Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asıl borç ifa edilmişse ceza da söner. Zaten, ceza borcun ifasını sağlamak amacıyla kararlaştırılır. Fakat, asıl borç ifa edilmemiş veya gereği gibi ifa edilmemişse ceza muacceliyet kazanarak gündeme gelir. Diğer taraftan, BK m.158/I’deki “hilafına mukavele olmadıkça alacaklı, ancak ya aktin icrasını (aktin ifasını) veya cezanın tediyesini isteyebilir” şeklindeki hüküm bazı sonuçlar meydana getirmektedir. Öncelikle, seçimlik ceza veya aktin ifası ancak sözleşmeye dayanılarak talep edilebileceğinden, bu cezanın istenebilmesi için sözleşmenin ayakta olması yani feshedilmemesi gerekir. Çünkü, fesh edilen sözleşmeye dayanılarak ceza istenemez. Hukukumuzda cezai şarta ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya gelince; Az yukarıda yazılan taraflar arasındaki 07.05.2003 tarihli sözleşmenin 9.maddesi davalıya iki borç birden yüklemektedir....

    Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; sözleşme uyarınca davalı yüklenicinin, arsa sahibine ait daireleri yapı kullanım izin belgesi alarak ....06.2009 tarihinde teslimi üstlendiği, anılan sürede teslim edilmemesi halinde 60 günlük cezalı süre tanındığı, ancak anılan 60 günlük cezalı sürenin başlayacağı tarihin sözleşmede açıkça gösterilmediğinden arsa sahibinin yükleniciyi ihtarla temerrüde düşürmesi gerektiği halde temerrüdün gerçekleşmediği, arsa üzerine inşaatın yapımına başlanmaması nedeniyle, sözleşmede yüklenicinin ödeyeceği kararlaştırılan vergi borcundan yüklenicinin sorumlu tutulamayacağı, davacının sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan zararının bulunduğunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

      2-Taraflar arasındaki sözleşmede hem cezai şart hem de sözleşmenin feshinden dolayı mahrum kalınan kârın birlikte istenebileceğine ilişkin hüküm bulunmamaktadır....

        Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (..., s. 427). Burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Başka bir anlatımla, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (..., Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 12. Baskı, İstanbul 2010, s. 482). Nitekim aynı hususlara Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2022 tarihli ve ... Esas, ... Karar sayılı kararında da değinilmiştir. Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde, davacı iş bu davasında, arsa tahsis ediminin artık ifasından vazgeçtiğini bildirerek sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zararların tazminini talep etmiştir....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ifa edilmemesinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkin olup Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin bozma ilamı üzerine karar verilmiş olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 24.01.2014 tarihli ve 2014/1 sayılı Kararı uyarınca ve davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 23. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 30.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasında imzalandığı iddia olunan sözleşme gereğince davalının edimlerinin ifa edilmemesinden kaynaklanan edimlerin ifası ve zararların tazmini istemine ilişkin olup, uyuşmazlık; taraflar arasında imzalandığı iddia olunan sözleşmenin davalı yönünden bağlayıcılığının bulunup bulunmadığı, davalı adına sözleşmeyi imza altına alanların davalıyı temsil ve ilzam yetkilerinin bulunup bulunmadığı, davacının sözleşme nedeniyle davalıdan edimlerin ifasını ve ifa edilmediği taktirde zararların tazminini talep edip edemeyeceği, edebilecekse miktarı hususlarındadır. Davalı şirketin kuruluşundan itibaren ticaret sicil kayıtları İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden dosyaya celp olunmuştur. Dava, davacı tarafın davalı ile akdedildiğini ileri sürdüğü sözleşmeye dayalı aynen ifa ve gecikme tazminatı talebine ilişkindir. Dava dilekçesi ekinde sözleşme ve taraflar arasında yapılan elektronik ileti yazışmaları sunulmuştur....

              Burada, alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü, sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Diğer bir söyleyişle, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Eren Fikret, age., s.482). Kâr kaybı ise kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kârdan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kârdan yoksun kalan, kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır. Kâr kaybı zararının müspet zarar kapsamında bulunduğu şüphesizdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2010 gün ve 2010/14-244-260 sayılı ilamı)....

                TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 28/03/2019 NUMARASI : 2017/954 ESAS - 2019/272 KARAR DAVA KONUSU : Sözleşmenin İfa Edilmemesinden Kaynaklanan KARAR : Davacı tarafından davalı aleyhine Konya 1....

                Diğer bir ifadeyle müsbet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar şeklinde de tanımlanabilir. Binaların bitirilmiş olması halinde getirmesi beklenen kira geliri kaybı, geciken ifa nedeniyle ifaya bağlı ceza (BK.m.158/II.), seçimlik ceza (BK.m.158/I), eksik işler bedeli, kâr kaybı müspet zarar kapsamındaki alacak kalemlerindendir. Somut olay bu hukuki ilke ve açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; sözleşmenin ifası için gecekonduların yıkılarak kiraya çıkıldığı anlaşılmakla, gecekonduların enkaz bedeli ile oturulan eve ödenen kira bedelinin menfi zarar kapsamında olduğunun kabulü gerekir....

                  da ancak yüklenicinin acz içinde bulunduğundan taahhüdünü yerine getiremeyeceğini yazılı olarak .../... bildirmesi halinde mümkün olduğu, davacının böyle bir sebep ileri sürmeden tek taraflı olarak sözleşmeyi feshetme yetkisi olmadığından sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği ve davalının teminat mektubunun paraya çevrilip tahsil edilmesinde haklı olduğu, davacının feshi haksız olduğundan sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan zararı talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu