Zira adı geçen yasa kapsamında, mahkemelere bu yönde tanınmış bir yetki bulunmamakta olup, bu yöndeki taleplerin, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, araç mülkiyetinin tespiti olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Somut olayda, ileri sürülüşe göre davalı, geçersiz sözleşme ile davacıya araç satmıştır. Geçersiz sözleşmeye konu... plaka sayılı aracın mülkiyeti davacıya intikal ettirilmediğine göre davalı bu durumda aldığını iade etme durumundadır. Ne var ki, davacı dava dilekçesinde ödediği bedeli talep etmemiştir. Bu nedenle geçersiz sözleşmeye dayanara kamyonun mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine de karar verilemez....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/11/2019 NUMARASI : 2019/366 ESAS-2019/480 KARAR DAVA KONUSU : DAVAYA KONU ARACIN MÜLKİYETİNİN TESPİTİ VE TESCİL TALEBİ KARAR : Antalya 5....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dosya içeriğine göre dava, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmayan araç mülkiyetinin tesbiti istemine ilişkindir. Başkanlar Kurulu Kararı ve Yargıtay Yasasının 14. maddesine göre temyiz inceleme görevi Yüksek 4.Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 27.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
A.Ş. tarafından başlatılan icra takibinde haczedilen aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti ve araç üzerindeki haczin kaldırılması istemine ilişkin olup, hükmü temyiz edenler arasında sözleşme ilişkisi bulunmamasına göre kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 4. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 22.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 30/06/2014 gününde verilen dilekçe ile sözleşmenin iptali ile araç mülkiyetinin tespiti ve tescilinin istenmesi istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 30/01/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, sözleşmenin iptali ile araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; davalının davayı vekil ile takip ettiği; ancak vekilin usulüne uygun vekaletnamesinin dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafından Avukat ...'a verilen vekaletnamenin dava dosyasına eklenmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle dosyanın mahal mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir....
Bunun yanında, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/d maddesinde “Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir” hükmünü içermektedir. Görüldüğü gibi Yasa'nın 20/d maddesinde tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin ancak noterler tarafından yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Ancak böyle bir satış ve devir işlemi araç üzerindeki mülkiyet hakkını devre elverişlidir....
Ancak; Dayanılan 24.5.2002 günlü sözleşme ile davalıların, dava konusu taşınmazlarda bir kısım pay mülkiyetini davacıya aktarmayı taahhüt ettiği görülmektedir. Türk Medeni Kanununun 706. maddesince taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmenin geçerli olması resmi şekilde yapılması koşuluna bağlı olduğundan gerçekten sözleşme bu yönü ile geçersizdir. Mahkemece, değinilen durumun gözetilerek mülkiyet nakline ilişkin istemin reddi sonuç olarak doğru, davacının değinilen yönleri amaçlayan temyiz itirazları yersizdir. 24.5.2002 günlü sözleşme biçim koşuluna uyularak yapılmadığından geçersiz olsa da bir taahhüt işlemi olarak hüküm ve sonuç meydana getireceğinden davacı anılan sözleşmeye dayanarak mülkiyet nakli isteminde bulunamazsa da, geçersiz sözleşme ile verdiklerini geri isteyebileceğinden Mahkemenin davacının ikinci kademedeki istemi olan tazminat talebini davacıya açıklattırması, bu konudaki taraf delillerinin istenip toplanarak değerlendirilmesi gerekir....
Tapu Sicil Müdürlüklerinde düzenlenen resmi senet ise taşınmaz mal mülkiyetinin ve mülkiyetten başka ayni hakların kurulması ve devri için Tapu Sicil Müdürlüğündeki bir memur tarafından düzenlenip taraflar ve gerekiyorsa tanıklar tarafından imzalanan müdürce de imza ve mühür ile tasdik edilen resmi akittir. Somut olayda ise, davacı isteminin dayanağını teşkil eden 27.7.2001 günlü “satış vaadi sözleşmesi” başlıklı belge adi yazılı düzenlendiğinden az yukarıda sözü edilen Türk Medeni Kanununun 706 ve Borçlar Kanununun 213.maddeleri gereğince buna dayanılarak tescil isteminde bulunulamaz....
Kural olarak 4721 sayılı TMK'nın 706. maddesi, 6098 sayılı TBK'nın 237. maddesi ve Tapu Kanunun 26. maddesi hükümlerine göre, tapulu taşınmazların satış ve devri tapu sicil memuru önünde yapılacak resmi sözleşme ile geçerli olur. Bununla birlikte TMK'nın 677. maddesine göre elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlarda miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmeler yazılı olmak koşulu ile geçerlidir. Resmi şekil şartı öngörülmemiştir. Terekeye dahil taşınmazlar, paylaşılması ya da elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi ile miras malı olmaktan çıkar Bu aşamadan sonra paydaşlar arasındaki ilişki miras ilişkisi olmayıp mal ortaklığına dönüştürüldüğünden paylı mülkiyet esaslarına göre malik olan kişiler arasındaki paylaşım ve pay devrinin genel kurala göre tapu sicil memuru önünde resmi şekilde yapılması zorunludur. (Emsal Yargıtay 8....
Bu hüküm gereğince araç devrinin noterden düzenlenecek sözleşme ile yapılması gerekmektedir. Sözleşmede aranan bu şekil şartı kanuni şekil şartı olup tarafların iradesi ile değiştirilemez. Kanuni şekil şartına uygun olarak yapılmayan sözleşmeler hükümsüzdür. Eldeki davada taraflar arasında oto satış sözleşmesi yapıldığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ne var ki bu sözleşmenin noterde düzenlenmediği de dosya kapsamından açıkça anlaşılmaktadır. Yukarıda anılan madde hükmü gereğince taraflar arasında kanuni şekil şartına uygun yapılmayan, araç devrine ilişkin yapılan sözleşme geçersizdir. Dolayısıyla geçersiz olan sözleşmeler, tarafları yönünden herhangi bir hak ve borç doğurmazlar; bu nedenle de, geçersiz bir sözleşmenin tarafları, o sözleşmeyle yükümlendikleri edimleri yerine getirmekten kaçınabilirler; sözleşmenin karşı tarafı da, o edimin ifasını isteyemez....