Mahkemece davanın kabulüne, aracın davalılarca geri alınarak 33.700 TL fatura bedelinin satın alma tarihi 8.9.2008 den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Mahkemece aracın bedelinin alım satım tarihinden itibaren faizi ile tahsiline karar verilmiştir. Satılan aracın halen davacının kullanımında olması nedeniyle, satış bedelinin aracın davalılara iadesi tarihinden itibaren faiziyle tahsiline karar verilmesi gerekir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK.nun 436/2 maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın trafik kaydında kullanım aracı olarak "hususi" kaydı bulunan motorlu aracın noter dışı satışına rağmen satış bedelinin ödenmemesi nedeniyle malik olan davacıya iadesi istemine ilişkin bulunmasına ve tarafların sıfatına göre kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 19.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacının faturada gösterilen bedelden fazla olarak ödediği miktar ise kullandığı kredinin faiz ve masrafları olup Kredi maliyet giderinin araç bedeline dahil olduğu söylenemez. 4077 sayılı kanunun 4. maddesinin 2. cümlesinde belirtilen “ bedel iadesi” sözü ile satıma konu malın satış bedeli ifade edilmiştir. Öyle olunca satış bedeli olan 1.497,42 YTL’nin tahsiline karar verilmesi gerekirken mahkemece aksi düşüncelerle yazılı şeklide hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ:1.bent gereği davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2.bent gereği kararın davalı yararına BOZULMASINA, 29.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak; Kabul ve uygulamaya göre, tapulu araziden kesildiği kabul edilen emval satış bedelinin sahibine iadesi yerine yazılı şekilde Hazine adına irat kaydına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan idarenin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bozma üzerine verilen hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1 maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK'un 322. maddesi gereğince kararın 3. maddesinin "yediemine alınan ve satışı yapılan emval satış bedelinin sahibine iadesine" şeklinde değiştirilmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 27/12/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
- K A R A R - Dava, ayıplı aracın misli ile değiştirilmesi, olmadığı takdirde satış bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Davalı vekili, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, dava zamanaşımının geçtiğini, aracın şasesinin kırılmadığını, sadece üst şase bağlantı braketi ile ilgili bir sorun yaşandığını, meydana gelen arızanın aracın hor kullanımından kaynaklandığını, üretim hatası olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen iki raporda da ayıbın üretim hatasından kaynaklandığının belirtildiği, aracın tasarım ve imalatından kaynaklanan üretim hatası bulunduğu, serviste yapılan işlemin tadilat niteliğinde olduğu, bu tadilat için .......'nın onayının ve trafiğe uygunluk belgesinin bulunması gerektiği, aracın mevcut haliyle kullanılmasının mümkün bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, satış bedelinin iadesine karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir....
Dava, harici satışa dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının resmi şekilde yapılmayan sözleşmeye istinaden yaptığı tapu iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi yerinde olmuş ise de, bedel isteğinin reddine dair karar dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Harici satış bedelinin ödendiği yönündeki iddianın HUMK'un 288. maddesi (6100 sayılı HMK'nin 200/1. maddesi) hükmü gereğince; yazılı belge ile ispat edilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Dosya kapsamı incelendiğinde 02.02.1990 tarihli harici satış sözleşmesindeki imzanın dahili davalıların murisi ...'in eli ürünü olduğu adli tıp kurumu raporu ile sabittir. İlgili sözleşmede satış bedeli 30.000.000 TL olduğu ve bu paranın bir kısmı nakit bir kısmı ise çek olarak ödendiği belirtilmiştir. Diğer bir ifadeyle taşınmaz satışı için bedel ödendiği, bedelin (miktarları belli olmasa bile) çek ve nakit para olarak taşınmazını satan ...'e verildiği sabittir....
Davacının ayıp nedeniyle aracın gerçek bedelinin altında satıldığını iddia ederek aradaki farkı talep etmesi yeni bir dava mahiyetinde olup ıslah yolu ile dahi yeni bir dava açılamayacağından bu talep hakkında inceleme yapılmamıştır. Netice olarak eldeki dava, ayıplı araç satışı nedeniyle sözleşmenin feshi ve satış bedelinin iadesi istemine ilişkin olup, yargılama devam ederken dava konusu araç üçüncü şahsa devredildiğinden, aracın davalıya iadesi imkanı kalmadığı..." gerekçesiyle; davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
Davacının ayıp nedeniyle aracın gerçek bedelinin altında satıldığını iddia ederek aradaki farkı talep etmesi yeni bir dava mahiyetinde olup ıslah yolu ile dahi yeni bir dava açılamayacağından bu talep hakkında inceleme yapılmamıştır. Netice olarak eldeki dava, ayıplı araç satışı nedeniyle sözleşmenin feshi ve satış bedelinin iadesi istemine ilişkin olup, yargılama devam ederken dava konusu araç üçüncü şahsa devredildiğinden, aracın davalıya iadesi imkanı kalmadığı..." gerekçesiyle; davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
İlk derece mahkemesince, taraflar arasındaki harici satış sözleşmesinde satış bedelinin yer almadığı, sözleşmenin yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilemeyeceği, talep edilen miktar açısından senetle ispat kuralının geçerli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, satış senedinde, satıcı davalı tarafından satış bedelinin alındığı açıkça yazılıdır. Satış bedeli senette yazılmamış olmakla birlikte davacı taraf, satış bedelinin 10.750,00 TL olduğunu iddia ederek bu bedelin tahsilini talep etmiştir. Mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda da, taşınmazın satış tarihindeki çıplak mülkiyet (tarla) değeri 11.358,00 TL olarak tespit edilmiştir. Satış senedinde taşınmazın vasfı narenciye bahçesi olarak belirtilmiş olmasına rağmen, davacı tarafça talep edilen bedel, taşınmazın satış tarihindeki çıplak değerinin de altındadır....
Tapudaki satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerinden ibaret olan önalım bedelinin davacı ve müdahil davacı tarafından birlikte 25.2.2005 tarihinde mahkeme veznesine depo edildiği görülmektedir. Yargılama sonunda müdahil davacının davası reddedildiğine göre müdahil davacının depo ettiği önalım bedelinin kendisine iadesi ile davası kabul edilen davacı Ömer önalım hakkı tanınmadan önce depo ettiği miktarı tapudaki satış bedeli ve giderlerine tamamlaması için süre verilmesi ve bu husus yerine getirildikten sonra önalım hakkına konu payın iptal ve tesciline karar verilmesi gerekirken bu yolda işlem yapılmadan önalım bedelinin depo edilmesinin infaz aşamasına bırakılması doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda 2.bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 24.4.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....