Somut olayımızda; uyuşmazlığın esasını davacı ile davalılar arasında yapıldığı iddia edilen 09/01/2018 tarihli ticari plakalı aracın kiralanmasına dair sözleşme oluşturduğu, yine taraflar arasında mülkiyeti davalıya ait aracın bedelinin öngörülen sürede ödenmesi koşuluyla mülkiyetin davacıya geçeceğine dair karma sözleşme yapıldığı, sözleşmelerin teminatı kapsamında davacıya senet verildiği, buna göre uyuşmazlığın kaynağını kira sözleşmesinin oluşturduğu, dava tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 4/1-a maddesi gereğince dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesi'ne ait olduğu, görevle ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle taraflarca ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılama yapılarak esas hakkında karar verilmesi hatalı olmuştur....
Maddesine göre 02.08.2019 tarihinde Davalıya tebliğe çıkarılan ihtarnamenin davalıya 07.08.2019 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ tarihi itibariyle davacının 12.788,96USD faturalanmış kira ve ayrıca 883,73USD sigorta alacağı olduğu, 07.08.2019 ihtamame tebliğ tarihinden 60 + 3 günlük sürenin dolduğu 09.10.2019 tarihine kadar 1.610,56USD ödeme yaptığı, kalan 23 ila 28 kira taksitleri olan 11.168,40USD'nin davacıya ödenemediği, böylece malın iadesi şartlarının oluştuğu, böylece malın iadesi şartlarının oluştuğu, ayrıca 60 + 3 günlük sürenin dolduğu 09.10.2019 tarihine kadar vadesi gelen iki adet kira ödemesi nedeniyle de davacının 14.891,20USD faturalanmış kira alacağı olduğu, ayrıca dava tarihi itibariyle Davacı şirketin 69188 sayılı Finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan 18.514,73USD'si faturalanmış 26.059,60USD faturalanmamış kira alacağı ve 7.424,98USD sigorta/masraf alacağı olmak üzere toplam 51.999,31USD alacağı olduğunun tespit edilmiş olmakla 6361 sayılı Finansal kiralama...
Somut olayda; davacı, satıma konu taşınmaz için ödediği satış bedelinin, denkleştirici adalet ilkesi uyarınca dava tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücünün tespiti ile tahsilini istemiştir. Kural olarak, geçersiz sözleşmelerde denkleştirici adalet ilkelerinin uygulanması, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi doğrudur. Ancak, satış sözleşmesi geçerli olsa idi davacının sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle taşınmazın satılan bölümünün dava tarihi itibariyle rayiç değerini talep edebilecekti. Bu itibarla, geçersiz sözleşme nedeniyle davacının isteyebileceği iade tutarının, geçerli sözleşme ile elde edeceği menfaatten fazla olamayacağının gözönünde tutulması gerekir. Davalının, davaya konu sözleşme ile murisi adına tapuya kayıtlı olan taşınmazın bir bölümünü sattığı sabittir....
Sulh Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 04/12/2014 NUMARASI : 2011/1185-2014/830 Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, fuzuli işgal nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK’nun 640/2.maddesine göre “mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.” İştirak halinde mülkiyet diğer bir deyişle elbirliği mülkiyetin esasında, iştirak halinde mülkiyeti meydana getiren kişilerin hepsinin bir arada hak sahibi olmaları yer alır. Bu mülkiyette malikler paydaş değil, ortaktır....
üzerine olan trafik kaydının iptal edilerek bu kaydın davacı ... oğlu, ... adına trafikte tescil edilmesine, aracın davacıya teslimine, ... kendisine vasıtayı satanlara karşı bedel davası açabileceğine, karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Mahkemece, trafiğe tescil işlemi idari işlem olduğundan ve idareyi zorlayıcı karar verilemeyeceğinden sadece noterde yapılan kati satış sözleşmelerinin iptaline ve mülkiyetin davacıya ait olduğunun tespitine hükmedilmesi gerekirken, idareyi zorlayıcı nitelikte tescil kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....
Taraflar arasındaki ihtilaf, takip tarihi itibariyle taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacı tarafça davalıya verildiği iddia olunan hizmet gereği düzenlenen faturalardan dolayı davacının davalıdan takibe konu edilen miktar kadar asıl alacak ve yine takibe konu edilen miktar kadar cezai şart talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Mahkememizce yapılan yargılama sırasında talimat ile davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, davalı şirkete ait 2017 yılı ticari defterleri üzerinde yaptırılan inceleme neticesinde 31.12.2017 tarihi itibariyle davacının davalıdan 5.981,04 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, 2018 yılı ticari defterler bilirkişi incelemesine ibraz edilmediğinden 2018 yılı ticari defterlerinin incelenemediği bildirilmiştir....
Talimat yoluyla aldırılan --- tarihli bilirkişi raporunda özetle;---- dava ile alakalı herhangi bir ödeme ve harcama yapılmadığından davacı defterlerinin incelenmediği, ----yılı davacıya ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme ve dosyada bulunan evrak, kayıt ve belgeler üzerinde yaptığı inceleme neticesinde davacının dava konusu işlemlerin olduğu yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin ---- uygun olarak yasal süresi içinde yapılmış olduğu, bu sebeple davacı lehine delil olma vasfına haiz olduğu, davacı şirketin ---- ait yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin usulüne uygun olarak bilgisayar ortamında işlenmiş olduğu, defterler üzerinde herhangi bir silinti, kazıntı ve karalamanın bulunmadığı, davacının dava konusu sözleşme ile alakalı olarak yaptığı masrafları gösteren ---- adet faturalara ait muhasebe kayıtlarının aşağıdaki gibi olduğu; ---- --- -- ----TOPLAM -----Davacının dava dilekçesi ekinde bulunan ve davalıya ödediği kaparo ve ---- dekontlara ait...
Köyünde uzun yıllardır davacının zilyedliğinde olan ve DSİ kamulaştırması sırasında 102 ada 12 parsel numarasını alan taşınmazın tapusuz olduğunu, bu nedenle kamulaştırma bedellerinin ödendiğini ileri sürerek mülkiyetin davacıya ait olduğunun tespitini istemiş, mahkemece davanın kabulüne, 750.21 2m yüzölçümlü taşınmazın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tesbitine karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tescil davası niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde arazi kadastrosu ve orman kadastrosu yapılmamıştır....
sayılı ilamı ile “...Somut olayda; davacı, satıma konu taşınmaz için ödediği satış bedelinin, denkleştirici adalet ilkesi uyarınca dava tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücünün tespiti ile tahsilini istemiştir. Kural olarak, geçersiz sözleşmelerde denkleştirici adalet ilkelerinin uygulanması, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi doğrudur. Ancak, satış sözleşmesi geçerli olsa idi davacının sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle taşınmazın satılan bölümünün dava tarihi itibariyle rayiç değerini talep edebilecekti. Bu itibarla, geçersiz sözleşme nedeniyle davacının isteyebileceği iade tutarının, geçerli sözleşme ile elde edeceği menfaatten fazla olamayacağının gözönünde tutulması gerekir. Davalının, davaya konu sözleşme ile murisi adına tapuya kayıtlı olan taşınmazın bir bölümünü sattığı sabittir....
e devrine karar verildiği, devreden ortağın payını devrettikten sonra olmayan bir hakkı kullanarak daireyi başkasına devrinin mümkün olmadığı ve dairenin mülkiyetinin davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 6265 ada 3 parsel nolu taşınmaz üzerinde bulunan davalı kooperatifin A Blok zemin 5. kat kuzeydoğu cepheli dairenin mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiştir. Kararı, davalı ... vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle dava konusu dairenin davacıya tahsisli olduğunun tespitiyle yetinilmesi gerekirken mülkiyetin tespitine karar verilmesi temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni sayılamayacağından davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....