Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

dan belirsiz alacak talebi olarak ve daha sonra arttırılmak üzere 10.000,00'er TL'nin müştereken ve müteselsilen 29/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte alınarak müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmayacağını, davacı tarafından sunulan sözleşme başlıklı metin dışında sunulacak herhangi bir yazılı delile muvafakat etmediklerini, ilgili sözleşmenin konu başlığının altında açıkça "Bu Sözleşme; bazı işlemlerin hızlandırılabilmesi için ... olarak imza altına alınmıştır.(... A.Ş. Hisse devir sözleşmesidir.)" denildiğinden ve hisse devri bedeli dahi yazılmadığından, iş bu sözleşmenin hisse devir sözleşmesi olarak kabul edilemeyeceğini, davacılar vekilinin, mahkemeyi yanıltacak biçimde ticari ilişkinin içeriği hakkında bilgi vermediğini, davacıların ve dava dışı ...'ın, dava dışı ...'ndan ... Mh., ......

    Hiz.tç Dış.Tic.A.Ş arasında franchise sözleşmesi imzalandığı,ancak daha sonra Davacı ile dava dışı ... ve davacı şirket temsilcisi ... arasında geçerli olarak kurulmuş sözleşmenin devri anlaşmasının imzalandığı,Zira TBK.Mad.205 te sözleşmenin devrinin geçerli olabilmesi için esas sözleşmenin ve devir sözleşmesinin aynı şekilde yapılması gerektiği ,bunun yanında,esas sözleşmenin diğer tarafının söz konusu devre önceden icazet vermesi ya da sonradan onay vermesi gerektiğinin düzenlendiği,davalının cevap dilekçesinde de kabul ettiği üzere, taraflar arasındaki devre itiraz etmediği bir süre ödemeleri devralan davacı şirkete yaptığı,ayrıca franchise sözleşmesi ile sözleşmenin devrini içeren sözleşmenin aynı şekilde yapıldığı,ikisinin de yazılı olduğu,TBK,205te aranan şekil şartının da yerine getirildiği dolayısıyla geçerli olan bu anlaşma gereğince davalı ile dava dışı ... arasındaki franchise sözleşmesinin davacıya devrolunduğu; geçerli sözleşmenin devri anlaşması neticesinde, davacının,...

      Sözleşmede hisse devrine, cayma tazminatına ilişkin hükümleri ile buna dayalı olarak yapılan taşınmaz devirlerinin geçersiz olduğu, taşınmazın mülkiyetinin devrine ilişkin işlemin de şekil yönünden geçersiz ve muvaaza nedeniyle tapuya tescilinin yolsuz olduğu iddia edilmiş, davalı tarafça sözleşmenin sadece hisse devir sözleşmesi değil, karma nitelikte bir sözleşme olduğu, bu sözleşmenin içerisinde hisse devri, taşınmaz devri, taşıt devrinin de vaat edildiği ancak bu edimlerden sadece taşınmaz devrinin gerçekleştiği, diğer edimlerin ifa edilmediği, ifa edilmiş bir edimin sonradan şekil şartı noksanlığı gerekçe gösterilerek geçersizliğinin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, taşınmazların cayma tazminatı olarak davalıda kaldığı, taşınmazların satış işleminin de muvaazalı olmadığı savunulmuştur. Taraflar arasında akdedilen 01.06.2009 tarihli ''Hisse Devir Ön Protokolü'' başlıklı sözleşmede, davacı ...'...

        Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalıya göndermiş olduğu 06.04.2009 tarihli ihtarnamede sözleşmenin feshinin bildirildiği, davanın yasal dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1) Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan kira kaybı ve vergi alacağı istemine ilişkindir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde tapuda pay devri edimi de bulunduğundan, diğer tarafın karşı çıkması halinde feshe ancak mahkemece karar verilebilir. Bu kuralın istisnası fesih konusunda taraf iradelerinin birleşmesidir. Somut olayda, yüklenicinin dava dilekçesinde sözleşmenin feshi sonucunu yaratacak istemlerine arsa sahipleri karşı çıktıklarından ve fesih konusunda taraf iradeleri birleşmediğinden sözleşmenin feshedildiğinden sözedilmesi mümkün değildir....

          Sözleşmede hisse devrine, cayma tazminatına ilişkin hükümleri ile buna dayalı olarak yapılan taşınmaz devirlerinin geçersiz olduğu, taşınmazın mülkiyetinin devrine ilişkin işlemin de şekil yönünden geçersiz ve muvaaza nedeniyle tapuya tescilinin yolsuz olduğu iddia edilmiş, davalı tarafça sözleşmenin sadece hisse devir sözleşmesi değil, karma nitelikte bir sözleşme olduğu, bu sözleşmenin içerisinde hisse devri, taşınmaz devri, taşıt devrinin de vaat edildiği ancak bu edimlerden sadece taşınmaz devrinin gerçekleştiği, diğer edimlerin ifa edilmediği, ifa edilmiş bir edimin sonradan şekil şartı noksanlığı gerekçe gösterilerek geçersizliğinin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, taşınmazların cayma tazminatı olarak davalıda kaldığı, taşınmazların satış işleminin de muvaazalı olmadığı savunulmuştur. Taraflar arasında akdedilen 01.06.2009 tarihli ''Hisse Devir Ön Protokolü'' başlıklı sözleşmede, davacı ...'...

            Somut olayda temlike konu sözleşmede alacağın devri yasağı bulunmakta olup, davalı bunu da ileri sürmüştür. Temlik alan HMK 125. madde gereğince davacı yerine geçmiş ve usul yetkilerini kullanmış ise de maddi hukuk anlamında alacaklı olduğunu yani geçerli bir temlikle davalıdan isteyebileceği alacak bulunduğunu kanıtlayamamıştır. Davalı ise sözleşmedeki devir yasağı nedeniyle temlik alacaklısı yeni davacının kendisinden talep edebileceği alacak bulunmadığını ispatlamış olup davanın reddi kararı doğru olduğu için hükmün onanması görüşünde olduğumuzdan çoğunluk görüşüne katılmıyoruz....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Alacağı temlik eden Candan Grup - Behçet Candan ile davalı ortaklık arasında arasında hafriyat-kazı-taşıma konusunda Alt Sözleşme akdedildiği ve sözleşmenin 18.8. Maddesinde "Temlik Yasağı" başlığında "İşbu alt sözleşme tahtında, İGA'nın ayrıca ve açıkça vereceği muvafakati olmadan yapılan tüm alacağın devri/temliki sözleşmeleri geçersizdir. İşbu Alt Sözleşme konusu alacak kural olarak devredilemezdir." düzenlemesinin bulunduğu konularında çekişme bulunmadığı, uyuşmazlığın alacağın temlikinin geçerli olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Somut olayda uygulanması gereken, sözleşmenin imzalandığı ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan TBK’nın 183. maddesinde;“Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir....

              Bir işletmenin devrinden bahsedilebilmesi için mamelekin veya işletmenin aktif ve pasifiyle birlikte devredilmesi gerekmekte olup, taraflar arasında yapılan sözleşmenin içeriği, tarafların iradelerinin yöneldiği sonuç ve sözleşmenin ifa ediliş şekline göre yapılacak değerlendirmeden devralanın işletmeyi tüm faaliyeti ile bu faaliyetten doğmuş alacak, borç, hak ve malvarlığı ile devraldığı sonucuna varılması halinde yapılan işlemin işletme devri niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir. Zeytinburnu ... ade ... parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesi davacı tarafın borçlusu ... adına kayıtlı iken taşınmaz üzerinde ...'in ... AŞ lehine 18.6.2013 tarihinde tesis edilmiş 25.000.000 -TL bedelli ipotek bulunmaktadır.Bu ipotek ,ve alacak hakkı 30.12.2014 tarihinde ... AŞ alacak hakkı 11.602.000-TL temlik bedeli karşılığında davalı ... şirketine devir edilmiş, ipotek alacaklısı ......

                , mirasçılardan birinin miras payını devretmesi, mirasın açılmasından sonra fakat paylaşmadan önce yapılan miras payı devri sözleşmesi olduğunu, TMK. m. 677 hükmünün, mirasçıya miras payı üzerinde tasarrufta bulunma imkanı verdiğini, buna göre, miras payı diğer bir mirasçıya devrediliyorsa, devir sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması gerektiğini, Yazılı şekil şartının, adi yazılı şekil olup, geçerlilik şartı olduğunu, sözleşmeyi tarafların imzalamasının yeterli olduğunu, davaya konu sözleşmenin taraflarının müvekkillerinin babası Mehmet YAZICI ile davalıların annesi Emine ŞEN olduğunu, sözleşmenin konusunun ise Mehmet YAZICI ile Emine ŞEN'e kök mirasbırakan Ahmet YAZICI tarafından miras yolu ile intikal eden taşınmazdaki hisse devri olduğunu, her ne kadar taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri resmî şekilde düzenlenmesi gereken sözleşmelerden kabul edilse de davaya konu sözleşmenin kardeş olan Mehmet YAZICI ile Emine ŞEN arasında yapıldığından dolayı bu sözleşmenin, TMK.706, BK.123 ve TK.6...

                Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan adi yazılı satım sözleşmesinde KDV'nin satım bedeline dahil olduğunun kararlaştırıldığını, sözleşmenin tapu devri öncesinde başlangıçta geçersiz olsa bile tarafların edimlerini yerine getirmesiyle birlikte adi yazılı sözleşmenin de geçerlilik kazandığını, vergi mevzuatının mükellef ile vergi dairesi arasındaki ilişkinin düzenlenmesini amaçladığını, bu nedenle eldeki davada vergi mevzuatının değil TBK hükümlerinin uygulanması gerektiğini, gayrimenkul satımının 12/01/2021 tarihinde yapıldığını, ancak davacının düzenlediği faturanın 28/01/2021 tarihli olduğunu ve VUK'nun 231/5 hükmüne aykırı olarak 16 gün sonra düzenlenmesi sebebiyle iade edildiğini, bir an için adi yazılı sözleşmenin geçersiz olduğu kabul edilse dahi KDV'nin satım bedeline ilaveten ödeneceğine ilişkin satım sözleşmesinde hüküm bulunmaması halinde davacının satım bedeli üzerine KDV ilave ederek alacak talep edemeyeceğini savunarak davanın reddine...

                  UYAP Entegrasyonu