WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, eldeki davada davalı alıcının aralarındaki satış vaadi sözleşmesine rağmen sözleşme gereğini yerine getirmediğini sözleşmede kararlaştırılan peşinat va taksitleri ödemediğini aralarındaki sözleşmeye istinaden sözleşmenin iptalini ve cezai şartı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalının satış vaadi sözleşmesi gereğince üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği gerekçesiyle ... 7. Noterliği’nin 11 Aralık 2012 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar vermiş, davacının tazminat talebini ise sözleşmede belirlenen tazminat ve cezai şartın sözleşmenin yürürlükte olduğu halde geçerli olacağı, sözleşmenin feshine karar verildiği, davacının sözleşmeye göre tazminat hakkı bulunmadığı ve davacı tarafından ... 8....

    Davacı tarafça geçerli bir miras taksim sözleşmesi gereğince sözleşmenin ifası için tapu iptal ve tescil davası açılabilecekken bu sözleşmeye dayanarak sözleşmenin ifasını talep etmekten vazgeçip cezai şart bedelinin istenmesi mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken tazminata ilişkin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi. Başkan...

      Mahallesinde kain 2004 Ada 9 parsel sayılı taşınmazı için davalı yüklenici ... ile 06.01.2012 tarihli adi yazılı kat karşılığı inşaat sözleşmesi tanzim ettiklerini, sözleşmenin ifası için davalıya tapuda pay temliki yapıldığını ve arsanın teslim edildiğini, sözleşmenin geriye etkili olarak feshini, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmaz kaydındaki tüm takyidatların kaldırılarak müvekkili adına tapuya kayıt ve tescilini, davalı yüklenicinin arsa üzerine inşaat yapmak suretiyle oluşturduğu el atmasının önlenmesini, arsa üzerindeki yapının kal'ini, yüklenici tarafından yıkılan bina bedeli olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL ve mahrum kalınan kira bedeli olarak 1.000,00 TL tazminatın davalı ...'den yasal faiziyle tahsilini talep ve dava etmiş, 20.05.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile kira bedeli yönünden talebini 5.937,00 TL'ye çıkarmıştır....

        - KARAR - Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı ... arasında 27.05.2011 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin imzalanması sırasında malik ... olsa da sözleşmenin diğer davalı ... ile yapıldığını, sözleşme uyarınca davacı ...'ın kardeşi ... tarafından davalı ...'ye 95.000,00 TL ödeme yapıldığını, 20.000,00 TL bedelli sebet verildiğini, davalı ... aleyhine davalı ... tarafından mahkemenin 2011/674 esasına kayıtlı dava açılarak tapu iptali tescil talebinde bulunulduğu ve davalı ...'in davayı kabul ettiğini bu hususun müvekkillerini mağdur ettiğini beyan ederek bu dosyaya müdahele taleplerinin kabulünü istemiş, eski müdahale taleplerinin kabul edilmemesi halinde ise dilekçenin ayrı bir dava olarak kabul edilmesini, taşınmazın mülkiyetinin davalı ...'ye geçmesi halinde sözleşmenin ifası imkansız hale geleceğinden müsbet ve menfi zararlarının davalılardan tahsili ile müvekkillerine ödenmesini talep ve dava etmiştir....

          Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalılar vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Davalı arsa sahiplerinin 02.11.2009 tarihli sözleşmenin feshine dair irade beyanları davacı tarafça işbu davanın açıldığı 11.08.2011 tarihi itibariyle sözleşmenin feshi hususunda taraf iradelerinin birleştiğinden sözleşmenin bu tarih itibariyle geriye etkili olarak feshinin kabul edildiği, sözleşme tarihinden ihtar tarihine kadar geçen yaklaşık 3 yılı aşkın sürede yüklenici tarafından sözleşmenin ifası için gerekli ruhsat alınmak suretiyle inşaata başlanmadığı, davalının makul tahammül süresinin aşılmış olduğu anlaşılmakla, bu haliyle fesih de davacı yüklenicinin kusurlu olduğu açıktır....

            Birleşen davada davacı vekili, davalı arsa sahibinin haksız olarak, sözleşmenin tatbiki için verdiği vekaletten müvekkilini azlettiğini ve sözleşmede kararlaştırıldığı halde taşınmazın 10/100 hissesini müvekkiline devretmediğini ileri sürerek, sözleşmenin ifası için kamu kurum ve kuruluşlarında her türlü iş ve işlemlerin yapılabilmesi yönünde müvekkiline yetki verilmesini, taşınmazın 10/100 hissesinin tapusunun iptali ile müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir....

              Belirlenen süre dolduktan sonra ise taraflar bu kez tarihsiz bir “Çözüm Ortaklığı Sözleşmesi” imzalamışlar, bu sözleşmenin 14.6 maddesi ile önceki sözleşme geçersiz sayılmış, 2. maddesi ile de sözleşme süresinin 12 ay olduğu, fesih veya ek değişiklikler olmazsa bu sürenin kendilğinden 12 ay daha uzayacağı hüküm altına alınmıştır. 27.12.2001 günlü sözleşme süresi 31.12.2002'de son bulduğuna göre akabinde yapılan sözleşmenin geçerlik başlangıç tarihinin 01.01.2003 olacağı anlaşılmaktadır. Bu hususun aksi de iddia ve ispat edilebilmiş değildir. Ne var ki ikinci sözleşme doğrultusunda işler yürütülürken davalı, davacı yana gönderdiği 28.05.2003 günlü ihtarname ile 31.05.2003 tarihi itibariyle akdi feshettiğini bildirmiş, buna karşın davalı, gerek mahkemece tensip kararı ile sözleşmenin ifası doğrultusunda verilen ihtiyati tedbir kararı, gerekse de Mersin Devlet Hastanesi ile aralarındaki taahhüt gereği 31.07.2003 tarihine kadar çalışmasına devam etmiştir....

                Sözleşmenin 15. maddesinde yer alan düzenleme ise BK’nın 158/I. maddesi hükmüne uygun seçimlik cezai şart niteliğindedir. Dava konusu yapılan bu tür bir cezai şartın istenebilmesi ise akdin icrasının yani ifanın talep edilmemiş olmasına bağlıdır. Oysa davacı BK’nın 106/II. maddesine göre seçimlik hakkını akdin ifası ve gecikme nedeniyle oluşan zararının tazmini yönünde kullandığından artık sözleşmenin 15. maddesinde ifade edilen seçimlik cezai şartın tahsilini isteyemez. Şu halde mahkemece yapılacak iş; taraflar arasındaki sözleşmenin 9. maddesi gereğince, dava konusu yapılan bağımsız bölümlerin teslimi gereken tarihten taleple bağlı kalınarak 25.10.2005 tarihine kadar hesaplanacak kira tazminatının tümünün hüküm altına alınması, seçimlik cezai şart bedelinin tahsiline ilişkin talebin ise reddinden ibaret olduğu halde, değinilen hususlar nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı bulunmuş, belirtilen hususlar yönünden bozmayı gerektirmiştir....

                  Sözleşmenin imzalandığından davanın açıldığı tarihe kadar davalı tarafından sözleşmenin ifası doğrultusunda hiçbir işlem yapılmamış, inşaat faaliyetine girişilmemiş olduğu gibi arsanın satın alındığı savunularak muarazaa yaratılmış ve bu şekliyle inşaat sözleşmesinde belirlenen teslim süresi çoktan geçmiş ve davalının temerrüdü olayda gerçekleşmiş bulunmaktadır. Bu nedenle mahkemece 27.02.1997 gün ve 5394 sayılı sözleşmenin feshine ve davalıya devredilen, davacıya ait tapu kayıtlarının iptâl ve davacı adına tapuya tesciline karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmadan delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur....

                    sonra nihai fiyatlarının normalin dışında aşırı oranda öngörülmez biçimde arttığını ve sözleşmenin kurulmasının imkansız hale geldiğini, davacı iddialarının asılsız olup, iddialarını ispat etmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu