Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüyle, 1.711,25 TL'nin 28.12.1999 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. 1. 2918 sayılı KTK’nun değişik 20/d madde hükmü uyarınca, noterlerce gerçekleştiren devir işlemleri, araç mülkiyetinin devri için yeterli olup, işlemin tamamlanması için trafik siciline alıcı adına tescil işlemi yapılması mutlak koşul değildir. Tescil işlemi, idari bir tasarruf olup, yaptırılmaması ayrı bir yaptırıma tabidir ve mülkiyetin devri için kurucu bir nitelik taşımaz. Bunun bir sonucu olarak da, trafik kayıtları mülkiyeti gösteren sicillerden olmakla birlikte, bu karine kesin değildir. Aracı, noter satışı ile devralan, adına tescil işlemi yaptırmamış olsa dahi, aracın maliki sayılır. Mahkemece davalı ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki araç devri vergi ve cezaların tahsili davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı ile birlikte trafikte 1/2 oranında malik oldukları araç üzerindeki 1/2 hissesini 9.3.1970 tarihli noterde yapılan sözleşme ile davalıya devrettiğini, davalının buna rağmen trafik kaydını üzerine almaması nedeniyle araca ilişkin vergi ve cezaların kendi adına tahakkuk ettiğini, son olarak da 9.5.2006 tarihinde 4.000,00 YTL vergi ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, araç üzerindeki trafik kaydının iptali ile davalı adına tesciline, ... olduğu 4.000,00 YTL vergi ve cezanın ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir....
üstlendiği sözleşme olarak ifade edildiğini, ne var ki davacının inancı işlemin varlığına ilişkin hiçbir kesin delil sunmadığını, dava konusu araçların mülkiyetlerin kendisine devri yükümlülüğünü doğuracak herhangi bir inanç sözleşmesi veya başkaca bir sözleşmenin varlığını ortaya koymadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355'inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, inançlı işlemden kaynaklanan araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir....
Hukukumuzda; taşınmaz mülkiyetinin devri taahhüdünü içeren sözleşmelerin, noterlikçe düzenleme şeklinde yapılması gerektiği gibi, bunun ön sözleşmesinin de; TBK 29/2. maddesine göre ileride kurulacak sözleşmenin şekline bağlı olması nedeniyle, bu tip sözleşmelerin tek taraflı feshedilmesi mümkündür. Somut olayda davalılar ön sözleşmeyi tek taraflı irade beyanıyla sözleşmeyi feshetmiş olup, bu sözleşme adi yazılı ön protokol niteliğinde olduğundan, arsa payı devri taahhüdünü de içermediğinden, tek taraflı irade beyanının karşı yana ulaşmasıyla birlikte feshedilmesi mümkündür. Davacı bu durumda varsa ancak zararını isteyebilir. Bu nedenle davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması uygun bulunmuştur....
bir sözleşme olarak düzenlendiği, sözleşme adının işletmenin devri olarak yer almasının bu sözleşmeyi diğer kanuni şartlarını yerine getirmeden işletmenin devri sözleşmesi yapmayacağı, aldırılan bilirkişi raporlarının da bu kanaati desteklediği ve hükme esas alınabileceği gerekçesi ile davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın kabulü ile, işletmenin devri sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespiti ile sözleşmenin iptaline karar verilmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 15/12/2021 NUMARASI: 2021/364 E - 2021/1139 K DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali KARAR TARİHİ: 17/01/2023 Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; davalının müvekkiline ... plakalı araç satışına ilişkin borcunun olduğunu, tarafların 11/04/2018 tarihinde ... plakalı aracın davacıya 1.453.600,00 TL bedelle satışı için anlaştıklarını, davalıdan satın alınan ancak devri yapılmayan ... plakalı araç davalıya iade edilerek, bu araç için ödenen 370.000,00 TL satış bedelinden mahsup edilerek kalan miktar için 45.150,00 TL'lik 24 adet senet düzenlendiğini, davalının araç üzerinden kredi çektiğinden aracı ancak kira sözleşmesi ile devredileceğini belirttiğini, davacının ödemeleri 2018 yılı Ekim ayına kadar yaptığını, daha sonra aracın taraflar arasında yapılan protokolle...
-KARAR- Davacı vekili; kardeş olan tarafların 5 adet aracın devri konusunda harici sözleşme imzaladıklarını, davalının sözleşme ile birlikte teminat senedi de verdiğini, davalının araçların devrini vermediğini belirterek araç bedeli olarak değer biçilen 300,000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; araç satışının resmi şekilde yapılmadıkça geçersiz olduğu, davacının geçersiz sözleşmeye dayanarak alacak talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemiz’in 09.04.2014 gün 2013/9134 Es-2014/6754 K. sayılı ilamı ile “Davacı yan, dava dilekçesi ekinde sunduğu 29.12.2008 tarihli satış sözleşmesi başlıklı, “Aşağıda plakaları yazılı 5 araç ... Tic. Ltd. Şti.'ne satılmıştır. Alacak verecek yoktur. Tarafımızdan temiz kağıtları (SSK, vergi, haciz kaldırma yazısı) alındıkta sonra araçlar ... Tic. Ltd. Şti.'...
sayılı kararında açıklandığı gibi ) Bu kapsamda somut olayda;davacının araç bedelinin iadesine yönelik talebi bulunduğu da anlaşılmakla, davacının davaya konu edilen araç için ödediği bedeli yukarıda ifade edilen yasa hükümleri uyarınca talep hakkına sahip olduğu gözetilerek ,ilgili araç için ödediği bedelin tespiti ile bu bedelin mahkemece hüküm altına alınması gerekmektedir....
e temlik ettiğini, bedelini aldığını ve istediği şekilde tasarruf edebileceğini belirtmiştir. 03.05.1984 tarihli "Kati satış ve zilyetliğin devri senedi" başlıklı sözleşme ile davalıların murisi ... hudutları belirlenen bir kıta tarlada eşinden kalan hissenin tamamını davacılar ... ve ...'e satığını, bedelini aldığını ve zilyetliği alıcılara teslim ettiğini beyan etmiştir....
sözleşmenin 2. maddesinde 29.000,00 TL'lik ödemenin ilk sözleşmenin yapıldığı tarih olan 09.12.2014 tarihinde yapıldığının belirtildiğini, bunun da yerel mahkeme tarafından nazara alınmayan ve tarafların araç satış sözleşmesinin geçerli olduğunu ve davalıların müvekkilinden para aldıklarını gösteren önemli bir kanıt mahiyetinde olduğunu, ilk gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde karşı tarafın borcunu "16.500,00 TL + aracın devri" olarak sözleşme tarihi olan 09.12.2014 tarihinde ifa ettiğinin belirtildiğini, daha sonra yapılan 13.01.2015 tarihli ikinci sözleşmede ise karşı tarafın borcunu ”29.000,00 TL" ödemek suretiyle geçmişte, ilk sözleşme tarihinde 09.12.2014 tarihinde ifa ettiğinin belirtildiğini, şu halde araç satış sözleşmesinin ayrı ve bağımsız bir sözleşme olduğu ve müvekkilinin kendi adına sorumluluk aldığı bir sözleşme olduğunun sabit olduğunu, tarafların araç satışına ilişkin anlaşmaya bağlı oldukları ve müvekkilinin bu güvenle karşı yana 12.500,00 TL ödeme yaptığı hususunda...