Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Burada, alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü, sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Diğer bir söyleyişle, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder. Somut olayda davacı sözleşmenin feshi nedeniyle müspet zararını talep etmiş olup, davacı satıcının, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak sözleşmeyi feshettiği için ancak menfi zararını talep edebileceğinden, müspet zararı talep edemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. O nedenle davacı istinaf talebinde haklı değildir. Bu değerlendirmeler doğrultusunda; davacının istinaf başvurusunun HMK m.353/1- b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

Bu husus Borçlar Kanununun 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır: burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

    MAHKEMESİ Dava, hizmet sözleşmesine konu işin özenle ifa edilmemesinden doğan zararın tazmini istemine ilişkindir. ....02.2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 gün ve 6110 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanunun ....maddesiyle ... Yasasının ....maddesinde yapılan değişiklik uyarınca 01.03.2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan iş bölümü kararının ... ....... Dairesi için Borçlar Kanunun ikinci kısmında yer alan sözleşmelerden (istisna akdi hariç akdin muhtelif nevilerinden) kaynaklanan davalar bakımından Sulh ve Asliye ayrımının yapılmadığı ve incelemenin bu nedenlerle ... ....... Dairesince yapılacağından uyuşmazlık konusu dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere ... ....... Dairesine gönderilmesine, 01.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      -K A R A R- Davacılar vekili, müvekkili arsa sahipleriyle davalı yüklenici arasında düzenlenen 08.....1998 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi hükümlerine göre, sözleşme tarihinden itibaren ... ay içinde yapı ruhsatı alınarak müvekkiline ait dairelerin 36 ayda tesliminin kararlaştırıldığını, sözleşme uyarınca inşa edilecek dairelerin %41'inin müvekkiline ait olduğunu, yüklenicinin sözleşmeyi ifa etmeyerek inşaatı eksik bıraktığını, müvekkillerince yapılacak yeni sözleşmede alacakları daire oranlarının %... olabileceğinden dava konusu sözleşmeye oranla ... daire eksik alacağını ve bunun da menfi zararı oluşturduğunu, müvekkilinin menfi zararının sözleşmenin zamanında ifa edilmemesinden kaynaklandığını ileri sürerek, sözleşmenin geriye etkili şekilde feshine, şimdilik 500,00 TL menfi zarar, 500,00 TL cezai şart alacağı ile her bir davacı için ....000,00 er TL manevi tazminatın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, s. 427). Bu husus BK’nın 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Diğer bir söyleyişle, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Eren, Fikret: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 12. Baskı, İstanbul 2010, s. 482). 50. Bir sözleşmenin başlangıçta geçerli olarak kurulmasına rağmen daha sonra ortaya çıkan nedenler dolayısı ile imkânsız hâle gelmesi durumunda da, davacı gerçek ve güncel müspet zararını talep edebilmelidir....

          Burada sözleşmenin feshedilmesinden değil borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşme hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, age., s. 427). Bu husus Borçlar Kanununun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır: burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Bu tür bir zarar ayrımı, sözleşme sorumluluğunda söz konusu olmaktadır....

            Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 27.03.2018 gün ve 2015/5-2018/134 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, vekâlet görevinin gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklanan zararın tahsili isteminden kaynaklanmaktadır. Kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi'ne ait olup, 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 21/2. maddesi ile değişik 2797 sayılı Kanun'un 60/3. maddesi gereğince dosyanın anılan Yüksek Daireye gönderilmesi gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 21.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Sözleşme yapma vaadi ile güven telkin edilmiş olan tarafın sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan zararının karşılanması gerektiği gerek doktrinde gerekse uygulamada kabul edilmektedir. Sözleşme yapılması düşüncesiyle yani uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarar “ menfi zarar” olup, böylelikle sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle yapılan masrafların sözleşmeyi yerine getirmeyen tarafın karşılaması kabul edilmiştir. Aksinin kabulü davacı tarafça yapılan imalatlar davalı yedinde kalacağı için sebepsiz zenginleşme sonucunu doğurur. Diğer bir anlatımla sözleşmenin yapılacağına güven duyan tarafın zararının diğer tarafça karşılanması gerekir....

                Diğer bir ifadeyle müsbet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar şeklinde de tanımlanabilir. Binaların bitirilmiş olması halinde getirmesi beklenen kira geliri kaybı, geciken ifa nedeniyle ifaya bağlı ceza (BK 158/II), seçimlik ceza (BK 158/I), eksik işler bedeli, kâr kaybı, gecikme tazminatı (BK 106/...) müspet zarar kapsamındaki alacak kalemlerindendir. Olumsuz zarar, sözleşmeden dönen alacaklının haklı olması halinde, kusurlu borçludan isteyebileceği zarardır. Davacı vekili ....02.2012 havale tarihli dilekçesinde, müvekkilinin sözleşmenin feshi nedeniyle bir başka yüklenici ile yeni bir sözleşme yapması halinde tekrar 36 ay beklemek zorunda kalacağını belirterek, sözleşmenin feshine ilişkin ihtarın karşı tarafa tebliğ edildiği 07.05.2012 tarihinden 07.05.2013 tarihine kadar olan dönem için uğradığı kira kaybından kaynaklanan maddi zararlarının tahsilini dava ettiklerini açıklamıştır....

                  Hükmü, davalı temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Taraflar arasındaki “protokol” başlıklı sözleşmenin son paragrafındaki “bu protokol hükümlerine uymayan taraf, karşı tarafa 10.000,00 TL tutarında tazminat ödeyecektir” şeklindeki düzenleme Borçlar Kanununun 158.maddesinin 1.fıkrasında yapılan seçimlik cezaya ilişkindir. Gerçekten, eğer ceza “aktin icra edilmemesi (ifa edilmemesi) veya natamam olarak icrası (noksan olarak ifası) halinde tediye edilmek (ödenmek) üzere kabul edilmiş ise” seçimlik ceza-seçimlik yetki söz konusudur. Borçlar Kanununun 158/1.maddesindeki “aktin icra edilmemesinden” maksat borcun ifa edilmemesi “aktin natamam olarak icrasından” maksat ise borcun her türlü kötü ifasıdır....

                    UYAP Entegrasyonu