WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

ile fesih hakkı doğmuş ise de müvekkilinin bu hakkını kullanmayıp sözleşmenin süresinde ve gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zararlarını talep etmek zorunda kaldığını, inşaatın süresi içerisinde teslim edilmemesinden kaynaklanan kira kaybı zararının mevcut olduğunu, inşaatta sözleşmede kararlaştırılan bazı işlerin davacı yüklenici tarafından değil müvekkili tarafından yapıldığını, dava dilekçesinde müvekkilinin yaptığı işlerin toplamının 13.800- TL olarak bildirildiğini, davacı tarafından yapılması kararlaştırılan ancak müvekkili tarafından ödenen işlerin toplam bedelinin 17.280- TL olup bu harcamaların 13.800- TL'sinin davalı tarafından kabul edildiğinden geri kalan 3.480- TL'nin davacı-karşı davalı tarafından tahsilini talep etme zorunluluğu doğduğunu, inşatta halen eksik ve ayıplı işlerin mevcut olduğunu beyanla, asıl davanın reddini, davacının alacağın %20'sindan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, karşı dava bakımından kira kaybı için şimdilik 1.000- TL belirsiz...

Bunlardan biri, borçluyu ifaya zorlamak ve böylece asıl borcun ifasını teminat altına almak; diğeri de, borcun ifa edilmemesinden doğacak zararı önceden ve götürü şekilde tespit etmektir. Bu iki temel amacı dışında, cezai şartın diğer bir amacı da, ifayı engelleyen cezai şartta (dönme cezasında) borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle sözleşmeden kolayca dönmesini sağlamaktır (Köksal Kocaağa, Türk Özel Hukukunda Cezai Şart (BK. m. 158-161), Ankara 2003, s. 40-42). 6098 sayılı TBK'nın 179. maddesinde cezai şartın türleri seçimlik cezai şart (TBK 179/1), ifaya eklenen cezai şart (TBK 179/2) ve ifa yerine cezai şart yani dönme cezası (TBK 179/3) olarak düzenlenmiştir. 6098 sayılı TBK'nın 179/1 hükmüne göre; "Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir."...

    Taraflar arasında kurulmuş bulunan bir sözleşmenin taraflarından biri süresinde edimini ifa etmezse borçlunun temerrüdü kavramı karşımıza çıkar. Geniş anlamda borçlu temerrüdü (borçlunun direnimi) borçlunun sözleşmeye aykırı davranması, borcunu ifa etmemesi demektir. Bu hâlde ifa olanağı bulunmasına rağmen kararlaştırılan zaman geldiği ve uyarıldığı hâlde borçlu borcunu ifa etmemektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 125. maddesine göre karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteyebileceği gibi (m. 125/1) borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir (m. 125/2)....

      Geçersiz sözleşmelerde ise taraflardan her biri diğer tarafın ifa ettiği edimi iade etmekle yükümlüdür. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan ifadan bahsetmek için ilk önce sözleşmenin ifa olanağı bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkansızlık sebebi ile borçtan kurtulan borçlu karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Borçlu ifanın imkansızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür. Davacı ve davalı taraf arasında haricen düzenlenen bir satım vaadi sözleşmesi mevcuttur. Tüketiciye sözleşmede bildirilen niteliklere sahip gayrimenkulün bağımsız bölümünün satışı vaad edilmiştir. Teslimat için bir tarih de karar altına alınmıştır....

      şekle aykırı yapılması da sözleşmenin iptali sebebi olduğunu, davalının, sözleşmeden kaynaklanan asli borcu olan devir edimi gerçekleşmediğinden, aynı zamanda sözleşmeden kaynaklanan diğer üstlenilen edimlerin de eksik veya zamanında yerine getirilmediğinden sözleşmenin devamı müvekkilden beklenemeyecek hal aldığını, müvekkilinin bu güne kadar, yaptığı görüşmelerde sözleşmenin ifa edileceği umudu içerisinde beklediğini, ancak, yaklaşık 10 yıldır geçen süre sözleşmenin ifa edileceği umudunu ortadan kaldırdığını, bu sebeple sözleşme kapsamında müvekkilin ödediği bedellerin güncel değer üzerinden ödenmesi talebi ile işbu davayı ikame ettiklerini belirterek, Davanın kabulü ile, müvekkil ile davalı arasında akdedilen sözleşmenin iptaline,sözleşme karşılığında müvekkilce ödenen bedellerin hakkaniyet ve denkleştirici adalet ilkesi gereği güncel değeri hesaplanarak faizi ile birlikte müvekkile iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep...

      Kısaca, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır. Örneğin, kira geliri kaybı, geciken ifa sebebiyle ifaya bağlı ceza (B.K.158/ll.md.), seçimlik ceza (B.K.158/I.md.), eksik işler bedeli, kâr kaybı müspet zarar kapsamındaki alacakları oluşturmaktadır. Özetle sözleşmenin feshedilmesi halinde sözleşmeyi feshedenin kâr kaybı isteyebilmesi için sözleşmede buna dair düzenleme bulunması gerekir....

        İş Mahkemesi’nde dava açılmış olup, sözleşmenin icra ve ifa olunduğu yer ...’dir. HMK’nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiş olup, ... Mahkemeleri de bu davaya bakmaya yetkilidir. Mahkemece, bu husus gözetilerek işin esasına girilmesi ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Yargıtay Yüksek Hukuk Genel Kurulu'nun 29.09.2010 tarih ve 2010/14- 386- 427 Esas ve Karar sayılı ilamında da tanımlandığı üzere; müspet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır. Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Menfi zarar, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hükümsüzlüğü dolayısıyla ortaya çıkar. Burada, alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Sözleşme feshedilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zararın istenmesi mümkün değildir....

          Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulur ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu (yüklenici) temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse; alacaklı (iş sahibi), sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir (TBK.m.125). Bir başka değişle, sözleşmeden dönme, yerine getirilen edimlerin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde geri verme yükümlülüğünü doğurduğu gibi sözleşmenin hükümsüz kalmasından kaynaklanan zararların da “menfi zarar” kapsamında tazmin edilmesini gerektirir. TBK'nın 125/2. fıkrası gereğince iş sahibinin sözleşmenin hükümsüz kalmasından kaynaklanan zararlarını menfi zarar kapsamında talep edebilmesi için, yüklenicinin kusurlu olması, temerrüde düşmesi ve iş sahibinin sözleşmeyi geriye etkili feshetmesi gerekir. Yüklenicinin kusuru, kast veya ihmal şeklinde olabilir....

            UYAP Entegrasyonu