Barajı kamulaştırma sahası içinde kalan taşınmaz üzerinde bulunan 80-100 kök kayısı ağacı, 4/5 adet kavak ağacı, sulama kuyusu, tel örgü, çevresindeki iğde ağaçları, betonerme duvardan oluşan muhdesatların mülkiyetinin kendisine ait olduğunun ve parasal değerinin tespitini istemiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı (üçüncü kişi) vekili, Kula İcra Müdürlüğü’nün 2009/532 Esas sayılı dosyasında trafik kaydına 22.04.2009‘da haciz konulan ... plaka sayılı aracın, üçüncü kişi tarafından noterde yapılan sözleşme ile 09.01.2009’da satın alındığını, mülkiyetin hacizden önce davacıya geçtiğini belirterek davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı (alacaklı) vekili, davanın istihkak iddiasına ilişkin olduğunu, şikayet başvurusuna konu edilemeyeceğini, haczin araç kaydına göre yapıldığını, yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamaları gerektiğini belirtmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı (üçüncü kişi) vekili, Kula İcra Müdürlüğü’nün 2009/532 Esas sayılı dosyasında trafik kaydına 22.04.2009‘da haciz konulan ..plaka sayılı aracın, üçüncü kişi tarafından noterde yapılan sözleşme ile 09.01.2009’da satın alındığını, mülkiyetin hacizden önce davacıya geçtiğini belirterek davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı (alacaklı) vekili, davanın istihkak iddiasına ilişkin olduğunu, şikayet başvurusuna konu edilemeyeceğini, haczin araç kaydına göre yapıldığını, yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamaları gerektiğini belirtmiştir....
Mevkii’nde bulunan yaklaşık 3000 m²’lik taşınmazı 35.000 TL bedelle, 15.8.2006 tarihinde davalılardan satın aldığını, bununla ilgili olarak senet düzenlediklerini, 05.09.2008 tarihinde taşınmazın Hazine’ye ait olduğunu öğrendiğini, davalılara verdiği paranın dava tarihi itibariyle değerinin tespit edilerek, 35000 TL asıl alacağın iade anındaki reel değeriyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar; Davacıya satılan yerin babalarından kaldığını, burasının senet karşılığında ve adi yazılı belge ile davacıya sattıklarını, taşınmazın kadastroda ne şekilde tespit gördüğünü bilmediklerini savunarak, davanın reddini dilemişlerdir....
Davalı vekili, ödeme iddiası ile dava tarihi arasında 3 yıldan fazla zaman geçtiğini, bu nedenle tazminat isteminin zamanaşımına uğradığını, 14.11.2006 tarihli sözleşmedeki kaşe ve imzanın çok sonra atıldığını, bu nedenle sözleşmenin 2006 yılında yapıldığının kabul edilemeyeceğini, davacının oğlu olan eski yönetim kurulu başkanı ... hakkında soruşturmalar bulunduğunu, ödeme makbuzlarının davacının oğlu tarafından tek imza ile düzenlendiğini ve geçerli olmadığını, taraflar arasında geçerli ve resmi şekil şartını taşıyan bir sözleşme bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; şekil şartlarına uyulmadan düzenlenen 14.11.2006 tarihli protokole dayalı olarak mülkiyetin davacıya geçmeyeceği, ödeme iddiasının kanıtlanamadığı, kooperatif ortağı olduğu yolundaki iddianın da hukuki dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 433 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan bodrumlu, tek kat bina ile parsel üzerinde bulunan, bir adet üzüm asması bir adet elma, bir adet ceviz, bir adet armut, bir adet ayva, 3 adet zeytin, bir adet kiraz, bir adet trabzon hurması, iki adet çınar, iki adet ıhlamur ağacının davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 718. maddesi hükmünde, arazi üzerindeki mülkiyetin, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynakların da gireceği açıklandığından, taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez....
üyeliğinin iptali, davacıya ait olduğunun tespiti ve davacı adına devir edilmesidir.Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, davaya konu kooperatif hissesi yönünden kooperatif kayıtları getirtilmiş, tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.Davacı, inançlı işleme dayanmakta olup, inançlı işlemin delili olarak da 13/12/2010 tarihli sözleşmeyi ibraz etmiştir....
2019 tarihinde açıldığı, dava tarihi itibariyle davaya konu markaların diğer davalı ---- ne ait olması sebebiyle her iki davalı yönünden dava açılmasının usul ve yasaya uygun olduğu, her ne kadar davalı ---- davacı şirket arasında herhangi bir ticari ve hukuki ilişki yok ise de dava tarihi itibariyle davaya konu markaların tescilli sahibi olması sebebiyle davalı---- husumet yöneltilmesinin usul ve yasaya uygun olduğunun anlaşıldığı, esas yönünden ise dosya içerisindeki taraf beyanlarından davacı şirket ile davalı ---- beri mevcut ticari ilişkisinin bulunduğu, bu ilişki kapsamında davacıya--- dağıtım ve satışının davalı----- tarafından yapıldığı, taraflar arasında 2008 yılından itibaren ticari ilişki olduğu taraflarca kabul edilmiş ise de aralarındaki yazılı sözleşmenin tarihinin 26/05/2015 olduğu bu sözleşmenin taraflarca imzalandığının her iki tarafça da kabul edildiği yine bu sözleşme kapsamında ödenmesi gereken bedellerin davalı --------- ödenmediği iddiasıyla davacı tarafından davalıya...
Mahkemece, iş makinesinin davacıya ait olduğunun tespiti yönünde sahiplik belgesi verilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de bu tür davaların hasımsız olarak açılması mümkün olmayıp talep edilen hususta hasımsız olarak yargılama da yapılamaz. Bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gereklidir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilmeyerek, işin esas yönden incelenerek istemin reddedilmiş olması doğru değil ise de ret kararı sonuç olarak doğru olduğundan, gerekçe değiştirilerek kararın onanması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın gerekçesi değiştirilerek, yukarıda gösterilen nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Finansal kiralamanın asıl amacı bu değildir; sözleşmede ayrıca kararlaştırılmış olursa, sözleşme süresi sonunda mülkiyet kiracıya geçirilir(FFK.md.9). Finansal kiralama sözleşmesinde bu sözleşmenin konusunu oluşturan malın, kiracıya teslimi mülkiyetin kiracıya geçmesi sonucunu doğurmaz; malın mülkiyeti kiralayanda kalır. Davada dayanılan ve dosya arasında mevcut 28.12.2007 tarihli finansal kiralama sözleşmesinde mülkiyetin kiracıya geçmesine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı gibi açıkça mülkiyetin kiralayana ait olduğu düzenlemesi mevcuttur. Bu durumda davacı dava konusu taşınmazların maliki bulunmadığından bu davayı açma hakkı bulunmamaktadır. Dava hakkına ilişkin olan bu husus kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir....