Dava, satış vaadi sözleşmesi ile muvazaa iddiasına dayanan tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkindir. 1-Kaynağını Borçlar Kanunu’nun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanunu’nun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanunu’nun 706 ve Noterlik Kanunu’nun 89. madde hükümleri uyarınca noter önünde resen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Medeni Kanunun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağının bulunması zorunludur....
Hukuk Dairesinin 09.12.2020 tarih ve 2017/1438 Esas, 2020/8259 Karar sayılı ilamıyla; ''..10.03.1995 tarihli ve 2511 yevmiye sayılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde satış bedeli olarak 30.000.000TL kararlaştırılmış olup davacının satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak taşınmazın adına tescilini talep edebilmesi için kendi edimini yerine getirdiğini kanıtlaması gerekmektedir. Mahkemece, sözleşme içeriğinden satış vaadi alacaklısının bedeli ödediği kabul edilmiş ise de, Osmaniye 1. Noterliğinin 10.03.1995 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin içeriğine bakıldığında satım bedeli 30.000.000TL olarak kararlaştırıldığı ancak bu bedelin sözleşmenin vaat borçlularına ödendiğine ilişkin bir ibarenin bulunmadığı görülmüştür. Nitekim davalılar vekili de temyiz dilekçesinde, davacı tarafın taşınmaz satış vaadi sözleşmesiyle davalıların satış bedelini aldıklarını söylemişse de bu hususu kanıtlayamadıklarını belirtmiştir....
Satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerhinden sonra beş yıl içinde kayda işlenen her türlü haciz, ipotek ve benzeri sözleşme alacaklısının haklarını kısıtlayacak nitelikteki şerhler de sözleşme alacaklısını bağlamaz. Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Davacının dayandığı 09.12.1997 tarihinde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi noterde usulüne uygun olarak düzenlenmiş olup geçerlidir. Anılan sözleşme 10.12.1997 tarihinde tapuya şerh edilmiş olup, 1/2 hisse maliki ve satış vaadi borçluları ... ve ...’ün talebi üzerine 09.01.2003 tarihinde tapudan terkin edilmiştir. Davalı ...’ın dava konusu 1/2 hissenin mülkiyetini edindiği 20.01.2003 tarihi itibariyle tapuda satış vaadi şerhi mevcut değildir. Dava konusu 1/2 pay daha sonra ... tarafından, diğer davalı ...’e 16.04.2003 tarihinde satış suretiyle temlik edilmiştir....
‘un davalıdan aldığı borç karşılığı çek verdiği bu çek nedeni ile davacının kefil olduğu, ayrıca davacının eşi ...nin de alınan bu borcun teminatı olmak üzere gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yaptıkları, ... nin de Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptali için dava açtığı yapılan yargılama sonucunda mahkemece satış vaadi sözleşmesinin teminat olarak yapılmasına neden olan borcun ödendiği gerekçesi ile Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptal edildiği ve bu kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davalı kararı temyiz ederken mahkemenin anılan gerekçesini de temyiz etmiş ise de temyiz talebi red edilerek karar kesinleşmiştir. Kesinleşen Kartal 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/237 esas, 2000/622 karar sayılı ilamında davacımız taraf değil ise de davacının oğlunun aldığı borcun ödendiği gerekçede yazıldığına göre bu gerekçe artık davalıyı bağlar....
Kaynağını Borçlar Kanunununun 22.maddesinden alan satış vaadi sözleşmeleri Borçlar Kanununun 213.maddesi ile Türk Medeni Kanununun 76 ve Noterlik Kanununun 89.madde hükümleri uyarınca noter önünde re'sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaad alacaklısı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yükleyen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716.maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kayankalanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağının bulunması zorunludur....
Davadaki istemin dayanağı 5.12.2005 günlü taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesidir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmeleri kaynağını Borçlar Kanununun 22.maddesinden alır. Bu tür sözleşmeler alacaklısına doğrudan taşınmaz mülkiyetini geçirmez. Ancak, ilerde taşınmaz mal mülkiyetinin alacaklıya aktarılmaması halinde Türk Medeni Kanununun 716.maddesine dayanılarak hükmen tescil isteme hakkı sağlar. Açıkçası, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmeleri, asıl işlem ileride yapılmak üzere yapılan bir ön akit (akit yapma vaadi)dir. Türk Medeni Kanununun 683/son fıkrası hükmünce de eşyayı haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme yetkisi eşyanın malikine tanımıştır. Her ne kadar, 5.12.2005 günlü sözleşmede satış vaadi ile birlikte taşınmazın zilyetliğinin devredildiği yazılı ise de zilyetliğin devredilmediği davalının yedinde kaldığı iddia ve savunma ile sabittir....
Davada dayanılan ve biçimine uygun olarak düzenlenen 11.02.1975 günlü satış vaadi sözleşmesinde satışa konu edilen taşınmazların ...’nın ... namı ile anılan mevkiindeki 570 ada 3 ve 556 ada 2 sayılı parseller olduğu, satış vaadi borçlularının bu parsellerdeki hisselerine isabet eden 14 hisseye karşılık gelen 1000’er m2 lik toplam 3000 m2 lik yerin satışını vaat ettikleri yer olduğu şayet 14 hisse 1000’er m2 den fazla ise alıcının ancak 1000’er m2 sini alacağı eksik olması halinde 1000’er m2 vaat borçlusunun tamamlayacağı yazılıdır. Kısaca görülmektedir ki satış vaadi sözleşmesinin konusu 570 ada 3 ve 556 ada 2 sayılı parsellerdir. Mahkemenin kabul ettiğinin aksine sözleşmede belirsizlik yoktur. Sözleşmenin ifasını temin için hiç şüphesiz bilirkişi oy ve görüşü zorunludur. Her ne kadar kayıtlardan satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazların başka parsellerle revizyon gördüğü anlaşılmakta ise de bu parsellerin gittileri üzerinden sözleşmenin ifası mümkündür....
Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile TMK'nın 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde TMK'nın 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Somut olayda, .... Noterliğinin 31.08.2006 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle dava konusu 111 ada 25 parseldeki 10. kat 28 no'lu bağımsız bölümün .... Davacı ...'a devretmeyi taahhüt etmiştir. Daha sonra 08.09.2006 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle davacı ... aynı bağımsız bölümü ..., ... ve ...'a devretmeyi taahhüt etmiştir....
Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Somut olayda tapu maliki davalı ... 03.08.1978 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 14 sayılı parselde (yeni 137 ada 7) bir kısım payı ...'a satmayı vaadetmiştir. ... bu sözleşmeden doğan şahsi hakkının bir kısmını alacağın temliki hükümleri gereği yine satış vaadi sözleşmesiyle 20.10.1978 tarihinde davacıya devretmiştir. Re'sen düzenlenen satış vaadi sözleşmesinden doğan şahsi hakkın satış vaadinde bulunanın rızası aranmaksızın üçüncü kişiye yazılı biçimde temliki TBK'nın 183. maddesi gereğince geçerlidir. Bu nedenle kişisel hakkı devralan davacı bu hakkına dayanarak, tapu maliki satıcıdan ferağ isteyebilir....
Ancak, davacı tarafından satış vaadi sözleşmesine dayanılarak açılan tescil davasının, davanın dayanağını teşkil eden ve taraflar arasında yapılan düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçersiz vekaletname ile imza edildiği bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğu gerekçesi ile reddedildiği bu nedenle taşınmazın satımına ilişkin sözleşmenin baştan beri geçersiz olup, tarafların geçersiz sözleşme nedeni ile verdiklerini geri isteme haklarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı, fazla harç ödememek amacıyla satış bedelinin sözleşmede 1.000 TL olarak gösterildiğini, gerçekte satış bedelinin 23.500... olduğunu iddia etmiş ise de bu yöndeki iddiasını kanıtlayamamıştır....