Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece; davalının taşınmazı taahhüt ettiği tarihte teslim etmemesi nedeniyle ödenen bedel yönünden sebepsiz zenginleştiği, sözleşmeye göre tazminat kararlaştırıldığı, davacının ekspertiz masrafı yaptığı, kira kaybı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile; kapora ve cayma tazminatı 10.000,00 TL, ekspertiz ücreti 500,00 TL ve kira kaybı tazminatı 550,00 TL olmak üzere toplam 11.050,00 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Dava, adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesi gereğince ödenen kaporanın, cayma tazminatının, kira kaybı bedelinin ve kredi ekspertiz ücretinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir....

    ye yapılan satışın gerçek bedelinin bildirilmesini ve gerçek satış bedelinin %1’ine tekabül eden hizmet bedelinin sözleşmede belirtilen hesabına ödenmesi talep edilmiş olmasına rağmen davalılar tarafından müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin, Türk Borçlar Kanunu uyarınca simsarlık sözleşmesi niteliği taşımakta olup, müvekkili şirketin ücrete hak kazanması için tüm şartların gerçekleştiğini, tacir olan taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine de uygun bir şekilde hareket eden müvekkili şirketin ücrete hak kazandığı izahtan vareste olup, davalılar tarafından sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde ücretin ödenmesi gerektiğini, işbu davaya dayanak sözleşmenin dördüncü maddesinde tarafların hak ve yükümlülüklerinin düzenlendiğini, müvekkili şirketin bu madde hükmü uyarınca edimlerini gereği şekilde ifa etmiş olmasına rağmen, davalılar tarafından sözleşme hükümlerine ve ilgili mevzuat hükümlerine aykırı davranıldığını, müvekkili şirketin...

      TBK'nın 520. maddesi uyarınca; simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı bir sözleşmedir. Simsarlık sözleşmesine kural olarak vekalete ilişkin hükümler uygulanır. Taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz. Dolayısıyla yazılı olması, sözleşme için geçerlilik şartıdır. Yazılı olmayan ve bu nedenle geçerli olmayan bir sözleşmeye dayanılarak ücret istenebilmesi ise mümkün değildir.------- Simsarlık sözleşmesi simsar ile sözleşme yapan arasında kurulur. Simsarlık sözleşmesi yapılabilmesi için simsar ile gayrimenkul sahibi arasında sözleşme bulunmasına, gayrimenkul malikinin rıza ve simsara yetki vermesine gerek yoktur. Simsarlık ücretini talep hakkı, hemen simsarlık sözleşmesinin kurulmasıyla doğmaz....

        Dava, adi yazılı Gayrimenkul Satış Sözleşmesi uyarınca ödenen kaporanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi talebini içeren itirazın iptali davasıdır. Dosyada mevcut Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi adi yazılı şekilde düzenlenmiş olup, resmi şekilde düzenlenmediği için geçersizdir. (MK m. 706, TBK m. 213, Tapu Kanun’u m. 26 ve Noterlik Kanun’u m. 60) Hakimler ve Savcılar Kurulunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri İş Bölümü ile ilgili 01.09.2020 tarihinden itibaren geçerli İş Bölümü Kararı uyarınca, 18.Hukuk Dairesinin görevine giren dava ve uyuşmazlıkların 6502 s. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile 6098 s.TBK'nın 2.Kısmında düzenlenen ve diğer dairelerin görev alanında kalmayan dava ve işlere bakmakla görevli olması nedeniyle, dava konusu uyuşmazlıkta HSK'nın İş Bölümü Kararı hükümleri uyarınca, istinaf inceleme görevi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine aittir....

        Davacı, davalı ile aralarındaki yazılı olmayan sözleşmeye istinaden mal alımı için 20.000 TL kapora ödendiğini ancak malın teslim edilmediğini belirterek, menfi tespit-istirdat isteminde bulunmuştur. Davalı ise mal bedelinin 100.000 TL olduğunu, 20.000 TL'nin bu alacağın bir kısmını oluşturduğunu, bedelin tümü ödenmediğinden malın teslim edilemediğini savunmuştur. Ödenen 20.000 TL'nin mal alımı için kapora olduğu tarafların kabulündedir. Satış sözleşmesinde akdin esaslı unsurlarından olan mal bedeli konusunda taraflar arasında uyuşmazlık vardır. Mal bedelinin ne kadar olduğunun ispat yükü davalı satıcıya aittir. Satıcı, mal bedelinin 100.000 TL olduğunu kanıtlayamamıştır. Dolayısıyla yanlar arası satış sözleşmesi kurulamamış, mal teslimi yapılamamıştır. Geçersiz hale gelen sözleşme uyarınca taraflar verdiklerinin iadesini isteyebilir....

          Davacı, 19/12/2012 tarihli "Satış Sözleşmesi" isimli, davalılar T7 ile T4 arasında imzalanan, davacının "aracı elmakçı", davalı T3 "Alıcı Kefilin Eşi" sıfatı ile imzaladıkları, Sakarya ili Serdivan ilçesi, Arabacılanı Mahallesi 1345 ada 1 parsel 16 nolu bağımsız bölümün 340.000,00 TL bedelle satışına dair sözleşmenin simsarlık sözleşmesi olduğunu belirterek eldeki davayı açmış; davalılar, davacının simsarlık hizmeti vermediğini, sözleşmenin simsarlık sözleşmesi olmadığını belirterek davanın reddini istemiş; mahkemece, sözleşme ilişkisi kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. 6098 sayılı TBK'nın 520. maddesinde simsarlık sözleşmesi; "Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsarlık sözleşmesine, kural olarak vekalete ilişkin hükümler uygulanır....

          Davacı taraf, davalı ile davalının pizza restoranı olarak işlettiği işletmenin davacıya devri konusunda anlaştıklarını, bu aşamada kapora/bağlanma parası olarak banka kanalıyla 30.000,00-TL ödeme yaptığını, işyerinin satın alınması ile ilgili görüşmelere başlandıktan sonra aradaki devir uzlaşma ve anlaşma görüşmelerinin sürmesi nedeniyle kapora/bağlanma parası olarak bu bedeli gönderdiğini, bu bedelin daha sonra uzlaşma bedelinden düşüleceğinin kararlaştırıldığını, söz konusu işletmenin devir bedeli noktasında yapılan görüşmeler sonucunda anlaşma sağlanamadığını, davalıya ödenen kapora bedelinin geri verilmesini istediğini ancak iade edilmediğini iddia ederek alacağının tahsili için davalıya karşı icra takibi başlattığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Dosya arasına alınan dekontlarda davacının davalıya ödemeler yaptığı, ödeme açıklamalarının devir için kapora olarak belirtildiği görülmektedir....

            Bu durumda mahkemece davalılara verilmiş olup da davacının inşaatına monte edilmediği gibi iade de edilmeyen kapılar üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle keşif ve bilirkişi incelemesi yapılıp 2011 icra takip yılı itibariyle mahalli piyasa rayiçlerine göre bedeli konusunda rapor alınıp bulunacak miktara 200,00 TL kapora bedeli de eklenmek suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalıların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, 19.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              kaporanın kendisine iade edilmeyeceğinin yazıldığını, mahkemece kapora bedelinin satış bedelinin ilk taksidi olarak yorumlanması ayırca sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığının kabulü şeklindeki gerekçenin sözleşme serbestisine aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

              Dosya kapsamından taraflar arasında yazılı bir devir sözleşmesi olmadığı, davacı tarafça davalıya ödenen bedeli cayma akçesi olduğuna dair yazılı bir düzenleme olmadığı gibi davalı tarafın bu iddiasını ispat edecek nitelikte dosya kapsamında yeterli delil bulunmadığından bu bedelin TBK 177.maddesi gereğince bağlanma parası-pey akçesi (kapora) olarak kabulünün gerektiği ve taraflar arasındaki aktin feshedildiği de her iki tarafın kabulünde olmakla artık pey akçesinin davalı tarafça davacıya iade edilmesi gerektiği, yerel mahkemece de bu gerekçeyle verilen kararın yerinde olduğu ve davalının istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır....

              UYAP Entegrasyonu