Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davanın yasal dayanağı,3201 sayılı Yasa'nın 9.maddesidir.Bu madde hükmüne göre ise"....sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle,sosyal güvenlik kanunlarına göre kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanlar,talep ettikleri takdirde 4.madde hükmüne göre tahakkuk ettirilen borçlarını tamamen ödemeleri şartıyla kısmi aylıkları borçlarını ödedikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren tam aylığa çevrilir.Bu uygulamada borç miktarının tahakkukunda sözleşme akdedilen ülkenin Sigorta Kurumlarınca gönderilmiş olan hizmet cetvelindeki,tam aylığa yeterli olan gün sayıları nazara alınır.Ancak,istekleri halinde sigortalı veya hak sahipleri hizmet cetvelindeki gün sayılarının tamamını da borçlanabilirler"hükmü gereğince davacının yaptığı kısmi yurt dışı borçlanma dayanağının olduğu ve kısmi sözleşme aylığını-yurt içi tam aylığa çıkartabileceği açıktır....

    Sigortalının birden fazla sigortalılık statüsünde çalışması var ise bunlardan herhangi birinde ilk defa sigortalı olunan tarih, sigortalılık başlangıç tarihi kabul edilmektedir. Sigortalının yurt dışındaki bağımlı çalışmasının 5510 sayılı Kanun'daki karşılığı 4/1-(a) bendidir ve sigortalılık başlangıç tarihi bu sigortalıların aylığa hak kazanma koşullarından biridir. Yurt dışındaki çalışmanın bağımsız olması da mümkündür. Bu halde, bağımsız çalışma nedeniyle sigortaya giriş tarihi, bu sigortalılık hali bakımından başlangıç sayılır ise de 4/1-(b) bendi kapsamındaki sigortalıların aylık bağlama koşulları arasında sigortalılık süresi bulunmadığından bu bent kapsamında aylığa hak kazanma bakımından bir önemi bulunmamaktadır. Ancak, sigortalının yurt dışındaki çalışması bağımlı da olsa 4/1-(a) bendi kapsamında aylık bağlanırken bağımlı çalışma başlangıcı yine sigortalılık başlangıcı sayılır. Sözleşmenin 29.maddesinin 4.fıkrasında ......

      Sigortalının birden fazla sigortalılık statüsünde çalışması var ise bunlardan herhangi birinde ilk defa sigortalı olunan tarih, sigortalılık başlangıç tarihi kabul edilmektedir. Sigortalının yurt dışındaki bağımlı çalışmasının 5510 sayılı Kanun'daki karşılığı 4/1-(a) bendidir ve sigortalılık başlangıç tarihi bu sigortalıların aylığa hak kazanma koşullarından biridir. Yurt dışındaki çalışmanın bağımsız olması da mümkündür. Bu halde, bağımsız çalışma nedeniyle sigortaya giriş tarihi, bu sigortalılık hali bakımından başlangıç sayılır ise de 4/1-(b) bendi kapsamındaki sigortalıların aylık bağlama koşulları arasında sigortalılık süresi bulunmadığından bu bent kapsamında aylığa hak kazanma bakımından bir önemi bulunmamaktadır. Ancak, sigortalının yurt dışındaki çalışması bağımlı da olsa 4/1-(a) bendi kapsamında aylık bağlanırken bağımlı çalışma başlangıcı yine sigortalılık başlangıcı sayılır. Sözleşmenin 29.maddesinin 4.fıkrasında ......

        Sigortalılardan birisinin 506 sayılı Kanun, diğerinin 1479 sayılı Kanun kapsamında olması halinde, hak sahibi her iki ölüm aylığına da hak kazanacaktır.Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamında da belirtildiği üzere, ölüm aylığı bağlanma şartları belirlenirken; sigortalıya ilişkin kurallarının sigortalının ölüm tarihinde yürürlükte bulunan düzenlemelere göre; hak sahipliğine ilişkin olan kuralların ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan düzenlemelere göre belirlenmesi gerekmektedir. Buna göre sigortalı eşin yaşamını yitirdiği tarih 1/10/2008 sonrası ise davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa'nın 34. ve 54. maddeleri olup, 54. maddenin 5. bendine göre hak sahibinin tercihine göre ana/baba veya eşe ait dosyaların birinden aylık bağlanacağından hakkı doğuran olayın 1/10/2008 tarihinden sonra gerçekleşmesi nedeniyle 5510 sayılı Kanunun 54. Maddesinin uygulanması gerekmektedir....

        Somut olayda; sigortalının iş kazası sonucu, bekar ve çocuksuz olarak öldüğü anlaşılmaktadır. Hak sahibi annenin anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde iş kazası kolundan gelire ve ölüm sigortası kolundan aylığa hak kazandığı açıktır. Ancak, 506 sayılı Yasanın 92. maddesine göre, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazaları ile meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazaları ile meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, 28/10/2010 tarihinden itibaren emekliliğe hak kazandığının tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava, davacının tahsis talebinin reddine ilişkin Kurum işleminin iptali ile davacının 28.10.2010 tarihinden itibaren emekliliğe hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile davalı Kurumun 09.03.2011 tarihli işleminin iptaline,davacının 28.10.2010 tarihi itibariyle emekliliğe hak kazandığının tespitine karar verilmiştir....

            Bu risk hak sahibi konumunda olan dul eş ve yetim çocuk yönünden etkili olacaktır. Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....

              ) ilgili mevzuatın yukarıda belirtilen maddeleri uyarınca davacının çift aylığa hak kazanamadığının belirgin olmasına göre,yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin de ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 24.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır....

                  Hukuk Dairesi'nden geçip kesinleşen hükme dayalı davacı konut yapı kooperatifinin hak sahipliğinin tespiti, davacı payına düşecek mesken ve dükkanların kura ile belirlenmesi ve davacıya isabet edecek olan miktarın verilmesi isteğine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 20.01.2017 tarihli ve 2017/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay (23.) Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır.SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle dosyanın sözü edilen görevli Yüksek Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 15.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu