Mahkememizce alınan bilirkişi 2.ek raporunda özetle; 15/01/2015 tarihli sözleşme ve eklerinde fiyat farkı düzenlenmesinin yer almadığı, bu sözleşmenin 4.maddesine göre kampanya kapsamında her bir hatta tanımlanan paketin ek-1'de belirtilen aylık bedelinin %25 oranında indirim bedel olduğunun taraflarca kararlaştırıldığını, buna göre davacıya aylık toplam 190TL indirim yapılacağı ancak davalı tarafça indirim uygulanmadığı buna göre 15/01/2015 tarihli sözleşmeye göre davacıya 2.383,36TL fazla ücretlendirme yapıldığı, davalının toplam fatura alacağının 57.633,50TL olduğu, davacıya 21/12/2015 tarihli sözleşme kapsamında 50.227,98TL fark bedeli yansıtıldığı, 15/01/2015 tarihli sözleşme kapsamında 2.383,36TL fazla ücretlendirme yapıldığı, davalı tarafça 21/12/2015 tarihli sözleşme kapsamında davacı tarafa toplamda 52.122,36TL indirim uygulandığı ifade edilmiştir....
Dayanılan sözleşme Borçlar Kanununun 213, T.M.K.nun 706 ve Noterlik Kanununun 89.maddeleri uyarınca biçimine uygun olarak düzenlenmiştir. Bu sözleşmeye dayanan vaat alacaklısı olan davacı, mülkiyet devir borcu altındaki satıcıdan taşınmaz mal mülkiyetinin hükmen tescilini istemiştir. 27.08.1998 tarihinde düzenlenen sözleşmede satış bedeli “500.000.000.TL.” olarak gösterilmiş, dava da 01.04.2005 tarihinde 500,00 YTL. değer gösterilerek Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. Mahkemece sözleşmedeki değere itibar edilmiş, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir. Sözleşme konusu 477 parselin 1/6 (4/24) payının değerinin “500,00 YTL” olduğunun kabulü hayatın olağan akışına uygun düşmez. Dava 01.04.2005 tarihinde açıldığından ve mülkiyetin nakli bu tarih itibariyle talep edildiğinden, dava konusu taşınmaz malın dava tarihindeki değerinin keşfen araştırılarak belirlenmesi, saptanacak bu değere göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir....
Dava 13.12.2004 tarihinde açıldığından ve mülkiyetin nakli bu tarih itibariyle talep edildiğinden, dava konusu taşınmaz malın dava tarihindeki değerinin keşfen araştırılarak belirlenmesi, saptanacak bu değere göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin bulunduğundan tarafların sözleşme ile görevli mahkemeyi belirleyebilecekleri düşünülemeyeceği gibi yine salt sözleşme bedeline bakılarak kamu düzenine ilişkin harç kaybına da neden olunmamalıdır.Yüksek Hukuk Genel Kurulu’nun 29.3.2006 gün ve 2006/14-91-115 sayılı kararı da bu doğrultudadır.Mahkemece bu yön gözetilmeksizin davanın esasına girilerek yazılı gerekçelerle karar verilmiş olduğundan hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 18.04.2006 gününde oybirliği ile karar verildi....
Bankasına bloke edilmesine karar verildiği, bu sebeplerle çekişmeli taşınmazın mülkiyetinin ... ve ... ...’a ait olduğunun tespiti istemiyle dava açmıştır.Mahkemece davanın kabulüne, 352,16 m2 yüzölçümlü 320 DSİ parselinin mülkiyetinin ¼’... pay itibariyle ..., ..., ... ve ... ...’a ait olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava mülkiyetin tespiti istemidir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu yapılmamıştır Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3.6.1991 tarihinde ilanı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 3302 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır....
- KARAR - Asıl davada davacı vekili, müvekkili ile davalının da aralarında bulunduğu arsa sahipleri arasında 05.04.2004 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme uyarınca arsa sahiplerine ait dairelerin bulunduğu C ve D blokların teslim edildiğini, fakat, davalı tarafından yerine getirilmesi gereken, yer teslimi, tapuda isim düzeltimi ve iştirak halindeki mülkiyetin çözümlenmesi gibi yükümlülükler yerine getirilmediğinden müvekkiline ait olan A ve B blok inşaatlarına başlanılamadığını, ayrıca davalı, haksız olarak müvekkilini vekillikten azlettiğinden ve sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğinden sözleşmenin ifasının da imkansız hale geldiğini, bu nedenlerle, davacıya verilecek daire ve dükkanların rayiç bedelleri ile yapım maliyetleri arasındaki farkın tazmin edilmesi gerektiğini ileri sürerek, bu kapsamda fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili,davalı şirkete ait aracın müvekkili şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, aracın 4.5.2005 tarihinde çalınması nedeniyle sigortalıya 15.750 TL. araç bedelinin ödendiğini, aracın 4.7.2006 tarihinde bulunduğunu, ancak araç kaydı üzerinde bulunan takyidatlar nedeniyle mülkiyetin devredilemediğini belirterek sigorta bedelinin ödendiği tarihte aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti ile hacizlerin kaldırılmasına, kabul edilmediği takdirde 15.750 TL. tazminatın ödendiği tarihten işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı duruşmalara katılmamış, savunma yapmamıştır....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; dava konusu 843 parsel üzerinde bulunan bodrum kat, zemin kat ve birinci kattan oluşan taşınmazın birinci katının davacıya ait olduğunun tespitine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ile davalı tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 718. maddesi hükmünde, arazi üzerindeki mülkiyetin, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynakların da gireceği açıklandığından, taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez....
İcra Müdürlüğünün ...esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile, takibin takip talebindeki hal ve şartlar üzerinden devamına, 2- 5.320,70-TL alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen 1.064,14-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 363,40 TL harçtan peşin alınan 64,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 298,54 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 5.320,70 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan 2.717,85 TL yargılama gideri ( bilirkişi ücreti-posta gideri ) ile 64,86 TL harç masrafı olmak üzere toplam 2.782,71 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine 6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından...
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki araç mülkiyetin tesbiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, davalı şirketten 27.8.1999 tarihli 19107 yevmiye nolu Katı Satış Senedi Sözleşmesi ile 33 HC 625 plakalı kamyonun davacı tarafından satın alınması üzerine süresinde trafikte araç devrinin yapılamaması sonucu davalı şirketin borcundan dolayı diğer davalı Vergi Dairesince araç üzerine haciz konulması neticesi aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tesbiti ile haczin kaldırılması istemine ilişkindir. Davalı Maliye Hazinesi vekili, vergi tahakkukunun aracın satışından önce olduğunu belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Diğer davalı davaya cevap vermemiştir....
Sözleşme gereği herkesin aldığını geri verme yükümlülüğü bulunulduğundan ilk derece mahkemesince bedelin ödenmesi yönündeki talebin kabulüne karar verilirken dava tarihi itibariyle yasal faize hükmedilmesi gerekirken sözleşme tarihleri itibariyle hükmedilmesi, bölge adliye mahkemesince de anılan hususa dikkat edilmemesi doğru görülmemiştir. Ne var ki hükmü sadece davalı T17 temyiz etmiş olmakla temyiz eden davalı T17 aleyhine kurulan hükümde dava tarihi itibariyle yasal faize karar verilmesi amacıyla hükmün bozulmasına..." gerekçesiyle dairemizin 28/01/2021 gün 2019/2075 Esas, 2021/206 Karar sayılı kararı bozulmuştur. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil olmadığı takdirde ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir....