ve kötüniyetli davanın reddi gerektiğini talep etmiştir....
Ündeyeci’ye, ...’in de davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, herhangi bir satış bedeli ödenmediğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ederek kendisini zararlandırdıklarını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline,olmadığı takdirde taşınmazın rayiç bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ..., taşınmazı 60.000 TL bedelle davacıdan satın aldığını, satış bedelini ödediğini belirterek davanın reddini savunmuş, 03.04.2009 tarihli dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunmuş, davalı ... ise taşınmazı ... ...’dan 65.000 TL bedelle satın aldığını, diğer davalılar ve davacı arasındaki ilişkiyi bilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalı ...’nın iyiniyetli olduğu, vekâletnamenin hile ile alındığı iddiasının kanıtlanamadığı, davacının bedel talebinin bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir....
Müdürlüğünün 2009/10134 sayılı dosyasında hazırlanan ........2014 tarihli sıra cetvelinde .... sırada yer alan takip dosyasında satışa hazırlık işlemleri tamamlanmadan satış talebinin kabulünün usulsüz olup bu itibarla da haczin düştüğünü ileri sürerek sıra cetvelindeki .... sıranın iptali ile .... sıraya müvekkili alacağının yazılmasını talep ve şikayet etmiştir. Şikayet olunan vekili, müvekkiline ait dosyasında usulüne uygun olarak devam eden satış avansının bulunduğunu ve eksik avansın ise sonradan ikmalinin mümkün olduğunu savunarak şikayetin reddini istemiştir....
Mahkemece 18/04/2021 tarihli tashih şerhi ile hükmün 2. bendinin "24/02/2015 tarihli harici satış senedine göre bedel tahsil talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile, 11.364,74 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin ve faize yönelik istemin reddine" şeklinde tashihine karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince 23/10/2018 tarih ve 2016/47 E. 2018/325 K. sayılı karar ile "davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacının tapu iptali ve tesciline yönelik talebin reddine, 11.960,00 TL'nin (24/02/2015 tarihli harici satış senedine göre) davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının zilyetliğinin halen devam etmesi nedeniyle faize yönelik istemin reddine" ilişkin verilen karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulması neticesinde Dairemizin 2019/564 E. 2019/1373 K. sayılı kararı ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK'nın 353/1- a-6. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır....
Ayrıca, aynı icra dosyasından satış talebinin reddine ilişkin 17/01/2017 tarihli kararın alacaklı tarafça Karşıyaka 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/38 Esas, 2017/48 Karar sayılı ilamı ile şikayete konu edildiği ve mahkemece yapılan yargılama sonucunda icra müdürlüğünün satış talebinin reddi kararının iptaline karar verildiği, kararın davalı borçlu tarafça istinafa konu edilmesi üzerine İzmir BAM 12.H.D. 2017/1486 Esas, 2017/2093 Karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın 27/10/2017 tarihinde kesinleştiği, dolayısıyla satış talebinin reddine ilişkin icra memur işleminin iptal edildiği ve kesinleştiği anlaşılmakla, icra müdürlüğünce verilen 31/07/2019 tarihli satış kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı kanaatine varılmıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahkemece verilerek kesinleşen ortaklığın satış suretiyle giderilmesi ilamı uyarınca satış işlemlerine başlandığı, satış ilanının satış kararınına uygun olarak ilan edildiğini, davacının diğer ilgililere yapılan satış ilanı tebligatının usulsüzlüğünü ileri süremeyeceği ve ihalenin usulüne uygun olduğu gerekçesi ile şikayetin reddi ile ihale bedelinin %10'u oranında para cezasının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacının vefatı üzerine mirasçıları vekili, süresi içinde istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı/paydaş mirasçıları vekili; şikayet nedenlerini tekrarla mahkeme kararının kaldırılması ile ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir. C....
Noterliği'nin 01.06.1989 tarihli 18240 yevmiye no'lu satış vaadi sözleşmesi ile de ...'ın... 1. Noterliği'nin 26.12.1988 tarihli 58838 yevmiye no'lu satış vaadi sözleşmesi ile ...ı'dan satın almayı vaat ettiği 610 parseldeki 3/24 payın tamamını ...'a satmayı vaat ve taahhüt ettiği anlaşılmıştır. Satış vaadi sözleşmesine konu 3377 ada 610 parsel sayılı taşınmazda 60/120 payın... adına kayıtlı olduğu ancak temyiz aşamasında UYAP sisteminden alınan tapu kaydına göre karar tarihinden sonra 29.04.2015 tarihinde vaat borçlusunun mirasçıları adlarına intikal yapılması nedeniyle ifa olanağı doğduğundan işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. Kabule göre de, mahkemece taşınmazın elbirliği mülkiyetine konu olup sözleşmenin ifa olanağı bulunmadığından tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verildiği halde davacının ikinci kademedeki tazminat talebinin de aynı gerekçeyle reddi yerinde görülmemiştir....
İİK'nun 110. maddesinde ise; kanuni müddet içinde satış talep edilmezse o mal üzerindeki haczin kalkacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenleme kapsamında, icra müdürlüğünden hacizli malın satışının süresinde istenilmesi yeterli olup, diğer satış şartlarının oluşup oluşmadığı satış talebinin reddini gerektirmez. Başka bir anlatımla satış şartlarının oluşup oluşmadığının, satış talebinden ayrı olarak değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda; takibin kesinleşmesi üzerine, borçlunun aracına 09.04.2015 tarihinde haciz konulduğu, alacaklının ise, 28.05.2015 tarihinde (süresinde) satış talep ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, alacaklı tarafından süresinde satış istenmiş olup, diğer satış şartlarının oluşup oluşmadığı ya da kıymet takdirinin yapılmamış olması satış talebinde bulunulmasına engel değildir. Ancak icra müdürlüğünce satış şartlarının oluşup oluşmadığının, yeniden kıymet takdirinin yapılmasının gerekip gerekmediğinin ayrıca değerlendirilmesi zorunludur....
iş bu davada yerel mahkemece taraf sıfatının kabulüne dair bir ara karar verilmediğinden istinaf talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Kişinin taşınmazın üzerine konan haczin kaldırılması talebi olup, kesinleşen takipte 28/12/2011 tarihinde haciz konulduğunu, 18/06/2012 tarihinde ise taşınmazın şikayetçi 3. kişiye hacizli olarak devrolduğu, 17/09/2012 tarihinde ise dosya borçlusu hakkında verilen tedbir kararı neticesinde icra takibinin durduğu, duran takipte sürelerin işlemeyeceği, alacaklı tarafından takibin durdurulmasına karar verilen dosyada satış talebinde bulunulamayacağı, bu nedenle şikayetçinin talebinin yerinde olmadığı, satış isteme süresinin dolmadığı göz önünde bulundurularak şikayetin reddi yönünde hüküm kurulması gerekirken, şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....