Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda; dosya içerisinde bulunan 22.02.1978 tarihli satış vaadi sözleşmesi incelendiğinde satış bedelinin 200.000 TL olduğu 50.000TL kısmının peşin ödendiği, kalan 150.000 TL'nin ise 10.000TL'lik taksitlerle ödeneceğinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Satış vaadinde bulunan ... mirasçıları davalılar satış bedelinin tamamının ödenmediğini savunmuşlar, satış vaadi alacaklısı ... mirasçıları davacılar ise dosyaya ibraz ettikleri bono niteliğindeki belge fotokopileri ile satış bedelinin tamamının ödenerek senetlerin geri alındığını ifade etmişlerdir. Bu durumda davacıların satış bedeline ilişkin ödemelerini dosyaya ibraz ettikleri senetler karşılığında yapıldığını ispat etmeleri gerekir. Davacılar bu hususu kanıtlayamadıkları takdirde dava konusu taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri hesaplanarak davalılar tarafından ödendiği kabul edilen 70.000TL, taşınmazın değerine oranlanıp hesaplanmalı, ödenmeyen kısım davacılar tarafından depo edildiğinde dava kabul edilmelidir....

    Noterliği 4121 Yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde taraflar arasında müvekkile ait olan söz konusu hissenin satışı için belirlenen miktarın müvekkiline ödenmediğinden müvekkilinin satış vaadi sözleşmesini kabul etmediğini, satış bedeli sözleşmenin asli unsuru olduğundan bu hususun eksik olmasının sözleşmeyi geçersiz hale getirdiğini, davanın öncelikle dava şartı yokluğu nedeni ile reddine, ayrıca mahkeme aksi kanaatte olursa taraflar arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesine konu olan satış miktarının müvekkiline ödenmemiş olması ve taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin zamanaşımına uğramış olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....

    Noterliği' nin 20.08.1998 tarih ve 40933 yev. nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 50.000,00 TL bedel mukabilinde T1 satış vaadinde bulunulduğunu, satış vaadi sözleşmesinin 17/08/2005 tarih ve 12980 yev. nolu işlem ile tapu siciline de şerh verildiğini, davalıların murisi Nazmi Birim'in satış vaadi sözleşmesi ile mümkün olan en kısa zamanda intikal işlemlerini yaptırmak ve tapu sicilinde ferağını vermeyi de taahhüt etmek suretiyle taşınmazın zilyetliğini T1 teslim ettiğini ve taşınmaz hissesi o tarihten bu yana kendisi tarafından zilyet ve tasarruf edildiğini, her türlü emlak ve çevre temizlik vergisi ile kanuni yükümlülüklerinin de kendisi tarafından karşılandığını, Nazmi Birim adına kayıtlı bulunan 1/12 hisse satış vaadi sözleşmesine göre iktisap edilmiş ve zilyetliği devralınmış olmasına rağmen Nazmi Birim tarafından tapu sicilinde ferağ işlemi ile adına tescili işleminin ikmal edilmesinden, intikalin yapılmadığı, iştirakin feshedilmediği gibi gerekçelerle...

    Vaat alacaklısı, ...ınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. ...ınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen ...ınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

      Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; Taraflar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği 25.8.1994 tarihinde tapu maliki Hasan mirasçılarının tamamı, tapuda murisleri adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazdaki miras hak ve hisselerinin tümünü davacıya sattıkları anlaşılmaktadır. Satış vaadinde bulunanlardan Türkan dışındakiler sonradan öldüklerinden davacı, Türkan ile birlikte bunun haricindeki satıcıların mirasçılarını da dava ederek satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil talebinde bulunmuştur. Kendilerine dava dilekçesi tebliğ edilen davalılardan duruşmaya gelenler davayı kabul etmişlerdir....

        Gerçekten, taşınmaz satış vaadi sözleşmesiyle ileride esas sözleşme yapılması, diğer bir deyişle taşınmaz satım akdi icrası kararlaştırıldığından, satış vaadi sözleşmesinin de ileride yapılacak taşınmaz satış sözleşmesindeki esaslı unsurlarını taşıması gerekir. Örneğin; satış vaadinin konusu yapılan bir binadaki bağımsız bölüm ise, satış vaadi sözleşmesinde bağımsız bölümün üzerinde bulunduğu ada parsel, kurulmuşsa kat irtifakında aldığı numara, arsa payı ve bağımsız bölümü diğerlerinden ayıracak unsurlar gösterilmelidir. Zira satış vaadi sözleşmesinin konusunun sözleşmeye yazılmış olması sözleşmenin esaslı unsurları arasındadır. Aksi halde belirlilik unsurunun yokluğu sözleşmeyi geçersiz hale getirir. Ancak Yargıtay uygulamasında taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinde sözleşme konusunun belirlenebilir olması yeterli ve geçerli kabul edilmektedir. Değişik bir ifadeyle söylemek gerekirse sözleşme konusunun belirlenebilir olması kafidir....

          Mahkemece, murisin 1994 tarihinde ölümü ile davalı ...’e verdiği vekaletnamenin hükmü kalmadığı, murisin ölümünden sonra bu vekaletnameye dayanılarak yapılan satış vaadi sözleşmesinin bağlayıcı olmadığı, bu nedenle davalı ... tarafından açılan 2012/14074-29013 tapu iptal tescil davasının da reddedildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davalı ...’in eşi ve bu itibarla tarafların ortak murisi olan ... ...’ın taşınmazları satması için davalı ...’i vekil tayin ettiği, ...’inde murisin ölümünden sonra bu vekalete dayanarak taşımazları davalı ...’e sattığına dair satış vaadi sözleşmesini vekil sıfatıyla düzenleyip, imzaladığı tarafların ve mahkemenin kabulündedir. İhtilaf satış vaadi sözleşmesinin geçerli olup olmadığı hususundadır. Davalı ...’in eldeki davaya konu olan satış vaadi sözleşmesine dayanarak ... 2....

            KARAR Davacı, dava konusu parselleri gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile dava dışı üçüncü kişiden 05/02/1992 de satın aldığını, parseller hakkında 24/07/2009 tarihinde davalı şirket ile gayrimenkul geliştirme ve satış vaadi sözleşmesi imzaladığını, sözleşmeye göre 325.000 m2 taşınmazın yarısını davalıya adına tapu alınması ve taşınmazlar üzerindeki işgalcilere satış vaadi sözleşmesi ile satılması işlemlerinin yapılması karşılığında devretmiş olduğunu ayrıca 09/12/2010 tarihinde işgalcilere satış yapabilsin diye bedelsiz olarak yarı hissesini davalıya temlik ettiğini, temliknamenin gerçekte bedelsiz olup geçerli olmadığını ve davalının hiç bir edimi yerine getirmemiş olduğunu ileri sürerek gayrimenkul geliştirme ve satış vaadi sözleşmesinin ve buna bağlı bedelsiz temliknamenin iptaline karar verilmesini istemiştir....

              Davacılar vekili, davacılar miras bırakanı ... ile davalılar miras bırakanı ... arasında yapılan satış vaadi sözleşmesi ile, davalılar miras bırakanının 2247 parsel sayılı taşınmazdaki 1/6 payını ve 2047 parsel sayılı taşınmazdaki 1/12 payını, davacıların miras bırakanına satmayı vadettiğini, taşınmazların fiili olarak davacı tarafın tasarrufunda olduğunu ileri sürerek davaya konu taşınmazlardaki davalı taraf adına kayıtlı payın iptali ile davacılar adına tescilini istemiştir. Davalılar vekili, zamanaşımı savunmasında bulunmuş, öte yandan davaya konu Eskişehir 4. Noterliği'nin, 25.04.1974 tarih ve 5234 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesinden hemen önce yapılan 5233 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile de davacılar miras bırakanı ...'ın, 2328 parseldeki 1/6 payını aynı bedelle davalılar miras bırakanına satmayı vadettiğini, taraf mirasçıları arasında yapılan her iki sözleşmenin, satış amaçlı olarak yapılmayıp takas amaçlı yapıldığını, belirterek davanın reddini savunmuştur....

                Tapu Kanunu'nun ve Türk Medeni Kanunu’nun yukarıda açıklanan hükmü uyarınca; kişisel hak mahiyetinde olan satış vaadi sözleşmesine dayalı hak, tapu kaydına işlenmekle kuvvetlendirilmiş nisbi hak niteliğini kazanır. Bu nedenledir ki, aynı yasa hükümlerine göre, sicile şerh verilen satış vaadi sözleşmesi, 5 yıl süre ile 3. kişilere karşı ileri sürülebilme imkanı bulur. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi, tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa dahi, lehine satış vaat edilen kişi adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalini sağlamaz. Yukarıda da belirtildiği gibi, Tapu Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca; siciline şerh verilen satış vaadi sözleşmesi, 5 yıl süreyle 3. kişilere karşı ileri sürülebilir. Ancak bunun için, anılan süre içerisinde tescil davası açılması ve 3.kişi adına tescil işleminin tamamlanması zorunludur. Bu hak, yukarıda belirtildiği gibi tescil kararı alınıp, tapuya işlenmediği sürece ayni nitelik kazanmaz. Bodrum 2....

                UYAP Entegrasyonu