İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı idare vekili, istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen karardan sonra dava konusu taşınmazda sayısallaştırma işlemleri yapılması sonucu taşınmazın yüz ölçümü ve parsel numarasının değiştiğini, bu nedenle tescil işleminin yapılamadığını, münavebenin hatalı olduğunu, İlçe tarım ve orman müdürlüğü verilerinin ortalamasının alınması gerektiğini, kapitalizasyon faiz oranının düşük alındığını, arta kalan kısımlarda değer azalışı bulunmadığını, fazla bedel tespit edildiğini, idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dosya kapsamı, mevcut delil durumu, istinaf edenin sıfatı, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususular dikkate alındığında; Davalı T19 25.08.2018 tarihinde vefat ettiği dosya kapsamına sunulan veraset ilamından anlaşılmıştır....
Fen bilirkişisinin 18.04.2011 tarihli raporu ile dava konusu 618 ve 620 parsel sayılı taşınmazlara kısmen el atma olduğunun hesaplandığı ancak daha sonra Kadastro Müdürlüğünce yapılan sayısallaştırma işlemleri sonucu taşınmazlara el atma olmadığının tespit edildiği, bu itibarla davacının dava açmasına kadastro paftasının zemine uymamasının neden olduğu anlaşıldığından davalı idareler lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi gerektiği, bu kez yapılan incelemede anlaşıldığından davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 06.04.2015 gün ve 2015/1060-2015/7080 sayılı ilamının kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede; Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaza el atmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile dahili davalı K.. M.. vekilince temyiz edilmiştir....
Davalı ... vekili tavzih dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın ifraz edildiğini ve sayısallaştırma neticesinde hükümdeki alanların fiziksel durumla örtüşmediğini ileri sürerek kararın tavzih edilmesini talep etmiştir. Mahkemece 06.11.2023 tarihli ek karar ile tavzih isteminin kabulüne karar verilmiştir. Ek karar davalı... A.Ş. vekili tarafından ecrimisil bedeli yönünden temyiz edilmekle temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: Temyiz istemi, Mahkemenin 06.11.2023 tarihli ek kararına ilişkindir. Davalı... A.Ş. vekili her ne kadar ek karar üzerine temyiz dilekçesi vermişse de, temyiz dilekçesindeki itirazlarının ek kararla ilgili olmadığı ve asıl kararın esasına ilişkin olduğu anlaşılmakla Mahkemece verilen ek kararın onanması gerekir....
Mahkemece, çekişmeli taşınmaz üzerinde herhangi bir kadastro çalışması yapılmadığı, tutanak düzenlenmediği, sadece 6831 sayılı Yasanın 2/6.maddesi gereğice sayısallaştırma işlemi yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 2/B madde uygulaması nedeniyle Hazine adına tesbiti yapılan taşınmazın beyanlar hanesindeki şerhe itiraza ilişkindir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazine yararına 3402 sayılı yasanın 31/3.maddesi gereğince vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücreti takdir edilmiş olması yanlış ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....
Bu beş yıllık sürelerin hesaplanmasında, 6083 sayılı Teşkilat Kanununun yürürlüğe girdiği 25/11/2010 tarihi başlangıç tarihi olarak esas alınır ve tesis kadastrosu, orman kadastrosu, 2/B sayısallaştırma, 22/a çalışmaları ile ayrıca geçici görevlendirmelerde geçen süreler dahil edilmez. Kadastro Müdürlüğü merkezinde mali ve idari işler gibi destek hizmetlerinde görevli personele bu hükümler uygulanmayacaktır. Her yıl 01-15 Ağustos tarihleri arasında ilçelerde 5 yıllık görevini tamamlayan veya farklı ilçe ya da hizmet yerlerinde görevlendirme talebinde bulunan personelin talepleri Kadastro Müdürlüğü tarafından değerlendirilecek ve Ağustos ayı sonuna kadar yer değişikliği ve görevlendirmeler tamamlanacaktır. Müdürlüğe bağlı ilçelerde hizmet süresi dolan personelin yerine il merkezinde hizmet süresi en fazla olan personelden başlanarak hizmet yerlerine görevlendirme yapılacaktır." hükmüne yer verilmiştir....
nın raporunda ise; çekişmeli taşınmazların 1951 tarihli memleket haritası ve kadastral paftaların sayısallaştırılarak yapılan uygulamasında beyaz renkle gösterilen açık alanlar kapsamında kaldığını, ... bütünlüğüne bakıldığında orman ağacı sembolleri bulunan yeşil renkte gösterilen alanların yer aldığını, yeşil renkli alanlar içerisinde orman içi açıklık kapsamında kaldığından orman sayılan yerlerden olduğunu bildirmiş ve memleket haritasında taşınmazların konumu sayısallaştırma yapılmasına rağmen ... işaretlerle birlikte uygulama yapmadan gösterilmiştir. Her iki keşifte düzenlenen bilirkişi raporları birbiriyle çelişmekte ve yetersizdir. Birbiriyle çelişen ve yetersiz raporlara dayanılarak hüküm kurulamaz....
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1998 yılında yapılıp, 25.12.1998 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır....
Mahallesinde sayısallaştırma çalışmaları yapıldığından çalışma yapılmadan önce yüzölçümü 1.579,82 m² olan 184 holu parselin çalışma sonrası yeni ada ve parsel numarası alarak yüzölçümünün 1.631,01 m² ve 13003 ada 4 parsel olduğunu, sayısallaştırma çalışması sonucunda yüzölçüm faklılığı ile ada ve parsel numarası değişikliği olduğundan Atakum ilçesi ... Mahallesinde 184 nolu parsele ait hükmen tescil bildirimi düzenlenemediğini, kararın bu şekilde infazının mümkün olmadığından bu nedenle tavzih kararı verilmesi istemiyle talepte bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesinin 17.06.2021 tarihli ek kararıyla; her ne kadar davacı vekili ada parsel bilgilerinin ve yüzölçümü değiştiğinden bahisle tavzih talep etmiş ise de mahkemelerinin kararının 04.03.2020 tarihinde kesinleştiği gözönüne alındığında bu aşamada tavzih kararı verilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin tavzih talebinin reddine karar verilmiş ve iş bu ek karar, davacı ......
Dosya kapsamından; dava konusu Artuklu İlçesi, Yaylacık mahallesi 137 ada 4 parsel sayılı taşınmazın yörede yapılan sayısallaştırma işlemi sonrasında 2019 yılında Maliye Hazinesi adına tescil edildiği, sayısallaştırma öncesi 65 parsel olduğu, 65 parselin 03/06/1983 tarihinde "tarla" vasfıyla Maliye Hazinesi adına tespit edildiği, yapılan tespitin 23/12/1983- 23/01/1983 tarihleri arasında askı ilanına çıkarıldığı, tespitin itirazsız 24/01/1984 tarihinde kesinleştiği, tespit öncesi sebebe dayanan davacı tarafın 09/07/2018 günü eldeki davayı açtığı, tutanağın kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıldan fazla zaman geçmiş olduğu anlaşılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeni ile davacının kadastro öncesi zilyetliğe ilişkin talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, anlaşılmakla davacının yerinde olmayan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b.1 maddesi gereğince...
Şöyle ki; her ne kadar 87 ada 177 parsel sayılı taşınmazın 26.10.2005 tarihinde ifraz işlemi ile 59 ada 110 parseldeki 6 nolu bağımsız bölümün 17.09.2003 tarihinde sayısallaştırma yoluyla edinildikleri belirtilerek katılma alacağı hesabına dahil edilmişlerse de, eksikten getirtilen tedavüllü tapu kayıtlarının incelenmesi neticesinde; 87 ada 177 parsel sayılı taşınmaz ile 59 ada 110 parseldeki 6 nolu bağımsız bölümün, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde sırasıyla 04.09.1996 ve 29.09.1998 tarihlerinde satın alınarak davalı eş adına tescil edildikleri ve davalının kişisel malı oldukları anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, Mahkemece bu iki taşınmaz yönünden davanın reddi ile sadece dava konusu 4 nolu bağımsız bölüm yönünden 26.000-TL katılma alacağına hükmedilmesi gerekirken, anılan iki taşınmaz edinilmiş mal gibi değerlendirilerek katılma alacağı hesabına dahil edilmeleri, bu suretle davalı aleyhine fazla alacağa hükmedilmesi doğru olmamıştır....