TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Tebliğ uyarınca yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olabilmeleri için ortaklık organınca gerçekleştirilen bir ortaklık işleminin bulunmasının zorunlu olduğu, hâkim ortak olan yönetim kurulu başkanı R.Ş. ile yönetim kurulu üyesi M.U.B. arasında gerçekleştirilen işlemlerden diğer yönetim kurulu üyelerinin bilgisi ve haberinin olmadığı, şirketi temsil ve ilzama yetkili kişinin şahsen yapacağı her işlemden yönetim kurulu üyelerinin haberdar olmasının mümkün olmadığı, dava konusu işlemin cezaların şahsiliği ilkesine aykırı olduğu, tek ve aynı işlemden dolayı iki farklı idari para cezası uygulandığı, idari para cezasına konu işlemler nedeniyle herhangi bir gelir veya menfaat elde edilmediği ileri sürülmektedir....
DAVA : Sermaye Piyasası Kanunundan Kaynaklanan (İtirazın İptali) DAVA TARİHİ : 30/12/2021 KARAR TARİHİ : 21/06/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/06/2022 Mahkememizde görülmekte olan Sermaye Piyasası Kanunundan Kaynaklanan (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili Banka ......
Şirket, sermaye koyma borcunu yerine getirmesini her ortaktan isteyebilir. Pay bedelleri, yönetim kurulu tarafından pay sahiplerinden ilan yoluyla istenir. (6102 TTK 481/1). Yönetim kurulunun çağrı yetkisi devredilemez niteliktedir. Yönetim kurulu tarafından yapılacak ilanda, ödenmesi istenen sermaye borcunun oranı veya tutarı ile ödeme tarihi ve ödemenin nereye yapılacağı açıkça belirtilir. Yönetim kurulu, mütemerrit pay sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakmaya yetkilidir. (6102 TTK 482/2). Yönetim kurulu, mütemerrit pay sahibinin, söz konusu payını satıp onun yerine başkasını almaya yetkilidir. Iskat işleminin yapılabilmesi için, yönetim kurulu tarafından mütemerrit pay sahibine ilan yapılarak, sermaye tutarının bir ay içinde ödenmesi, aksi halde ilgili paylara ilişkin haklarından yoksun bırakılacağı belirtilir. (Bkz. Prof Dr. Sami Karahan, Şirketler Hukuku, 1. bası, sayfa 658 vd.)" şeklinde kabul edilmiştir....
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, davanın Kooperatif yönetim kurulu başkanı tarafından açıldığını ancak koopeatifin iki imza ile temsil edilmesi gerektiğinden davanın yetkisiz kişi tarafından açılmış olduğunu, müvekkili Birlik'in 14.12.2012 tarihli kararında davacının üyelik talebinin anasözleşmenin 11. ve 12. maddelerine uymak koşuluna bağlı olduğunun belirtildiğini, davacının ortaklığının şarta bağlı olduğunu, davacının maddede belirtilen şartlardan sermaye taahhüdünün tamamını süresi içinde yatırmaması nedeniyle 16.05.2013 tarihli yönetim kurulu kararı ile üyeliğe kabul edilmediğine dair karar verildiğini, kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, 08.01.2014 tarihli genel kurul toplantısının 9. maddesinde davacı Kooperatifin durumunun görüşüldüğünü ve genel kurul kararlarına aykırı olduğu tespit edilen 30.11.2012 tarihli ortaklığa şartlı kabul yönündeki yönetim kurulu kararının iptaline karar verildiğini, genel kurul toplantısında alınan kararların usul ve yasaya uygun...
nin 2007 yılından bu yana davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu; 03.06.2009 tarihli Genel Kurul'da Yönetim Kurulu'na, 04.06.2009 tarih ve 159 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı'na seçildiği, ancak kısa bir süre sonra yönetim kurulu toplantılarına iştirak etmemeye başladığı, yönetim kurulunun bilgisi dışında şirket adına bir kısım tahsilatlar yaptığının öğrenildiği, bu durum üzerine Bursa...Noterliği'nin ... yevmiyesinde kayıtlı toplantı gün ve saatini bildirir şekilde davet ihtarı yapıldığı, Bursa ...Noterliği'nin ... yevmiyesinde kayıtlı ihtar kapsamında kendi uhdesinde bulunan ve davalı şirket adına düzenlenmiş bulunan toplam 74.430,00 TL. miktarlı çeki ve bedelini davalı şirkete ödemediği gibi İstanbul ...Noterliği'nin ... yevmiyesinde kayıtlı cevabi ihtarı ile davalı şirkete önceden vermiş olduğu avanslardan mahsup ettiğini ve bu nedenle uhdesinde tuttuğunu beyan ve ikrar ettiği, davanın açılmasındaki temel mantığın davacı ...'...
E.sayılı dosyasından kayyım olarak TMSF’nin atanmasına karar verildiğini, karar gereğince, TMSF dönem içinde değişiklikler yapmak suretiyle, Kanun Hükmünde Kararname ile tanınan yetki çerçevesinde davalı şirkete Yönetim Kayyımları atamış bulunduğunu, yönetimine TMSF’nin kayyım olarak atandığı şirketlerle ilgili dava konusu kapsamında yer alan önemli hususlar bulunduğunu ve bu kapsamda davacının taraf sıfatının bulunmadığını, davanın yasal süresinde açılmadığını bu nedenle davanın hak düşürücü süre yönünden usulden reddi gerektiğini, davacıların teminat göstermesi gerektiğini, dava dilekçesinde iptali talep edilen kararın sermaye artırımına ilişkin tasarruf mevduatı sigorta fonunun 22.03.2019 tarih ve .... sayılı kararı olduğunu ve işbu kararın iptal talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, iptali talep edilen yönetim kurulu kararlarının usule uygun olduğunu, bu nedenlerle davacının davada davacı taraf ehliyetinin bulunmaması sebebiyle davanın esasına girilmeksizin usulden reddine...
SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 09/03/2021 NUMARASI : 2020/353 ESAS 2021/411 KARAR DAVA KONUSU : Kat Mülkiyeti Kanunundan Kaynaklanan Davalar (Kat Malikleri Kurulu Kararının İptali) KARAR : Konya 4....
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : Dava, genel kredi ve ticari kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. 5235 sayılı Yasa m. 35/2 uyarınca, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi hukuk ve ceza daireleri aralarındaki işbölümü, Hakimler ve Savcılar Kurulu 1. Dairesinin 25/06/2020 tarihli ve 564 sayılı kararı ile belirlenmiştir. İşbölümü kararının 21. Hukuk Dairesi'ne ilişkin bölümünün (6) numaralı bendinde "Ticari İşletme Rehni Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunundan kaynaklanan alacak davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar,÷ "ın istinaf incelemesinin işbu Daire tarafından yapılacağı belirtildiğinden HMK m. 352/1,a uyarınca, dosyanın 21. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: Dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21....
Görüşlerinde kayıtlı sermaye sistemini benimsemiş olan şirketlerde rüçhan hakkının kısıtlanması yetkisinin yönetim kuruluna verilebileceğini, bu yetkinin verilmesinin mutlaka kullanılacağı anlamına gelmediğini henüz bu yetkinin kullanılmadığını, sermaye artırımının ihtiyaç olduğunu ve yasada aranan çoğunluk ile karar alındığını, tedbir kararı verilmesine şirketin zarara uğratacağını bildirmişlerdir. Yönetim kurulu üyeleri ..... ve ..... 16/04/2021 tarihli duruşmada görüşlerini bildirmişler ve ihtiyati tedbir kararının şirketi zararlandıracağını ifade etmişlerdir. Aynı zamanda davacı şirketlerin temsilcileri olan davalı şirket yönetim kurulu üyeleri ..... ve .....; davaya konu kararın uygulanmasının telafisi imkansız zarara yol açabileceğini, ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini bildirmişlerdir....
Somut olayda, davalı şirketin 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununu tabi şirketlerden olup, aynı yasanın “Kurumsal Yönetim İlkeleri” başlığını taşıyan 17. maddesinin 1. fıkrasında; halka açık ortaklıklarda kurumsal yönetim ilkeleri ile kurumsal yönetim uyum raporlarının içeriğine, yayımlanmasına, ortaklıkların kurumsal yönetim ilkelerine uyumlarının derecelendirilmesine ve bağımsız yönetim kurulu üyeliklerine ilişkin usul ve esasların Kurulca belirleneceği belirtilmiştir. Sermaye Piyasası Kanunu ve Yönetmeliğin atıf yaptığı dava tarihinde yürürlükte olan 03.01.2014 tarihli Kurumsal Tebliğin eki olan Kurumsal Yönetim İlkelerinin 4.3.2 maddesinde, “Yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu icrada görevli olmayan üyelerden oluşur....