WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak taraflar arasında imzalanan sözleşmeden sonra sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir. Belirtilen bu duruma göre sözleşme yapıldıktan sonra tesis edilse bile sözleşmeden kaynaklanmayan sözleşmeden doğan bir hak ve alacağın takibi niteliğini taşımayan, idarenin kamu gücüne dayanarak ve tek yanlı olarak tesis ettiği idari işlemlerin iptali istemiyle açılan davaların da idari yargı yerinde görülüp, çözümlenmesi zorunludur....

    Davacının prim ilk taksit ödemesini yapmaması nedeniyle, sigortacının sorumluluğunun başlamadığı aşamada rizikonun gerçekleştiği ve davalı sigortacının zarardan sorumlu olmadığı; hasar talebini reddeden davalı sigortacının sözleşmeden caydığı kabul edilerek hüküm tesis edilmiştir. Davaya konu olay ve poliçe tanzim tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1430.maddesinde sigortalının prim ödeme borcu; 1431.maddesinde prim ödeme zamanı ve 1434.maddesinde prim ödemesinde temerrüdün sonuçları düzenlenmiştir. TTK'nun 1434/1.maddesinde "ilk taksidi veya tamamı bir defada ödenmesi gereken prim, zamanında ödenmemişse, sigortacı, ödeme yapılmadığı sürece, sözleşmeden üç ay içinde cayabilir. Bu süre, vadeden başlar. Prim alacağının, muacceliyet gününden itibaren üç ay içinde dava veya takip yoluyla istenmemiş olması hâlinde, sözleşmeden cayılmış olunur" düzenlemesi yapılmıştır....

      Davacı sözleşmeden dönen taraf olduğundan dayandığı ceza hükmü uymama hali için kararlaştırılan seçimlik ceza niteliğindedir. Davacı TBK 125. maddede tanınan seçim haklarından, sözleşmeden dönme yolunu seçmiş olduğundan seçimlik ceza olarak kararlaştırılan ceza koşulu alacağını isteyemez. Mahkemece bu ceza ifaya ekli ceza olarak nitelendirilmiş ise de sözleşmedeki hükmün ifaya ekli ceza olarak nitelenebilmesi mümkün olmadığı gibi, sözleşmeden dönen tarafın ifaya ekli cezayı dahi isteyebilmesi mümkün değildir. Tüm bu nedenlerle mahkemece ceza koşulu alacağı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken buna ilişkin talebin kabulü doğru olmamış, kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir....

        Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir, sözü edilen bu düzenlemeler özel yetkiye ilişkindir. Davacı, davasını özel veya genel yetkili mahkemelerden herhangi birinde açabilir. Dava konusu olayda davacı, sözleşme uyarınca davalının oğlunun kendisine ait öğrenci yurdundaki barınma ücretini ödemediği iddiasıyla davalıya karşı takip başlatmış, başka bir ifade ile sözleşmeden kaynaklanan para alacağının tahsilini talep etmiştir. Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesinin 1. fıkrasına göre sözleşmeden doğan para borcu, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahında takip başlatıp, dava açabilir....

          Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre taraflar arasında yapılan sözleşmenin asli temel edimi biçerdöverin satışı karşılığında bedelin ödenmesi olduğu, davacı tarafın sözleşmeden dönme gerekçesi olarak gösterdiği, biçerdöverin mekanik malzemelerinin teslimi hususunun ikinci tali bir edim olup, borçlu tarafa sözleşmeden dönme hakkı veremeyeceği, bu itibarla sözleşmeden doğan borçlarının halen devam ettiği, ayrıca B.K.’nun 106. maddesi uyarınca davacı tarafın davalıya sözleşmeden doğan borcunu ifa etmesi için herhangi bir ihtarda da bulunmadığı, ihtar şartı yerine getirilmeden sözleşmeden dönülemeyeceği, tanık beyanlarından biçer döverin satıldığı gün ve sonrasında davalının biçerdöverin üzerinden çıkan orijinal mekanik aksamı davacılara sunduğu halde davacıların almadıklarının anlaşıldığı, davacı tarafın mekanik aksam teslim edilmediğinden biçerdöverden randıman alınmadığına dair beyanının doğru olmadığı, borçların ödenmesine yönelik olarak düzenlenen borçların...

            K A R A R Davacı, ... komisyoncusu olduğunu, davalı ile 31.03.2008 tarihinde “Gayrimenkul Aracılık Sözleşmesi”nin düzenlendiğini, sözleşmeye konu taşınmazın satışı konusunda 06.08.2008 tarihli protokol gereğince 11.08.2008 tarihinde, 755.000.USD’den tapuda satıldığını, davalının sözleşmeden kaynaklanan komisyon ücretini ödemediğini, aynı konuda sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili için ... 4. İcra Müdürlüğü’nün esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durması sonucu ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/255 esas sayılı dosyası üzerinden itirazın iptali davası açılmış ise de davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmeden kaynaklanan hizmet bedeli, cezai şart ve KDV bedeli toplamından oluşan 119.493,74 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....

              Davacının, davalı ile yaptığı 23.02.2013 tarihli sözleşmeden, nişanının bozulması nedeniyle döndüğü ve sözleşmeden cayma hakkını kullandığı tüm dosya kapsamı ile sabit olup, mahkemenin de kabulü bu yöndedir. Cayma hakkının kullanılması kapıdan satışlarda düzenlenmiş olup davacı cayma hakkını kullanamaz. Bununla birlikte sözleşmeni haksız şart içerdiği ve davalının sözleşmeye aykırı davrandığı veya 2014/9626-2015/2535 ürünlerin ayıplı olduğu hususları ispatlanamadığına göre davacının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğinin de kabulü mümkün değildir. O halde mahkemece davacının sözleşmeden dönmeyi gerektirecek haklı sebebi olmadığından,sözleşme şartları ile bağlı olduğu hususu nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

                Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, sözleşmeden kaynaklanan ayıp nedeniyle tazminat isteğine ilişkin eda davası istemine ilişkindir. Sulh hukuk mahkemesince, sözleşmeden kaynaklanan ayıbın tazmin edilmesi ile ilgili olduğu, Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan bir dava olmadığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Asliye hukuk mahkemesi ise, uyuşmazlığın çözümünde 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun uygulanması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Somut olayda; davacılar, tarafların dava konusu ......

                  . - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 21.11.2006 tarihinde düzenleme şeklinde finansal kiralama sözleşmesi akdedildiğini davalı-kiracıya keşide edilen ihtara rağmen sözleşmeden kaynaklanan satın alma hakkını kullanmadığından 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu'nun 24. maddesi gereğince sözleşmenin fesih olunduğunu belirterek, kiralananın davalıdan alınarak müvekkiline iadesi ile teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacı tarafından davalıya çekilen ihtarname, 3226 sayılı Kanun ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olarak çekilmediği, bu haliyle davalının temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı yan finansal kiralama sözleşmesinin fesih sebebini, kiracının sözleşmeden kaynaklanan satın alma hakkını kullanmamasına dayandırmaktadır....

                    Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olduğu, belirtilmiştir ki, bunlar da özel yetkiye ilişkin düzenlemelerdir. Davacı, davasını özel veya genel yetkili mahkemelerden herhangi birinde açabilir. Dava konusu olayda davacı, davalıya sattığı sütten doğan alacağının tahsili için takip başlatmış, başka bir ifade ile sözleşmeden kaynaklanan para alacağının ödetilmesini talep etmiştir. Borçlar Kanununun 73. maddesine göre sözleşmeden doğan para borcu, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahında takip başlatıp dava açabilir....

                      UYAP Entegrasyonu