Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

geldiğini, bayilik hakkının devralan davacıya geçtiği ve bu konuda da PO’nun bir itirazının olmadığının açık olduğunu; nitekim işletmenin davacıya devredildiği tarih olan 20 Aralık 2013 tarihi ile devralan davacı ile davalı arasında yeni bir bayilik sözleşmesinin imzalandığı tarih olan 13.01.2014 tarihine kadar PO’nun hiçbir çekince ileri sürmeden mevcut ilişkilerini devralan ile sürdürdüğünün de anlaşıldığını, 6750 numaralı sözleşmenin 4.maddesi ile PO lehine 18.09.2015 tarihine kadar intifa hakkı tesis edilmiş olduğunu, POAŞ’ın anılan sözleşmenin işletmenin devri halinde devamına muvafakat etmediğine ilişkin bir beyanına veya davranışına dava dosyasında rastlanmadığını; POAŞ’nin sözleşmenin kendi lehine olan bu hükmü bakımından sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmeyip, buna karşılık sözleşmenin aylık prim ödeme yükümünü düzenleyen 9.maddesinin geçersizliğini ileri sürmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını; daha açık bir ifadeyle 15.09.2015 tarihine kadar lehine tanınan intifa...

    ; işletmeyi devreden bayinin ilgili ruhsat ve lisansların devri sebebiyle artık bayilik yapamayacak hale geldiğini, bayilik hakkının devralan davacıya geçtiği ve bu konuda da ...’nun bir itirazının olmadığının açık olduğunu; nitekim işletmenin davacıya devredildiği tarih olan 20 Aralık 2013 tarihi ile devralan davacı ile davalı arasında yeni bir bayilik sözleşmesinin imzalandığı tarih olan 13.01.2014 tarihine kadar ..’nun hiçbir çekince ileri sürmeden mevcut ilişkilerini devralan ile sürdürdüğünün de anlaşıldığını, ... numaralı sözleşmenin 4.maddesi ile ... lehine 18.09.2015 tarihine kadar intifa hakkı tesis edilmiş olduğunu, ...’ın anılan sözleşmenin işletmenin devri halinde devamına muvafakat etmediğine ilişkin bir beyanına veya davranışına dava dosyasında rastlanmadığını; ...’nin sözleşmenin kendi lehine olan bu hükmü bakımından sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmeyip, buna karşılık sözleşmenin aylık prim ödeme yükümünü düzenleyen 9.maddesinin geçersizliğini ileri sürmesinin dürüstlük...

      Taraflar arasında düzenlenen sözleşme, taşınmazın müşterek mülkiyet pay devrini içeren Devremülk sözleşmesi olup, bu sözleşmenin kullanma süresi ile ayni hak sağlaması davacıya Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun da tanımlanan tüketici tanımı dışına çıkarmaz. Ayrıca tatil amaçlı taşınmaz mal satışları da bu yasa kapsamında olup, Devremülk sözleşmesi de tatil amaçlı taşınmaz mallardan olduğundan sözleşmenin varlığı, geçerliliği ve koşullarının tüketici mahkemesinde tartışılarak değerlendirilmesi gerekir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşmenin fesine ilişkin olup, sözleşmenin fesi ile birlikte sözleşmenin tasfiyesi nedeniyle her iki tarafın da elinde bulunanı iade yükümlülüğü bulunmakta ise de, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'unun 73. maddesinin beşinci fıkrası gereğince tüketicinin ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi yetkili olarak belirtilmiş ise de, istikrar kazanmış Yargıtay 13. Hukuk dairesi ile 20....

      "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih : 29.05.2009 No : 125-126 Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı, davalının açmış olduğu ihalenin sonucunda 6.467.52.-TL bedelle bir kamyon satın aldığını, ancak aracın motor şasi numarası ile ruhsattaki numaranın farklı olması nedeni ile aracın devrinin yapılamadığını belirterek, ödenen araç bedelini ve yoksun kalınan kazanç kaybını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının ihaleyi kazandığını ve ihale bedelini yatırdığını, ancak müvekkili kurumun aracın devri için gerekli işlemleri yaptığını belirterek davanın reddini istemiştir....

        Bu husus tarafların da kabulünde olup, ihtilafsızdır. 6098 sayılı TBK.nun 205.maddesinde sözleşmenin devri hususu düzenlenmiş olup, 2.fıkrada sözleşmeyi devralan ile devreden arasında yapılan ve sözleşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşmanın da sözleşmenin devri hükümlerine tabi olduğu, 3.fıkrasında ise sözleşmenin devrinin geçerliliğinin devredilen sözleşmenin şekline bağlı olduğu gösterilmiştir. Buna göre, taraflar arasında adi yazılı şekilde yapılan sözleşme davacının bilgisi dahilinde davacının eşine davalı şirket tarafından tapu devrinin yapılması ile geçerli hale gelmiş ve bu suretle davalı şirketçe TBK. 205. maddesi uyarınca sözleşmenin devrine onay verilmiştir. Bu durumda tapu devri adına yapılan dava dışı eş ... sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgili açılacak olan davada taraf haline gelmiş, davacı ...'in de sözleşmeyi devretmesi nedeniyle sözleşmeye dayalı dava açma hak ve yetkisi sona ermiştir....

          Hukuk Dairesinin istikrar kazanan içtihatlarında da, Sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığı durumlarda sözleşme geçersiz kabul edilmiş, uyuşmazlık konusu Devremülk sözleşmesinin taşınmaz devrini içermesi nedeniyle adi yazılı şekilde yapılmasının geçersiz olmasına rağmen taşınmazın tapu kaydının devri halinde geçersiz olan sözleşmenin geçerlilik kazanacağı, bu durumda mahkemece tapu kaydının tüketiciye devredilip devredilmediğini, devredilmişse devremülk satış sözleşmesinin fesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği açıklanmıştır....

          İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, davacılar tarafından hisse ve işletme devri sözleşmesi kapsamında verilen paraya rağmen devri sağlamayan davalılara karşı yöneltilmiş sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası ile ---- tutarlı teminat senedi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti davasıdır. Davacılara, ---- senede ilişkin menfi tespit istemiyle ilgili eksik nisbi harcı tamamlaması için süre verilmiş, davacılar harcı tamamlamış,---- tarihli beyan dilekçesi ile bu taleplerini takip etmediklerini beyan etmiş olmaları gözetilerek bu talebin açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Yargılama esasan taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin tespiti, davacılarca yapılan ödemelerin mahiyeti ve iadesini talep edilebilir olup olmadığı noktalarında toplanmıştır. Dosyaya sunulan ----başlıklı sözleşme bila tarihli ve imzasız durumdadır. Bu hazırlanan metinde---- devredenler olarak görünmekte, devralanlar kısmı ise boş bırakılmış durumdadır....

            Sözleşmenin objektif ve sübjektif açıdan esaslı noktalarını teşkil etmediği anlaşılan yan edim yükümlerinin geçerliliğinin resmi şekle tabi olmadığı kabul edilebilir. Bir taşınmaz satış sözleşmesinin objektif açıdan esaslı unsuları; sözleşme konusu taşınmazın tescil ve teslimi(zilyetliğinin devri) ile taşınmaz satış bedelidir(TBK 207/1). Taraflar arasındaki geçersiz satış vaadi sözleşmesinin 1. maddesinde fiili teslim tarihi belirli vadeye bağlanmış, teslim(zilyetliğin devri) borcunun belirlenen vadede ifa edilmemesi hali için de davacı lehine ceza-i şart kararlaştırılmıştır. Şu halde teslim ediminin 07/01/2016 tarihli sözleşmenin bağıtlanmasından yaklaşık dört ay sonra 30/04/2016 tarihinde yerine getirilmesi, teslimin en geç bu tarihte gerçekleşmesi davacı açısından sözleşmenin sübjektif açıdan esaslı noktasıdır. Öyle ki edimin belirlenen vadede yerine getirilmemesi hali ceza-i şarta bağlanmıştır....

              Ye devrinde de devir nedeni ile davalı taraf ödeme yapılmadığı, hisse devri nedeniyle ödeme alan ve alacak olan kimselerin hisselerini devreden hissedarlar olduğu, sonuç itibariyle ifa imkansızlığının söz konusu olduğu sözleşmenin 4.1.6. Maddesinin kesin hükümsüz olduğu belirtilmiştir....

              Toplanan delillerden, Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanlığı'nın 07/12/2017 tarihli yazısından ve tüm dosya kapsamından davada dayanılan sözleşmenin maden siciline şerh edilmediği, yukarıda açıklanan yasa maddesi içeriğinden de açıkça anlaşılacağı gibi davada dayanılan sözleşmenin geçerli hale gelebilmesi için maden siciline şerh edilmesi zorunludur. Davacı anılan sözleşmenin maden siciline şerh edildiğini ve böylece geçerli hale geldiğini ispat edemediğinden ve davalının da 19/09/2016 tarihli ihtarnamesi ile 07/12/2015 tarihinde imzalanan sözleşme ile bağlı kalmayacağını bildirdiğinden davacının aidiyetin tespitine yönelik talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Maden hakkının devrinde aynen taşınmaz mülkiyetinde olduğu gibi iki ayrı işleme ihtiyaç vardır. Öncelikle taraflar arasında maden hakkının devri borcunu doğuran satım, bağışlama ve trampa gibi borçlandırıcı işlem yapılmaktadır. Maden Kanunun yukarıda bahsedilen 5....

              UYAP Entegrasyonu