Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davanın yasal dayanağını 2926 saylı Yasa'nın 23. maddesi ve 1479 sayılı Yasa'nın 41. maddeleri oluşturmaktadır. 1479 sayılı Yasa'nın 41/1 maddesi " Ölen sigortalının hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için, sigortalının en az 3 tam yıl sigorta primi ödemiş bulunması şarttır. " hükmüne haizdir. Somut olayda; davacının murisinin 01/10/1998-30/11/2000 tarihleri arasında 2 yıl 1 ay 29 gün sigortalılk süresi ve 360 günlük askerlik borçlanması vardır ve prim borcu da bulunmamaktadır. Ölüm tarihi itibari ile yürürlükte bulunan yasanın ilgili maddesi uyarınca 3 tam yıl ödenmiş sigorta süresi bulunduğu, bu haliyle davacının aylığa hak kazandığı sabittir. Yapılacak iş; tahsis talep tarihini takip eden aybaşından itibaren davacının ölüm aylığına hak kazandığının tespitine karar vermekten ibarettir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

    Mahkemece, sonradan kesinleşen mahkeme kararı ile belirlenen sigortalılık süreleri, ilgili aylara maledilerek, 20.03.2007 tarihli talebine geçerlilik tanınması yerinde ise de; aylığın, anılan tarih sonrasında ilk işten ayrılmasını takip eden aybaşı olan 01.06.2007 tarihinden itibaren başlatılması yerine, 01.04.2007 tarihinden itibaren aylığa hak kazanacağının esas alınması isabetsiz olduğu gibi; yaşlılık aylığı alan sigortalının sonraki çalışmaları sosyal güvenlik destek primine tabi olup, aylık hesabında gözetilmesi mümkün bulunmadığından; Mahkemece, davacının, 01.06.2007 tarihinden önceki sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayıları gözetilerek aylık miktarı ve biriken aylıklar Kurum’dan sorulup, itiraz edilmesi durumunda uzman bilirkişiden rapor alınarak alacak miktarı buna göre belirlenip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

      Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı ... avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Mahkemece, davacının 18.03.1983-22.03.1985 tarihleri arasında sigortalı olduğunun kesinleşen ilam ile dikkate alınması gereği karşısında, 05.04.2007 tarihi itibari ile davacının aylığa hak kazandığı dikkate alınarak 01.05.2007 tarihinden itibaren 11.06.2008 tarihine kadar davacıya ödenmesi gereken aylıkların öncelikle davalı Kurumdan sorulmak suretiyle belirlenmesi, buna davacının itirazı olması halinde bilirkişiden rapor alınarak davacının aylıklarının ve ay be ay işleyen faizin hesabı yapılması gerekirken, denetimi mümkün olmayacak şekilde alınan bilirkişi raporuna dayalı olarak karar...

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, sigorta başlangıcının belirlenmesi ve aylığa hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 05.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Bu risk hak sahibi konumunda olan dul eş ve yetim çocuk yönünden etkili olacaktır. Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak Sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....

            Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmış olup süreç içerisindeki yasal değişiklikler karşısında davacının çift aylığa hak kazanamayacağının belirgin bulunmasına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, fazla alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21.11.2016...

              SONUÇ : Hüküm fıkrasının 1. bendinin (c) alt bendinin silinerek, yerine “Ödenmesi gereken malullük aylıklarının, 07.04.2008 tarihi başlangıç kabul edilerek, her bir aylık için aylığa hak kazanılan tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı Kurumdan tahsili ile davacılara verilmesine” cümlesinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 31.03.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                Hak sahiplerine yönelik ölüm aylığı tahsisinde sosyal güvenlik hukuku ilkelerine göre sigortalının yaşamını yitirdiği tarih itibari ile yürürlükte olan yasal düzenlemenin uygulanması zorunlu bulunmaktadır. Davacı murisinin ölüm tarihi olan 08.01.2011 tarihinde 5510 sayılı Yasa yürürlüktedir. 5510 sayılı Yasa'nın "Ölüm sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları " başlıklı 32/2-a maddesinde, Ölüm aylığının en az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde ölüm aylığı bağlanacağı belirtilmiştir....

                  Sigortalının 506 sayılı Kanunun geçici 81 inci maddesinin (B) bendine göre aylığa hak kazanma koşulları 18 yaş uygulamasına bakılmaksızın 20/3/1986 tarihli girişine göre 20 yıl, 42 yaş, 5075 gün olarak tespit edilmiştir. Sigortalı tahsis talebinde bulunduğu zaman bu şartlardan 20 yıllık sigortalılık süresi şartının yerine gelip gelmediğinin tespitinde sigortalının 18 yaşını doldurduğu 10/1/1987 tarihi sigortalılık başlangıç tarihi olarak dikkate alınacak ve 20 yıllık sigortalılık süre şartı bu tarihe göre belirlenecektir. Dolayısıyla, sigortalılık süresi 10/1/2007 tarihinde dolacaktır.”...

                    Sigortalının 506 sayılı Kanunun geçici 81 inci maddesinin (B) bendine göre aylığa hak kazanma koşulları 18 yaş uygulamasına bakılmaksızın 20/3/1986 tarihli girişine göre 20 yıl, 42 yaş, 5075 gün olarak tespit edilmiştir. Sigortalı tahsis talebinde bulunduğu zaman bu şartlardan 20 yıllık sigortalılık süresi şartının yerine gelip gelmediğinin tespitinde sigortalının 18 yaşını doldurduğu 10/1/1987 tarihi sigortalılık başlangıç tarihi olarak dikkate alınacak ve 20 yıllık sigortalılık süre şartı bu tarihe göre belirlenecektir....

                      UYAP Entegrasyonu