Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

BK.nun 182/2 maddesinde "hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise satıcı ile alıcı borçları aynı zamanda ifa etmekle mükelleftirler" hükmü bulunmakta olup, bu hüküm uyarınca satışın peşin parayla yapıldığı karine olarak kabul edilmelidir. Satışın peşin olmayıp, veresiye olduğunu ispat yükü davacı satıcıdadır. Davacının defterlerinde satışın veresiye olduğuna dair kaydın bulunması da davalı aleyhine delil teşkil etmez. Hal böyle olunca, mahkemece davacıdan satışın veresiye olarak yapıldığına dair delilleri sorulup alınmalı, yemin deliline dayanıyor ise bu hususta davalıya yemin yöneltme hakkı olduğuda hatırlatılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, ispat yükü yer değiştirilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 153.45 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 5.6.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Davalı vekili, davacının kaparo bedelini üç ayrı teslimatta araç bedeline mahsuben müvekkiline ödediğini, davacının verdiği vekaletname gereğince aracın kendisine satıldığını, bu aşamadan sonra satışın feshedilmesinin kabul edilemeyeceğini beyan ederek davanın reddi savunmuştur. Mahkemece taraflar arasında satışın hangi tarihte yapılacağı hususunda anlaşma bulunmadığı, davalının ödediği kaporanın 2.400.00 YTL ‘lik kısmını 2006 yılında ödediği, davalının satışın 2005 yılı için olması gerekmesine rağmen davacının talebi olmadan satışı 2006 yılı olarak göstermesinin ve ruhsatı bu şekilde düzenlemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, kaporanın tamamının 2005 yılı içinde ödenmemesi, aracın ruhsatının düzenlenmiş ve mülkiyetinin davacıya geçmiş olması karşısında satışın geçersizliğini iddia edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

      Dava, önalım hakkının kullanılması nedeniyle davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkı alıcıya karşı ancak dava açmak suretiyle kullanılır. TMK.nun 733/3. maddesi hükmüyle yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Önalım hakkı satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir....

        Davalı 3.kişi, dava konusu taşınmazın inşaat halinde iken satın alındığını, inşaatı kendi parasıyla tamamladığını, taşınmazı üzerindeki hacizleri ödeyerek satın aldığını, satışın gerçek bir satış olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı borçlu duruşmada, 3.kişi ile piyasaya olan borçlarının ödenmesi koşuluyla 40.000 TL'ye anlaştıklarını, satışın gerçek olduğunusavunmuştur. Mahkemece davalı 3.kişinin dava konusu taşınmazları üzerindeki hacizleri ödeyerek borçludan satın aldığı ve inşaatını 3.kişinin tamamladığı, vergi borcunun 2010 tarihli olduğu, satışın ise 2007 yılında yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı idare vekilince temyiz edilmiştir....

          Mahkemece, davalıların hileli davranışları ile davacının sözleşme yapmasına neden oldukları gerekçesi ile satışın iptali ile aracın davacı adına tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalı adına olan trafik kaydının terkini ve davacı adına tescili işlemi idari olmakla 2010/4307-12382 beraber, davacı talebinin mülkiyetin kendisine ait olduğunun tesbiti talebini de içerdiği kabul edilerek, aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tesbiti ile yetinilmesi gerekirken, mahkemece tescile karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Ancak bu halde davacıya satış bedeline ilişkin olarak yapılan ödemelerin de satışın iptali nedeni ile davalılara iadesi gerekir....

            Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. TMK'nin 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur. Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. TMK’nin 733/3 maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 Esas, 2005/470 sayılı Kararı da bu doğrultudadır. İhtarnamede, satımın soyut olarak bildirilmesi yeterli değildir....

              Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. TMK'nin 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur. Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. TMK’nin 733/3. maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 E, 470 K. sayılı kararı da bu doğrultudadır....

                Davalı borçlu, satışın gerçek bir satış olduğunu, aciz içinde olmadığını savunmuştur. Mahkemece dava konusu taşınmazın borçlu tarafından borcun doğumundan sonra rayicinden çok düşük bedelle davalı 3.kişiye satıldığı, borçlunun haczedilebilecek malvarlığının tespit edilemediği, acz içinde olduğu, satışın muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tasarrufun alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı 3.kişi vekilince temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nun 277 vd maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davalı borçlu...., adına kayıtlı bulunan taşınmazını 5.1.2012 tarihinde davalı 3.kişi .....'e satmıştır. İİK'nun 278.maddesi uyarınca edimler arasında fahiş fiyat farkının bulunması halinde yapılan tasarrufun bağışlama hükmünde sayılacağı öngörülmüştür....

                  Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. TMK'nın 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur. Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz....

                    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. TMK'nın 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur. Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu