İcra emrinin tebliğ tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK'nun 150/e maddesi gereğince borçluya icra emrinin tebliğinden itibaren iki yıl içinde satışın istenmemesi ve satış avansının yatırılmaması halinde, İİK'nun 150/e maddesi gereğince takip düşer. Somut olayda, icra emrinin borçluya 01.7.2009 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı tarafından icra müdürlüğüne 30.5.2011 tarihinde yapılan taleple sadece satış avansının depo edilmesinin istendiği, satış talebinde bulunulmadığı, bu tarihte dosyaya satış avansının depo edilmiş olduğu, 04.01.2013 tarihinde ise satış talep edildiği, buna göre, alacaklı tarafından icra emrinin tebliğ tarihinden itibaren iki yıl içinde satış talebinde bulunulmadığı görülmüştür. Mahkemece süresinde satış istendiği belirtilmiş ise de; satış talebinden önce masraf yatırılması, o tarihte satış talebinde bulunulduğu anlamına gelmez....
Mahallesi, 26 Ada, 30 Parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesine konulan 21/09/2012 tarih, 9213 yevmiye numaralı hacze ilişkin olarak alacaklının yasal süreler içerisinde satış taleplerinde bulunduğu ve müdürlüğün kararı doğrultusunda satış avanslarını yatırdığı, dolayısıyla alacaklının, satış için gereken yasal yükümlülüğünü yerine getirdiği görülmüş olup, icra müdürlüğünün, satış şartları oluşmadığından satış talebinin reddine karar vermiş olmasının alacaklının satış talebini geçersiz hale getirmeyeceği ve dolayısıyla taşınmaz hissesine konulan haczin düşmediği anlaşılmaktadır....
Satışına karar verilen taşınmaz; a)Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin paydaşların tapudaki payları oranında, b)Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c)Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekir. Somut olaya gelince; mahkemece harcın satış bedelinin dağıtılması oranlarda alınmasına yönelik hüküm kurulması gerekirken; harcın ''satış bedelinden tenkis edilerek'' tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden bu yönde düzelterek onama kararı vermek gerekmiştir....
Davalılar, satış vaadi sözleşmesindeki edimin yerine getirildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Davacının dayanağı 24.10.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesinde, satış vaadinde bulunan davalılar ... mirasçıları “ .... Köyü, 226 parsel sayılı taşınmazda Muris...dan kendilerine intikal eden veya edecek olan hisselerin” alıcısı davacıya satıldğı yazılıdır. Satış vaadi sözleşmesinde davalılar ...mirasçıları davacıya sadece kendilerine murisleri...'dan intikal edecek hisselerin satışını vaat etmişler, “murisleri ..'ya muris evvellerinden intikal edecek hisselerin” satışını vaat etmemişlerdir. Dava konusu 226 parsel sayılı taşınmazda, vaat borçlusu davalılara, murisleri ...dan intikal eden 60/720 hisseyi ise 08.05.2003 tarihinde davacının eşi ...'e devrettikleri ... kaydından anlaşılmaktadır....
Ortaklığın satış yolu ile giderilmesi halinde karar tarihi olan 2014 yılında satış bedeli üzerinden alınacak harç oranı “ %o (binde) 11,38” oranındadır. Mahkemece satış bedeli üzerinden alınması lazım gelen binde 11,38 oranındaki karar ve ilâm harcı ile bu harcın taraflardan satış bedelinin paylaştırılmasındaki oranlarda paydaşlardan tahsiline hükmedilmesi gerekirken, bu yönde karar verilmemiş olması doğru görülmemiş ise de belirtilen hususlar kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
İcra İflas Kanunu'nun ilgili hükümlerine uygun olarak düzenlenmediğini, İİK.129.madde hükmüne aykırı olarak cebri satış işleminin gerçekleştirildiğini, ihaleye hazırlık işlemleri ve cebri satış işlemleri aşamasında usul ve yasaya aykırı olarak işlem tatbik edildiğini, ihale süreci ve ihalenin yapıldığına dair satış mahallinde taşınmazın yüksek değeri dikkate alınmadan taşınmazın bulunduğu mahalle muhtarlığında ilanlar yapılmadığını, müvekkiline ve ilgililere satış ilanında esaslı değişiklik içeren düzeltmelerin usule uygun olarak tebliğ edilmediğini, müvekkiline haczedilen taşınmaza ilişkin 103 davet kağıdının tebliğ edilmediğini, taşınmazın yüksek değeri dikkate alınarak tirajı 50.000 üzerinde olan gazetede ilan edilmediğini, mükellefiyetler listesinin usulüne uygun yapılmadığını ve ilgililere tebliğ edilmediğini, ayrıca mükellefiyetlerin satış ilanına ve satış şartnamesine dercedilmediğini, taşınmazın vasıfları ve değerleri ile değerlerine etki edebilecek unsurlarının satış ilanında...
CEVAP 1.Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde; İİK 106 ve 110 maddeleri uyarınca süresi içinde satış talebinde bulunulduğunu ve satış avansının dosyaya yatırıldığını, taşınmazlar arasında iktisadi ve fiili bir bütünlükten söz etmenin mümkün olmadığını, bu konuda şikayetin kesin olarak reddedildiğini, açık artırma tutanağında icra memuru tarafından satış ilanının divanhanede asılı bulunduğu belirtilerek tutanak tutulduğunu, 26.07.2019 tarihli tutanak ile satış ilanının askıya asıldığının da tutanak altına alındığını, tebligat yapılması gereken tüm ilgililere yasal süreler içerisinde tebligat yapıldığını, satış ilanının Türkiye genelinde yayınlanan ve tirajı 50.000 adedin üzerinde olan bir gazetede yayınlandığını, muhammen bedelin üzerinde satış giderlerini fazlasıyla geçecek şekilde satış yapıldığını, belirterek davanın reddine, davacıların ihale bedelinin en az % 10'u oranında para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir. 2.Davalı ihale alıcısı vekili cevap dilekçesinde...
İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi ise başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Satış ilanının, borçluya, satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi için satıştan makul bir süre önce tebliği gerekmektedir. Somut olayda; borçlu vekiline satış ilanının 29.09.2017 Cuma günü tebliğ edildiği, şikayete konu ihalenin ise 02.10.2017 Pazartesi günü yapıldığı görülmüştür. Buna göre satış ilanı tebliğ tarihi itibariyle ihale günü arasında makul bir süre olmadığından, borçlunun satış hazırlığı işlemlerine karşı şikayet hakkını kullanması ve satışa katılımı arttıracak çalışmalarda bulunması engellenmiş olup satış ilanının ihaleden önce usulüne uygun olarak tebliği koşulunun gerçekleştiğinden bahsedilemez....
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bent uyarınca davalının temyiz itirazlarının kabulü ile; hüküm fıkrasının ikinci bendinde "giderilmesine" ibaresinden sonra gelmek üzere "satış bedelinin tapu kaydındaki payları oranında paydaşlara dağıtılmasına" ibaresinin eklenmesine, hüküm fıkrasının dördüncü bendinde "alınmasına" ibaresinden sonra gelmek üzere "harcın satış bedelinin dağıtılmasındaki oranlarda tahsiline" ibaresinin eklenmesine, hüküm fıkrasının beşinci bendinde "satış bedeli üzerinden alınıp davacıya verilmesine" ibaresi çıkarılarak, yerine "satış bedelinin dağıtılmasındaki oranlarda davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının payına düşen kısmın kendi üzerinde bırakılmasına" ibaresinin eklenmesine, hüküm fıkrasının yedinci bendinde "satış bedeli üzerinden alınıp davacıya verilmesine" ibaresi çıkarılarak, yerine "satış bedelinin dağıtılmasındaki oranlarda davalıdan tahsili ile davacıya...
Somut olaya gelince; mahkemece, dava konusu 562 ve 58 parsel sayılı taşınmazların ortaklığının satış suretiyle giderilmesine, satış bedellerinin dağıtılmasında 18.03.2014 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen muhdesat-arz oranının dikkate alınmasına, hüküm sonucunun dördüncü paragrafında satış bedelinin tapu kaydındaki hisseleri oranında paydaşlara dağıtılmasına karar verilmiştir. 562 parsel sayılı taşınmazın üzerinde muhdesat mevcut olduğundan bu taşınmazın bedelinin dağıtılmasında bilirkişi raporundaki oranın dikkate alınması, üzerinde muhdesat bulunmadığı anlaşılan 58 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak ise satış bedelinin ise tapu kaydındaki payları oranında taraflara dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt oluşturacak şekilde parsel numaraları belirtilmeden satış bedelinin dağıtılmasına ilişkin iki ayrı hüküm kurulması ve ortaklığın giderilmesi davalarının niteliği gereği harcın taraflara satış bedelinin dağıtılmasındaki orana göre yükletilmesi gerekirken bu...