No:------ -------- --------- olduğunu, müvekkilinin sahibi olduğu şirkete dava konusu maliki olduğu taşınmazı ayni sermaye olarak devretmek bunun sonucunda sermaye artırımı yapmak istediğini, 23.08.2023 tarihli -------- sayılı ... genel kurulu kararına göre -------- ili, ------- ilçesi, ------- Köyü, ------- ada, -------- parsel sayılı taşınmaz hakkında ayni sermaye koyma kararı alındığından bahisle ------- ili, -------- ilçesi, -------- Köyü, -------- ada, -------- parsel sayılı taşınmazın ... ayni sermaye konulması amacıyla değer tespiti yaptırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı tarafça gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 342. maddesinde; üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabileceği, hizmet edimlerinin kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacakların sermaye olamayacağı, aynı yasanın 343. maddesinde; konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçileceği, değerleme raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun seçim olduğunun; sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin, geçerliğinin ve 342. maddeye uygunluğunun belirleneceği...
Maddesi uyarınca ayni sermaye olarak konulabileceğini rapor etmişlerdir. Dava, TTK'nın 343. maddesi gereğince şirkete sermaye olarak konulmak istenen ayın sermayenin değerinin tesbiti istemine ilişkindir. Sermaye koyma borcu TTK'nun 127. ve 128. maddelerinde, ayni sermaye konulabilecek mal varlığı unsurları ise TTK 342. maddesinde düzenlenmiştir. 342/1.maddesine göre "üzerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan nakden değerlendirilebilen ... mal varlığı unsurları sermaye olarak konulabilir." hükmü düzenlenmiştir....
Davalı vekili, müvekkilinin sermaye artırımına ilişkin taahhütname imzalamadığını, böyle bir borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....
e 40.000 TL alacakları karşılığı satılacak paylara ilişkin ihraç belgesinin SPK tarafından onaylanması talebinin incelenmesi ve değerlendirilmesine ilişkin olarak tanzim edildiği anlaşılmaktadır. Anılan raporda, davacı ile birlikte tahsisli sermaye artırımına katılacak kişilerin şirkete verdikleri beyanlarda özetle; “...A.Ş.’nin çıkarılmış sermayesinin artırılması nedeniyle ihraç edilecek olan ve ...A.Ş.’den ...TL olan nakit ve muaccel alacağıma karşılık gelen tutarı sermaye koyma borcuna mahsup etmek suretiyle ihraç edilecek paylar karşılığında sermaye artırımına katılacağımı kabul, beyan ve taahhüt ederim.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür....
-TL sermaye borcuna karşılık 21.875.-TL'nin ödendiği, buna rağmen davalı şirketin 1/4 sermaye borcu olan 43.750 TL'den bu ödeme düşülmeden tamamının uyarılarla istendiği, ayrıca davacı, davalı tarafından sermayenin ödenmesi konusunda ortaklar arasında ayrımcılık yapıldığı, eşit davranılmadığı ileri sürülmesine rağmen bu hususların değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Tüm bu nedenlerle, ortaklık protokolü değerlendirilerek davacının sermaye borcunun bulunup bulunmadığı, ayrıca davacının ödemesi düşülmeden gönderilen uyarıların usulüne uygun olup olmadığı ve diğer ortakların 1/4 sermaye borçları var ise onlar hakkında da iskat prosedür bakımından yapılan işlemlerin ortaklar arasındaki eşitliğe aykırı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir....
de pay sahibi olan davacıların şirketin sermaye arttırması nedeniyle sermaye artırımına katılıp sermaye taahhüt ettikleri, ancak taahhüt ettikleri sermayeyi koyma borcunu yerine getirmemeleri nedeniyle şirketten ıskat edildikleri ve ıskat sebebiyle sahipsiz kalan payların şirketin yabancı ortağı olan Klüh Beteiligues GMBH'ye gerçek değerleri üzerinden verildiği ve pay defterine işlendiği, ıskat edilen ortakların sahipsiz kalan paylarının gerçek değerleri üzerinden Klüh Beteiligues GMBH'ye verilmesi nedeniyle davanın reddine karar verimesi gerektiği gerekçesiyle, davalılar Klüh Emin Catering Yemek San. ve Tic. A.Ş. ve Klüh Beteiligues GMBH şirketleri dışındaki diğer davalılar hakkındaki davanın HMK. 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, davacılar ... ve ... tarafından açılan davada; davalılar Klüh Emin Catering Yemek San. ve Tic....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki taleplerini aynen tekrarla; ilk derece mahkemesinin tedbirin reddi kararının haksız olduğunu, tedbir kararının şirketin faaliyetlerinin sekteye uğratılmadan devamı esas olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verdiğini, ancak, talep edilen ihtiyati tedbir kararının sadece davacının ıskat işlemlerini durdurmaya yönelik olduğunu, dava konusu 14.03.2022 tarihli ... sayılı kararın sermaye koyma taahhüdünün yerine getirilmesine ilişkin davet olmayıp, ödenmeyen sermaye borcu nedeniyle davacının ıskatına ilişkin olduğunu, tedbir kararının şirketin ticari faaliyetlerine bir etkisi olmayacağını, şirket hidroelektrik santrallerinde elektrik üretimine aynen devam edebileceğini, Ayrıca, davacının tüm iyiniyetli girişimlerini reddederek, iş bu davanın açılmasına sebebiyet verenin de davalı şirket olduğunu, yukarıda açıklandığı üzere, davacının şirketten alacaklarının davacının payına düşen meblağdan...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki taleplerini aynen tekrarla; ilk derece mahkemesinin tedbirin reddi kararının haksız olduğunu, tedbir kararının şirketin faaliyetlerinin sekteye uğratılmadan devamı esas olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verdiğini, ancak, talep edilen ihtiyati tedbir kararının sadece davacının ıskat işlemlerini durdurmaya yönelik olduğunu, dava konusu 14.03.2022 tarihli 2022/10 sayılı kararın sermaye koyma taahhüdünün yerine getirilmesine ilişkin davet olmayıp, ödenmeyen sermaye borcu nedeniyle davacının ıskatına ilişkin olduğunu, tedbir kararının şirketin ticari faaliyetlerine bir etkisi olmayacağını, şirket hidroelektrik santrallerinde elektrik üretimine aynen devam edebileceğini, Ayrıca, davacının tüm iyiniyetli girişimlerini reddederek, iş bu davanın açılmasına sebebiyet verenin de davalı şirket olduğunu, yukarıda açıklandığı üzere, davacının şirketten alacaklarının davacının payına düşen...
Oysa aynı bilirkişi raporunda keşif sırasında şirketin faaliyet içinde olmadığı tespit edilmiş, ortakların sermaye koyma borcunu tam olarak yerine getirmediği belirtilmiştir. İşletme sermayesi eksikliği bulunan şirketin ortakları sermaye koyma borcunu yerine getirmediğinden ve şirket fiilen faaliyette bulunmadığından iyileştirme projesi ciddi ve inandırıcı kabul edilemez. Mahkemece bu yönler gözetilerek borca batık durumda olduğu tespit edilen şirketin iflasına karar verilmesi gerekirken bilirkişi kurulunun olaya uygun düşmeyen raporu esas alınarak hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....