Mahkemece, 04.07.2015 tarihli dilekçenin elle yazılan kısımlarının aynı kişi tarafından yazıldığı, isim, soy isim, imza ve telefon numarasının davacı tarafından doldurulduğu kabul edildiğinden tarih kısmının da davacı tarafından doldurulduğu, davacının istifa dilekçesini irade fesadı sonucu imzaladığına ilişkin bir delilinde olmadığı, buna göre de istifa dilekçesinin geçerli olduğu gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddine karar verilmiştir. Ne var ki, varılan sonuç eksik incelemeye dayalıdır. Dosya içerisinde bulunan 04.07.2015 tarihli, isim, soy isim, tarih, telefon numarası kısmı el yazısı ile yazılmış olan “Hastanenizde 01.11.2006 tarihinde kat görevlisi olarak başlamış olduğum görevimden ailevi nedenlerden ötürü bugün 04.07.2015 tarihi itibarı ile istifa ediyorum....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Başvuru; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borca itiraz niteliğindedir. Takip dosyasının incelenmesinde; 20/08/2019 tarihinde Sakarya 4. İcra Müdürlüğü'nün 2019/8648 esas sayılı dosyasından, 26.000,00 TL bedelli bonoya dayanılarak, 32.377,30 TL alacağın tahsili amacıyla davacı aleyhine kambiyo senetlerine özgü icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin davacıya tebliğ edilmediği, davanın süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır. Davacı borçlu dava dilekçesinde, senedin araç kiralama sözleşmesi için verilmiş teminat senedi olduğunu, senedin sonradan doldurulduğunu ve araç kiralama bedelinin ödendiğini ileri sürülmüştür. Mahkemece duruşma açılmaksızın dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verilmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 169/a-1. maddesinde; "İcra hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır....
DAVA KONUSU : İCRA TAKİBİNE İTİRAZ (BORCA İTİRAZ) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 25. İcra müdürlüğü ile yapılan icra takibine yetki itirazının kabulüne birinci yetkili icra müdürülüğünün müvekkilin ikameti olan Kaş/Antalya, ikinci yerin ise bononun kredi sözleşmesi nedeniyle düzenlenmiş olduğundan Demre/Antalya olduğunu, başka yetkili icra müdürlüğü bulunmadığını, yetki itirazının kabulüne karar verilmesine, ayrıca takip konusu senedin kefalet sözleşmesine istinaden teminat olarak alındığını, müvekkil adına kayıtlı araçlar üzerine ödeme emri tebliğ edilmeden ihtiyati haciz kararına istinaden haciz işlendiğini, tırın haczedilmesinin doğru olmadığını belirterek hacizlerin kaldırılmasına ve %20'den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan; 1) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayanların veya, 2) Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında yitirip malûl olduğu anlaşılanların veya, 3) Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının, her birine % 25'i, c) (b) bendinde belirtilen çocuklardan sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle, ana ve babaları arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölümü tarihinde evlilik bağı bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka aylık alan hak sahibi bulunmayanların her birine % 50'si, d) (Değişik: 17/4/2008-5754/21 md.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Defter, belge gizleme HÜKÜM : Mahkumiyet Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nin 53/1-c maddesindeki hak yoksunluklarının alt soy dışındakiler için uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüştür. Bozmaya uyularak yapılan yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışılarak değerlendirildiği, fiilin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, cezanın kanuni takdir sınırlarında uygulandığı, incelenen dosyaya göre kurulan hükümde eleştiri dışında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış, sanığın temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan, hükmün ONANMASINA, 26.01.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
D)İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı Nüfus Müdürlüğü temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince soy adı değişikliği talebinin kabulüne karar verildiğini, TMK'nın 187 maddesine göre kadının evlenmekle kocasının soy adını alacağını, ancak yapacağı yazılı başvuru ile kocasının soy adı önünde önceki soy adını kullanabileceğini, davacı T2 evli olduğunu, boşandığı eski eşi T4'nin soy adını almak istediğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir. E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, soy adı değişikliği istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, karar nüfus temsilcisi tarafından istinaf edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun soy bağını değiştirme HÜKÜM : Mahkûmiyet Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 ... maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 ... maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü: I. HUKUKÎ SÜREÇ Çerkezköy 2....
D)İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; velayet hakkı sahibi davacı anne ile çocuğunun soy adının farklı olmasının davacı ve çocukta rahatsızlık yarattığını, davacının çocuğunun sürekli " senin soy adın Ateşlioğlu değil, Sarıçelik" dediğini, annenin farklı soy adı taşımasının kabullenemediğini, annesinin soy adı farklı söylendiğinde ağlamaya başladığını, davacının çevresinde çoğu zaman Sarıçelik soy adını kullandığını, bu nedenle soy adını değiştirmek istediğini, tanıklarının iddialarını doğruladığını, Hakkı Sarıçelik'in davacının Sarıçelik soy adını almasına muvafakatinin olduğunu, haklı sebebin neler olduğu konusunda yasal düzenleme bulunmadığını, Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre kişinin kendisini rahatsız eden ad ve soy adının değiştirmesinin haklı neden olarak kabul edildiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
Kuyumculuk” ismiyle faaliyet gösterdiğini, dolayısıyla 10 yılı aşkın bir süredir bu isim altında faaliyet gösteren müvekkilinin kendi adını başvuru konusu ettiğini, itiraz edenin de bunu bildiğini, itiraz eden müvekkilin Bakırköy 40....
Doğumla Türk vatandaşlığının kazanılması soy bağı veya doğum yeri esasına göre olur. Soy bağı ile kazanılan vatandaşlık, çocuğun doğumu anında soy bağı ile bağlı bulunduğu Türk vatandaşı ana veya babanın vatandaşlığını kazanmasını ifade eder. Soy bağı ile Türk vatandaşlığının kazanılmasında; ana veya babadan yalnız birinin, doğum anında Türk vatandaşı olması yeterli olup diğerinin yabancı bir devlet vatandaşı olması, Türk vatandaşlığının kazanılmasına engel teşkil etmez. Türk vatandaşı baba veya anadan evlilik içinde doğan çocuk Türkiye içinde veya dışında Türk vatandaşı ana veya babadan evlilik içinde doğan çocuk, doğumundan itibaren Türk vatandaşlığını kazanır....