geç teslim nedeniyle oluşan kira kaybı tazminatının tahsili amacıyla eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, taşınmazın davalı tarafından 5.5 ay geç teslim edildiği kabul edilerek bilirkişilerce belirlenen aylık emsal rayiç kira bedelide göz önünde bulundurularak davanın kabulüne karar verilmiştir....

                Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tevhit işlemleri sonucu oluşan 203 ada 74 parsel sayılı taşınmazın ortaklığın giderilmesi sonucu davalı tarafından alındığı, sözleşmenin yapıldığı tarih ile mülkiyetin kurulması anındaki koşulların farklı olduğu, taraf iradelerinin sözleşmenin feshi konusunda uyuştuğu, davacının sözleşmenin imzalanmasından itibaren sözleşmede taraf olmayan diğer paydaşlarla makul süre içinde sözleşme imzalamadığı, inşaatın yapılmasının olanaksız hale geldiği, davalının değişen hisse durumuna göre başka bir yüklenici ile anlaşmasında kötüniyetli olmadığı, bu sonucun meydana gelmesinde kusurlu olduğunun kanıtlanamadığı, davacı yüklenicinin kusurlu olduğu ve tazminat isteyemeyeceği gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, sözleşmenin feshine ve tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu