Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

e sattığını belirterek, tasarrufun iptalini talep etmiştir.Davalı ..., davanın görülmesi için gerekli aciz belgesinin sunulmadığını, takibin kesinleşmediğini haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Davalı ..., satışın gerçek olduğunu ve raiç değeri üzerinden satın aldığını belirtmiştir.Mahkemece, satışın borcun doğumundan sonra yapıldığını, davalıların kardeş olduklarından İİK'nun 278/3-1 maddesine göre bağış niteliğinde olduğu ve iptali gerektiği ayrıca taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında bedel farkı olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesinde vedeğerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar ... ve ...'in yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanunun uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı 970,30 TL onama harcının temyiz eden davalılar ... ve ...'...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, babaları olan murisleri ...'ın adına kayıtlı olan dava konusu 140 ada 83 parsel sayılı taşınmazda yer alan 12 nolu bağımsız bölümün 1/2 hissenin, 28.08.2002 tarihinde murisin ikinci eşi olan davalıya tapuda satış gösterilmek suretiyle temlik edildiğini, ancak yapılan satışın mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, davalı adına kayıtlı olan 1/2 hissenin tapusunun iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir. Davalı, dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, satışın gerçek bir satış olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'nin raporu okundu, düşüncesi alındı....

      Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu aracın trafik kaydına haciz konulmasından önce noterde yapılan sözleşme ile üçüncü kişi tarafından satın alındığı, tescil işleminin yapılmamasının satışı geçersiz kılmayacağı, borcun doğumundan önce satışın yapılması karşısında tasarrufun iptali davasının reddi gerektiği“ gerekçesi ile istihkak davasının kabulü ile karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davalı (karşı davacı alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nnu 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” ve İİK’nun 97/17. maddesi gereğince karşı dava olarak açılan “tasarrufun iptali” davası niteliğindedir. İcra takibine konu borç, 13.09.2008 tarihli çekten kaynaklanmaktadır. Çeklerin ileri tarihli olarak düzenlenmesi ticari yaşam içinde sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Dava konusu araç satışı çekten yaklaşık 20 gün kadar önce yapılmıştır....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :..........Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı alacaklı vekili, borçlu aleyhinde yürütülen icra takibinde borca yeterli mal varlığı bulunamadığını, borçlunun alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla taşınmazın raicinden düşük bedelle davalı 3.kişiye satarak devir ettiğini ileri sürerek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı borçlu vekili, aciz belgesinin bulunmadığını, satışın gerçek olduğu, bedel farkı bulunmadığını savunmuştur. Davalı 3.kişi vekili, satışın gerçek olduğunu, müvekkili ile borçlu arasında herhangi bir bağlantı bulunmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı,mirasbırakan ...'nin adına kayıtlı 2469 parsel sayılı taşınmazını hileli ve muvazaalı bir şekilde gerçek değerinin çok altında davalı ... 'e 1998 yılında satış yapıldığını, aynı yerin 2002 yılında ...'den oğlu ...'e 500.00 TL'ye satıldığını, baba oğul arasındaki satışın muvazaalı olduğunu,...'in 19/12/2008 tarihinde vefat ettiğini, evi her ne kadar satmış olsa da ölünceye kadar bu evde yaşadığını ve ...'in 88 yaşında satış işlemini gerçekleştirdiğini ileri sürerek davalı ... adına bulunan tapu kaydının iptaline , söz konusu kaydın ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, mirasbırakanın amacının mal kaçırma olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, satışın muvazaalı olduğu yönünde delil elde edilemediği ve satışın gerçek olduğu gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir....

            Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. TMK'nın 733. maddesi gereğince yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur. Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. TMK’nın 733/3 maddesi gereğince, üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp, yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 Esas, 470 sayılı Kararı da bu doğrultudadır....

              ı tanımadığını, taraflar arasında yapılan satışın gerçek satış olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Diğer davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiş ancak davalı ... 21/11/2013 günlü ön inceleme duruşmasında; davaya konu taşınmazı davalılara gerçek satış ile sattığını, elde ettiği gelirle piyasaya olan borçlarını ödediğini, satışın muvazaalı olmadığını savunmuştur. Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, gayrımenkulün satış bedeli rayiç değerine çok yakın olmasına rağmen alacağın nedeni olan çekin 05/04/2011 tarihli olması, satışın 11/04/2011 tarihinde gerçekleşmesi, satış bedelinin satıcılara ödendiğinin belgelendirilememesi karşısında bu satışın danışıklı olduğu ve alıcı tarafından alacaklılardan mal kaçırma amaçlı yapıldığının bilindiği kanaatine varıldığından taşınmazın dava tarihindeki değerinin 1/2 ... hissesi karşılığı 175.000,00 TL ile sınırlı olarak ...'a yapılan satışın iptali gerektiği, ...'ın davalı ...'...

                Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkı alıcıya karşı ancak dava açmak suretiyle kullanılır. TMK.nun 733/3. maddesi hükmüyle yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Önalım hakkı satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. Önalım hakkına konu payın dava sırasında bir başka kişiye veya satışı yapan paydaşa satılması halinde davacının 6100 sayılı HMK'nın 125. maddesi hükmü uyarınca seçimlik hakkı olduğundan dilerse davayı yeni satın alan şahsa yöneltir, dilerse davasını tazminata dönüştürerek davalı hakkındaki davasını devam ettirir. Bu nedenle davacıya seçimlik hakkını kullanması için önel verilmelidir....

                  Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. TMK'nın 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur. Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. TMK'nın 733/3 maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Noter aracılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli ve 2005/6-358 Esas, 470 sayılı Kararı da bu yöndedir. ....

                    Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. TMK'nın 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur. Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. TMK’nın 733/3 maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 Esas, 470 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır....

                      UYAP Entegrasyonu