WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Gerçekten, kaynağını Türk Medeni Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri iki tarafa borç yükleyen sözleşme türlerinden olup, mülkiyeti devir borcu yüklenen satıcı edimini yerine getirmezse edimin hükmen yerine getirilmesi vaat alacaklısı tarafından açılan davada istenebilir. Kural olarak, taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin satış amacı ile değil muvazaalı olarak yapıldığının savunulması her zaman olanaklıdır. Kısaca ifade etmek gerekirse; muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılmış aykırılıktır. Böyle bir savunma ileri sürülmüşse, mahkemenin dayanılan sözleşmedeki tarafların gerçek ve müşterek amaçlarını Borçlar Kanununun 18. maddesi hükmünden yararlanarak açıklığa kavuşturması gerekir. Zira bu gibi durumlarda taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin ivazlı (bedel karşılığı) yapıldığı değil, bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilir....

    Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın tapuda kayıtlı olması zorunlu ise de satış vaadi borçlusunun tapulu taşınmazın maliki olması gerekmez. Taşınmazın tapuda bir üçüncü kişi adına kayıtlı olması sözleşmenin geçerliliğine etkili değildir. Zira taşınmaz satış vaadi sözleşmesi borç doğuran akit olduğundan borç altına girenin malik olması koşulunu aramaya gerek yoktur. (YHGK 10.02.1960 t. 6- 188 K) Bir başka deyimle, borç doğuran bir sözleşmenin geçerliliği hiçbir zaman satıcının satış tarihinde veya daha sonra o şeye malik olması şartına bağlı değildir. Vaatte bulunanın satış vaadinin konusunu oluşturan taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisinin varlığını aramak da gerekmez. Satış vaadi sözleşmelerinde, satış vaat eden sözleşmede devir tarihi olarak belirtilen tarihte sözleşme konusu taşınmazı satış vadedilene devretmekle yükümlüdür....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir....

    Mahkemece, 29.03.1971 tarihli, 1900 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesini değiştiren 28.06.1972 tarihli, 2962 yevmiye numaralı sözleşme ile, bir önceki satış vaadi sözleşmesinin içeriğinin değiştiği, bu nedenle önceki sözleşmenin hukuki sonuç doğurmayacağı ve davanın redde mahkum olduğu kabul edilmiştir. Oysa 28.06.1972 tarihli, 2962 yevmiye numaralı sözleşme de bir önceki sözleşmenin taraflarınca düzenlenmiştir. O halde satış vaadi sözleşmelerinin taraf iradelerini ortaya koyması ve re'sen düzenlenmiş bulunması nedeni ile her iki sözleşmenin de geçerli olduğunu ve hüküm ifade edeceğini kabul etmek gerekir. Yukarıda açıklanan nedenlerle satış vaadi sözleşmelerinin içeriğine bakmaksızın şekil itibari ile sonuç doğurmayacağı yolundaki ret gerekçesi yerinde değildir....

      Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Somut uyuşmazlıkta, dava konusu Kırşehir 1. Noterliğinin 27.07.1990 tarihli ve ... yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi davacıların murisi ile dava dışı ... arasında yapılmıştır. Davalı kooperatif tarafından dava konusu taşınmazın tahsis edildiği taşınmaz satış vaadinde bulunan ...'in zorunlu dava arkadaşı olduğu gözetilerek husumet yöneltilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hal böyle olunca, mahkemece davacı tarafa adı geçen kişiye karşı da dava açması için uygun bir süre verilmeli, açılırsa o dava görülmekte olan bu dava dosyası ile birleştirilmeli, satış vaadi borçlusunun da savunma ve delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmelidir....

        Her ne kadar 775 sayılı yasanın 34. maddesinin 1. fıkrasında "Bu kanun hükümlerine göre belediyelerce tahsis olunan arsalar, yapılar ve bu arsalar üzerinde yapılan bina ile meydana gelen taşınmaz mallar tahsis tarihinden itibaren 10 yıl süre içinde devir ve temlik olunamaz, rehin ve diğer ayni haklarla takyit edilemez, satış vaadi sözleşmesine konu teşkil edemez..." hükmü yer almış ise de bu düzenleme, takyit süresi içinde satış vaadi sözleşmesi yapılmasına engel teşkil etmez. 10 yıllık takyit süresinin geçmesinden sonra da satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı doğmuş olduğundan mahkemece, yasal takyit süresi dolduktan sonra açılan tapu iptali ve tescil davası yönünden işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

          DELİLLER: --------- tarihli yazı cevabı, ------ ---- sayılı dosya sureti, -------- numaralı ve----- yevmiye numaralı Düzenleme Şeklindeki Satış Vaadi Sözleşme sureti, dava ve cevap dilekçeleri ile tüm dosya kapsamı. DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE: Dava, düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapu kütüğüne şerhi istemine ilişkindir. Davalılar arasında yapılan----- yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi, -----Sözleşmesi, ---- düzenlendiği, davalılar arasındaki bu sözleşmeye istinaden davalı ----- ise davacı ----- Düzenleme Şeklindeki Satış Vaadi Sözleşmesinin yapıldığı, davacı tarafça ----- ödemesinin yapıldığı, davacı tarafça taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapu kütüğüne şerhinin talep edildiği, Somut olayda taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin resmi şekilde düzenlendiği, TMK 1009....

            in vekaleti kötüye kullandığının müvekkilleri tarafından öğrenildiği zaman müvekkillerinin derhal Mehmet Yeter'i vekillikten azlettiklerini, dolayısıyla müvekkillerine hasredilebilecek herhangi bir sorumluluk bulunmadığını, 08.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda satış vaadi sözleşmesine konu olan taşınmazların satış sözleşmesi tarihi itibariyle değerinin 304.103,51 TL olarak tespit edildiğini, ancak satış vaadi sözleşmesinde söz konusu taşınmazlar için satış bedeli olarak yalnızca 10.000,00 TL'nin kararlaştırıldığını, yani sözleşmenin yapıldığı tarihte belirlenen bedel ile taşınmazın gerçek değeri arasında 30 (otuz) kattan daha fazla bir değer farkının mevcut olduğunu, davacı ...'ın adına kayıtlı birçok taşınmaz bulunduğunu, taşınmazı olan ve idare eden bir kişinin 16 adet parselin değerinin 10.000,00 TL olabilceğini düşünmesi ve buna inanarak satış vaadi sözleşmesi yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı ...'ın eşi dava dışı ... olduğunu, ... ve ...'...

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/01/2022 NUMARASI : 2019/277 ESAS, 2022/10 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : K A R A R TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların murisi Mediha Çorlu'nun Uzunköprü 1.Noterliği'nin 22.08.1995 tarih 6507 yevmiye sayılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile Uzunköprü Bıldır köyü 319,91,106 ve 284 parsel sayılı taşınmazlardaki murislerinden intikalen gelen ve intikal edecek dahil tüm hak ve hisselerini müvekkillerin murisi Osman Özlen'e sattığını ve satış bedelinin tamamını da aldığını, yine satış vaadi sözleşmesi tarihinde, taşınmazların müvekkillerin murisi Osman Özlen'in kullanımına bırakıldığını, devir ve teslim edildiğini, nitekim satış vaadi sözleşmesinde tüm bunların yazılı olduğunu, satış tarihi ve sonrasında taşınmazların müvekkillerin...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.06.2011 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, satış vaadi sözleşmesine dayanarak dava konusu 172 ada 167 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 6 no'lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili istemiyle dava açmıştır. Davalı vekili, satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, satış vaadi sözleşmesinin iptali için dava açacaklarını öne sürerek davanın reddini savunmuştur. Davacı vekilinin satış vaadi sözleşmesinin iptali istemiyle ... Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı 2012/200-151 E....

                UYAP Entegrasyonu