Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

-Terditli olarak açılan davada, sözleşmeye ve projesine göre eksik işlerin olduğu iddia edilerek sözleşmenin aynen ifası, olmadığı takdirde eksik ve ayıplı işler bedelinin davalıdan tahsili istenmiş, dava değeri ....000,00 TL gösterilmiş ve bu miktar üzerinden harç yatırılarak dava açılmıştır. Yapılan yargılama sonucunda dava kısmen kabul edilerek ....203,00 TL eksik ve ayıplı işler bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davanın kabul edilen miktarına göre karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin .../....maddesi uyarınca, davacı yararına hükmedilmesi gereken vekalet ücreti 400,00 TL olması gerekirken, maktu ....200,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan, yargılama giderlerinin taraflar arasında davanın kabul ve red oranına göre paylaştırılması gerekir....

    Sözleşmenin hangi şartlarda feshedilebileceği 4375 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 20. Maddesinde düzenlendiği gibi, taraflar arasında münakit sözleşmenin 16. Maddesinde de izlenecek yöntem belirlenmiş olup, buna göre öncelikle idarenin davalı yükleniciye işin sözleşme ve eki idari ve teknik şartname hükümlerine uygun şekilde ifası amacıyla ihtarname gönderilerek süre tanınması gerektiği, verilen süreye rağmen aksaklığın devam etmesi halinde idarenin sözleşmenin feshi yoluna gidilebileceği, hal böyle iken davalı idarenin kanun ve sözleşmede zikredilen sebepler dışında doğrudan sözleşmenin feshi cihetine gittiği, keza sözleşmeye göre görevlendirilmesi gerekli kontrol teşkilatınca yapılmış bir denetim ya da başkaca durum tespit içerir bir tutanak bulunmadığı, idarenin 4375 sayılı yasanın 20/2. Maddesi uyarınca aynı yasanın 25....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.05.2005 ve 27.05.2005 gününde verilen dilekçeler ile sözleşmenin ifası ve maddi tazminat, karşılık davada sözleşmenin münfesih olduğunun tesbiti istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, karşı dava için esas hakkında karar vermeye yer olmadığına dair verilen 09.03.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ve davacı vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava, taraflar arasındaki hasılat kira sözleşmesine konu restoran-bar niteliğindeki kiralananın hükmen teslimi, dava tarihine kadar teslim işlemi yapılmadığından uğranılan kar kaybı zararı 2600 TL ile sözleşmenin devamı süresince uğranılacak kar kaybı zararlarından da şimdilik 2600 TL.nin tahsili, eylemli engellemeler nedeniyle kiralananın...

      Bu sözleşmenin ifa edilmemesi sonucu vaat alacaklısı alacağını kısmen veya tamamen elde edememiştir. Dolayısıyla sözleşmenin ademi ifası sebebiyle bir zarara uğradığı açıktır. Borçlar Kanununun 96. maddesindeki “alacaklı hakkını kısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bundan mütevellit zararı tazmine mecburdur” hükmü uyarınca alacaklının bu zararının sözleşmenin borçlusu tarafından karşılanması gerekir. Yasada öngörülen bu tazminatın nedeni, borçlunun taahhüdünü ihlal etmesidir. Borçlunun taahhüdü genellikle bir akte dayanır. Onun için buna (akdi tazminat), borçlunun sorumluluğuna da (akdi sorumluluk) denilmektedir. Alacaklının Borçlar Kanununun 96. maddesi hükmüne dayanarak isteyebileceği zararı uygulama ve doktrinde kabul edildiği üzere müspet zararıdır. Müspet zarardan maksat, sözleşme ifa edilerek sonuçlansaydı alacaklının mal varlığının geleceği durum ile bugünkü durumu arasındaki farktır....

        Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/500 esas sayılı dosyası ile kira tazminatı istemek suretiyle BK'nın 106. maddesine göre seçimlik haklardan sözleşmenin ifası ve gecikme tazminatı hakkını kullandığından artık bundan dönerek sözleşmenin feshinin istenemeyeceğini, yaptırılan tespite itiraz ettiklerini, davacı tarafça verilen vekaletnamenin tescil yetkisi vermediğini, daireler teslim edilmediğinden kredi kullanamayıp finansman güçlüğü yaşandığını, müvekkilinin inşaatların tamamlanması için alt yüklenicilerle sözleşmeler yaptığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; inşaatın tamamlanma seviyesinin % 41,43 olduğu, sözleşme ile yükleniciye verilen sürenin dolduğu, davacının sonsuza kadar bu sözleşme ile bağlı kalması ve sözleşmeyi ilelebet sürdürmesinin beklenemeyeceği, davacının BK'nın 106/.......

          Asıl davada davalılar vekili, müvekkilleri arsa sahipleri tarafından kısmen imal edilen inşaatın tamamlanması ve her türlü işin ifası için davacı yüklenici ile sözleşme imzaladıklarını, sözleşme öncesinde yapı denetim firmasından rapor alındığını, sözleşmeye göre inşaatın 31.05.2006 tarihinde teslim edileceğini, güçlendirme yapılacağının sözleşmede yazılı olduğunu ve yüklenici tarafından bilindiğini, teslim tarihi geldiği halde işin tamamlanmaması üzerine müvekkillerince 19.02.2007 tarihinde ihtar çekildiğini, mahkemece yapılan keşif neticesinde inşatın hiç ilerlemediğinin tespit edildiğini, yüklenicinin işi terkettiğini, bunun üzerine sözleşmenin feshedildiğini, başka bir yüklenicinin işe başladığını, davacının feshe karşı çıkmadığını savunarak, davanın reddini istemiş; karşı davasında ise sözleşmenin feshinin tespitine, bu kabul edilmez ise sözleşmenin feshine karar verilmesini talep etmiştir....

            - KARAR - Davacı vekili, taraflar arasındaki asıl ve ek arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri uyarınca müvekkiline isabet eden iki adet bağımsız bölümün davalı tarafından 36 ay içinde teslimi gerekirken teslim edilmediğini, sözleşmenin ifasının mümkün olmadığını ileri sürerek, asıl ve ek sözleşmenin feshedildiğinin tespiti ile taşınmazın rayiç değeri olarak şimdilik 15.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sözleşmede kararlaştırılan teslim süresinin dolmadığını, davanın erken açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

              İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili Dumankaya şirketinin projeden ev almak istediğinde şirketin anlaşmış olduğu bankanın olması sebebiyle nakit ödeyemediği kısmı için Dumankaya şirketinin yönlendirmiş olduğu bankadan kredi kullandığını, Dumankaya Şirketinin zamanında konutu teslim etmemesi üzerine ilgili bankanın da müteselsilen sorumlu olduğunu, müvekkiline finansa edilen konut kredisinin ana sözleşmeye bağlı “bağlı kredi” olduğunu, müvekkilinin evini alamadığı gibi; alma ihtimalinin de belli olmadığı bir aşamada kredilerini ödemesi ve aynı zamanda kira ödemeye devam etmesinin ciddi olarak müvekkilini ekonomik olarak zora düşürdüğünü, İDM kararının yerinde olmadığını, öncelikle yargılamanın konusunun sözleşmenin ifası yada ifası mümkün değilse sözleşmesinin feshi olduğunu, bu durumda sözleşmenin ifasının mümkün olup olmadığı tespit edilirken müvekkilinin daha fazla maddi sıkıntıya düşmemesi adına tedbiren dava sonuna kadar ödemelerin...

              Davalılar sözleşmede öngörülen turizm işletme belgesinin bütün çabalara rağmen alınamadığını, durumun 15.11.2002 tarihli ihtarı ile davacıya bildirildiğini ve sözleşmenin feshinin ihbar edildiğini, açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yanlar arasındaki 22.8.2002 günlü sözleşme şarta bağlı olduğundan, ancak taraflara atfı ... kusur olmaksızın sözleşme koşulları yerine getirilemediğinden açılan davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı temyiz etmiştir. Yanlar arasındaki 22.8.2002 tarihli sözleşmenin konusu İstanbul-Beşiktaş Kuruçeşme, 68 parselde bulunan A bloktaki bodrum kat 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümlerin işletilmesidir....

                Sözleşmenin konusu, sözleşmenin birinci (1.) maddesinde açıklanmış olup; davalının tapulu taşınmazına, davacı tarafından kümes ve bakıcı evi inşaat işinin yapılmasıdır. İş bedeli, sözleşmenin 5. maddesi hükmünde gösterilmiş olup; inşaatın brüt maliyet bedelinin %10’u tutarında kararlaştırılmıştır. Davada; davalı iş sahibi tarafından haksız olarak sözleşmenin davacı yanca ifasına olanak verilmediği, bu kapsamda işin davacı tarafından yapılmasının engellendiğini ileri sürerek; 3.000,00 TL malzeme bedeli ve 7.000,00 TL de kâr payı olmak üzere toplam 10.000,00 TL’nin tahsili istenmiş ve 07.01.2012 tarihinde ise, ıslah yolu ile dava değeri artırılarak 36.562,00 TL’nin tahsiline karar verilmesi dava edilmiştir. 818 Sayılı BK’nın 356. maddesinin yollaması ile aynı Kanun’un 325. maddesi gereğince, eser sözleşmesinin iş sahibi tarafından haksız olarak feshi durumunda; yüklenici, olumlu zarar kapsamında iş sahibinden kâr kaybını talep edebilir....

                  UYAP Entegrasyonu