nin satış talebinin usulüne uygun bir satış talebi olduğu, İİK'nın 106. maddesi uyarınca iki yıl içinde satış talebinde bulunan, 59. maddesi uyarınca masrafını yatıran şikayet olunan...i.'...
Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince kısmen kabulü ile mahkeme kararının ortadan kaldırılarak tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, ecrimisil isteğinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine anılan istinaf dairesince, süresinde temyiz karar harcının yatırılmadığından bahisle temyiz talebinin reddine ilişkin verilen 13.07.2017 tarihli temyiz talebinin reddi kararı süre içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1....
un Karşı Oy Yazısı: Sıra cetveline itiraz davası nedeniyle alacaklıya ödenmeyen satış bedeli alacaklı vekilinin talebi üzerine icra müdürlüğünce nemalandırılmış, ancak karar kesinleştikten sonra satış bedeli neması ile birlikte alacaklıya ödenmek yerine neması hazineye irad kaydedilmiştir. Böylece alacaklı zarara uğramış ve mülkiyet hakkı ihlal edilmiştir.İİK'da sıra cetveline itiraz halinde alacaklıya ödenmeyen satış bedelinin nemalandırılmayacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Kaldı ki alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğünce satış bedeli nemalandırılmıştır. 28/12/2017 tarihli Dairemizin 2016/25580-2017/16396 sayılı onama kararına yazılan karşı oyumda belirttiğim şekilde satış bedelinin neması ile birlikte alacaklıya ödenmesi düşüncesinde olduğumdan alacaklı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü yerine reddi kararına katılmıyorum. 05/12/2018...
Takip dosyasındaki satış ilanı tebliğ mazbatası incelendiğinde; bizzat borçlu imzasına tebliğ edildiği görülmekte olup, borçlu icra mahkemesine başvurusunda tebligattaki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasında bulunmuştur.İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir....
Mahkemece, şikayet olunanın alacaklı olduğu takip dosyasında borçlunun taşınmazına 08.04.2008 tarihinde haciz konulduğu, 16.03.2010 tarihinde de satış avansı yatırılarak satış talebinde bulunduğu ve haczinin ayakta olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine dair kararın şikayetçi tarafından temyizi üzerine Dairemizin 22.03.2013 tarih ve 1220 E, 1789 K sayılı ilamıyla, şikayet olunanın İİK'nın 106 ve 110. maddelerince yasal süresi içinde satış talebinde bulunup 60,00 TL satış avansı yatırdığı, icra müdürünün kıymet takdiri yapılmadığından satış talebini reddettiği, red kararı aleyhine şikayet yoluna gidilmediğinden kesinleştiği, bu durumda geçerli bir satış talebinden bahsedilemeyeceğinden haczinin düşmüş olduğu gözardı edilerek şikayetin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece uyulan bozma ilamı ve dosya kapsamına göre, şikayet olunan yasal süre içerisinde satış talep edip avans yatırmış ise de, icra müdürünün satış talebinin reddine ilişkin kararına karşı...
Bir başka anlatımla icra müdürlüğü kıymet takdiri yapılmamış olması sebebiyle satış talebini reddedemez. Satış istenmiş olması ve satış avansının yatırılmış olması nedeniyle satış düşmez, icra müdürlüğünce kıymet takdiri yapılmadığı gerekçesiyle alacaklının satış talebinin reddedilmesi doğru degil ise de 29.01.2015 tarihli haczin düşmediği yönünde verilen şikayet konusu icra müdürlüğü kararı yerindedir. İİK'nun 106-110. maddeleri gereğince 6352 sayılı Kanun değişikliğinden sonra taşınmazlarda satış isteme süresi haciz tarihinden itibaren 1 yıl olup, somut olayda 17.01.2013 tarihinde haczedilen taşınmazın 1 yıllık süresi içinde 06.01.2014 tarihinde satış avansı ödenerek satışı talep edildiğinden haczin düşmediği anlaşılmıştır. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle istemin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir....
) nitelikte olup İİK’nun 67/2 maddesi uyarınca talepte bulunan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken yanılgılı gerekçelerle bu yöndeki davacı talebinin reddi doğru değildir....
-KARAR- Şikayetçi vekili, heriki tarafın giriştiği takip sonucunda aynı taşınmazlar üzerine hacizler konulduğunu, davalının satış talebinin iki kez reddedildiğini, bu nedenle geçerli bir haczinin bulunmadığını, buna rağmen sıra cetvelinde müvekkilinin 1. sırada olması gerekirken 4. sıraya yazıldığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Şikayet olunan vekili, müvekkilince satışı talep edilen taşınmazlar yönünden kıymet takdirinin yaptırıldığını, satış harcının yatırıldığını, bu istek ve işlemlerin satış talebini de kapsadığını, satış talebinin henüz satış şartlarının oluşmaması nedeniyle reddolunduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir....
müdürlüklerinde yapılabileceğini, dayanılan belgenin hukuken geçerli bir belge olmadığını, noterlik belgesinde satış için bir satış vaadi belirtilmiş olmasına rağmen ne davacının murisi ne de davacıların satış talebinde bulunmadıklarını, burada bir satış değil satış vaadi olduğunu, ortada geçerli bir belge bulunmadığını, sunulan belgede müvekkillerinin taraf olmadığını, bu belgeye dayanılarak müvekkillerine dava açılamayacağını, davacı tarafından mülkiyet devri olmazsa dava tarihindeki değerin ödenmesinin talep edildiğini, oysa ki ödenen paranın davacılara ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, davacıların burada oturdukları sürede hesaplanarak bundan düşülerek arta kalan bir miktar varsa bunun davacılara ödenmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olayda, ihalenin feshi isteminde bulunulan taşınmazın muhammen bedelinin 130.000 TL, satış bedelinin ise 160.000 TL olduğu ve dolayısıyla satış bedelinin, taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğu anlaşılmaktadır. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Bu durumda, şikayetçilerin ihalenin feshini istemekte hukuki yararları bulunmayıp istemin reddi gerekir. Ancak İİK'nun 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmektedir....