Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davalarının kabulü için aranacak ilk husus, sözleşmenin ifa olanağının bulunup bulunmadığıdır. Elbirliği ortaklığına (iştirak halinde mülkiyete) konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, miras payını, ortaklık dışı bir kişiye satmayı vaat etmesi halinde sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerlidir. Ancak elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır....
Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilirTaşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan "dürüst davranma kuralı" ile bağdaşmayacağından dinlenmez.Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/150 E. sayılı dosyasının incelenmesinde ise; eldeki davaya konu 1651 ve 1784 parsel sayılı taşınmazlarının satışının vaadedildiği 23.05.2009 günlü 2770 ve 2771 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmelerinin iptalinin istenmediği, farklı taşınmazlar için yapılmış satış vaadi sözleşmeleri için açılmış bir dava olduğu görülmektedir. Dava konusu satış vaadi sözleşmelerinin iptali davalılar tarafından istenmediğinden bedeli de ödenen geçerli satış vaadi sözleşmelerine dayalı davacının tapu iptali ve tescil talebinin kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2009/150 E. sayılı dosyadaki dava konusuyla ilgisi bulunmayan taşınmazlar nedeniyle verilen karar gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
taşınmaz mal satış vaadi ve borçlanma..." cümlesinden sonra gelen "...ve tüketici kredisi..." kelimelerinin gerekçeye yazılması, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.02.2003 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.11.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ..., ..., ... ve ... ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 3.6.2005 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 19.7.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kaynağını Borçlar Kanunu’nun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanunu’nun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanunu’nun 706 (önceki Medeni Kanunun 634) ve Noterlik Kanunu’nun 89. madde hükümleri uyarınca noter önünde resen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür....
Mahkemece, "...borç altına giren satım vaadi borçlusunun sözleşmede imzasının bulunmadığı, imzanın geçerlilik şartı olduğu ve kanunen emredici hüküm niteliğinde olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki mevcut sözleşmenin geçerli bir sözleşme olmadığı ve batıl olduğu, batıl bir sözleşmeye dayanılarak tarafların birbirlerini edimlerini yerine getirmeye zorlayamayacağı.." gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davaya dayanak 19.11.2007 tarihli satış vaadi sözleşmesinde satış vaadi borçlusu davalı ... el yazısı ile isminin altını imzalamıştır. Sözleşmedeki imza noter huzurda atılmış olup geçerlidir. Mahkemenin imzanın bulunmadığına dair gerekçesi doğru görülmemiştir. Diğer taraftan davalı satış bedelinin kendisine ödenmediğini savunmuştur. Satış vaadi sözleşmesinde kararlaştırılan bedelin ödendiğinin vaad alacaklısı tarafından kanıtlanması gerekmektedir....
Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde TMK'nın 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.Bir şeyin, başka kanunlar uyarınca taşınmaz kabul edilse bile, satış vaadi sözleşmesine konu teşkil edebilmesi için tapu sicilinde gayrimenkul olarak kayıtlı olması gerekir. Örneğin, bütünleyici parça (TMK md.684), doğal ürünler (TMK md. 685) taşınmaz değildir. Bağlı olduğu taşınmazla beraber satış vaadi sözleşmesine konu teşkil ederlerse de yalnız başına satış vaadi sözleşmesinin konusu olamazlar. Bu tür malların bağlı olduğu esas taşınmaz ile birlikte taşınmaz satış vaadi sözleşmesine konu olabilmeleri bir zorunluluk değil yasal bir sonuçtur. Somut olaya gelince; dava konusu 736 parsel sayılı taşınmaz tapuda kargir ahır ve ev müştemilatı vasfı ile dava dışı kişler adına kayıtlıdır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :............Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 08.09.2004 tarihli satış vaadi sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığını, müvekkilinin kamu haczi ile karşılaşmaması amacıyla, üçüncü kişileri aldatmak fakat kendi aralarında hüküm doğurmamak üzere akdedildiğini, sözleşmenin kamu idaresinin müvekkili aleyhine başlattığı takipten sonra yapıldığını, satış bedelinin raicinin çok altında olduğunu, satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edilmediğini ileri sürerek muvazaalı olarak yapılan satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.06.2005 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.01.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, 24.09.1999 günlü biçimine uygun düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı pay tescili istemine ilişkindir. Davalı, savunmada bulunmamıştır. Mahkemece, istem reddedilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Dayanılan sözleşmesinin konusu, 13235 parsel sayılı taşımazda, davalı adına olan 30/258 payın satışı vaadidir. Görülüyor ki, satış vaadi sözleşmesinde bağımsız bölüme isabet eden pay değil, arsa payının satışı vaad edilmiştir....