Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şikayet olunan vekili, şikayetçi bankanın satış talebi üzerine 13.09.2012 tarihinde ihale yapıldığını, alıcısı çıkmadığı için taşınmazlar ile ilgili satış talebinin düştüğünü, müvekkili tarafından yapılan...İcra Müdürlüğü'nün...sayılı dosyasında söz konusu taşınmazlar üzerine 15.02.2011 tarihinde haciz konularak, 01.03.2013 tarihinde de satışları yapılıp ihalenin kesinleştiğini, şikayetçi tarafa ait 23.12.2010 tarihli haciz tarihinden ilgili satış talebinin düştüğü tarih olan 13.09.2012 tarihine kadar ve ihale tarihi olan 01.03.2013 tarihi arasında geçen süre itibariyle 2 yıllık satış isteme sürelerinin dolması sebebiyle davacı tarafın hacizlerinin düştüğünü, hacizler düştüğü için... İcra Müdürlüğü tarafından ihale sonucu elde edilen paraların tekrar...İcra Müdürlüğü'nün... sayılı dosyasına iade edilmiş olduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir....

    Az da olsa satış avansının yatırılmış olması halinde, usule uygun satış talebi yapılmış sayılır. İİK'nun 110. maddesi hükmüne göre, satış talebi yapıldığında, icra müdürünün alacaklıdan satış avansını 15 gün içinde depo etmesini talep etmesi gerekir. İcra müdürünce verilen süre içinde belirtilen satış avansı depo edilmez ise, anılan hüküm gereği haciz kalkar. Kanunda icra müdürünün ne kadarlık bir sürede satış avansı olarak yatırılması gereken miktarı belirleyeceği hususu yazılı değildir. Bu nedenle icra müdürlüğünce satış avansı ile ilgili bir süre verilmemiş ve alacaklı satış talebinden sonra satış avansı yatırmış ise, satış talep tarihi olarak satış avansının yatırıldığı tarihin kabulü zorunludur. Hemen belirtmek gerekir ki, yukarıda değinilen maddelerde yer alan satış isteme süreleri hak düşürücü nitelikte olup, mahkeme, satış talebinin öngörülen süreler içinde yapılıp yapılmadığını re'sen gözetmelidir....

    Öte yandan, satış vaadi sözleşmesi, her iki tarafa borç yükleyen sözleşme niteliğinde olup, aktin bu niteliği itibarı ile sözleşmenin noterde onaylama sureti olarak değil de, düzenleme olarak yapılmış olması, bu belgenin İİK'nun 38. maddesi kapsamında ilam niteliğinde sayılmasını gerektirmediği gibi, taşınmaz mülkiyetinin satış vaadi lehtarına intikal ettiğini de göstermemektedir. O halde mahkemece; şikayetin kabulü ile icra müdürlüğünün satış talebinin reddine ilişkin 12.05.2015 tarihli kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, satış vaadi lehtarının her an tescili isteme hakkının bulunduğu ve mülkiyetin alıcıya geçmesinin herhangi bir koşula bağlanmadığı gerekçesiyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

      Dairemizce yapılan değerlendirmede; Niğde İcra Müdürlüğü'nün 2019/9891 Esas sayılı takip dosyasında alacaklı vekili tarafından İİK 106 ve 110 maddeleri uyarınca satış talebinin süresinde yapılmadığından alacaklı vekilinin satış talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılması şikayet konusu yapılmıştır. Alacaklı vekilinin satılmasını talep ettiği 105 ada 7 parsel ile 1699 ada 7 parsel 23 ve 28 no'lu bağımsız bölümler üzerine 09/10/2019 tarihinde haciz konulduğu, alacaklı vekilince 18/03/2020 tarihinde satış talep edildiği, 205 ada 7 parsel hakkında satış talebinden 17/12/2020 tarihinde vazgeçildiği, 23 ve 28 bağımsız bölümlerin ihalesinde ihale alıcısı çıkmaması nedeniyle satışın düşürülmesine karar verilmiştir....

      Şu halde, alacaklının satış talebini reddeden ... müdürü, bir hakkı yerine getirmemekte veya sebepsiz yere sürüncemede bırakmaktadır. Bu durumda, ... müdürünün bu kararına karşı süresiz şikayet yolunun açık olduğu kabul edilerek ... müdürlüğünce verilen satış talebinin reddi kararının, takip hukuku bakımından kesinleştiğinden ve satış talebinin ona bağladığı hukuki sonuçları ortadan kaldırdığından söz edilemez. Alacaklının yasal süresi içinde usulüne uygun olarak yaptığı satış talebinin ... müdürünce reddine ilişkin kararın şikayet yolu ile ortadan kaldırılmaması halinde yasal sürenin geçmesi ile sıra cetveline esas alıncak haczin düşmeyeceği kabul olunmalıdır (YİBBGK. ....02.2018 tarih ve 2016/... Esas – 2018/... Karar)....

        KARAR Davacılar, 689 ada 7 parselde bulunan hisselerinin satışı için davalı emlakçıya vekaletname verdiklerini, davalının satış bedelinin 20.000-TL’sini ödediğini, bakiye 43.884-TL’nin ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 43.884-TL alacağın satış tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, davacıların hissesine düşen satış bedellerini davacıların akrabası ve onların adına hareket eden ... Kanat’a ödediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir....

          İcra emrinin borçluya tebliği tarihi olan 13.04.2012 tarihinden itibaren, Aile Mahkemesi'nin tedbir kararının devam ettiği 12.06.2013-25.12.2014 tarihleri arasında satış isteme süresinin durduğu, alacaklının satış talebini geri aldığı 20.02.2015 tarihi itibariyle 2 yıllık satış isteme süresinin dolmadığı ve satış talebinin 2 yıllık sürenin sonuna kadar yenilenebileceği anlaşılmaktadır.O halde, Mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere 2 yıllık satış isteme süresinin dolmaması nedeniyle istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetsiz ise de; sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir.SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 27,70 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar...

            Bu durumda, alacaklı tarafından süresinde satış istenmiş ve avansı da daha evvel yatırılmış olmakla diğer satış şartlarının oluşup oluşmadığı ya da kıymet takdiri yapılmamış olması sonucu etkilemez. O halde mahkemece, satış talebinin yasal süresinde olduğu anlaşıldığından şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Şikayet edilen vekili, cevap dilekçesinde, şikayetçinin dosyalarından konulan hacizlerin satış taleplerinin İcra Müdürlüğü'nce red edilmesi nedeniyle düştüğünü savunarak, şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın görevsizlik nedeniyle reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine, Dairemizin 30.09.2015 tarih ve 2015/3758 E., 2015/6117 K. sayılı kararıyla, şikayetçinin itirazının şikayet edilenin alacağının aslına değil haczinin düştüğüne ilişkin olduğu, alacağın esası ile ilgili bir itiraz bulunmadığı, ihtilafın İcra Hukuk Mahkemesinde sıra cetveline şikayet olarak görülmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, süresinde şikayet yoluna başvurulmayan satış talebinin reddi kararlarının kesinleştiği, bu nedenle satış talebinin geçersiz olduğu ve haczin düştüğü gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir....

                İcra Müdürlüğü'nün 2021/6468 esas sayılı dosyasındaki 12/04/2021 tarihli yakalama talebinin reddi işlemini şikayete ilişkinken; Bursa 10. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2022/247 Esas sayılı dosyasında ise Bursa 11. İcra Müdürlüğü'nün 2021/6468 esas sayılı dosyasındaki 12/04/2021 tarihli satış talebinin reddi işlemini şikayete ilişkindir. Bu durumda, yukarıda belirtilen bilgilere göre, derdestlikten söz edilemeyeceği açık olduğundan, ilk derece mahkemesince tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Davacının sair istinaf başvuru sebepleri bu safhada değerlendirilmeksizin istinaf talebinin kabulü ile HMK'nun 353/1- a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın esasının incelenerek yargılamaya devam edilmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu