WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemesi ise, ortaklığın giderilmesi istenen 13 numaralı bağımsız bölümün ortak muris adına kayıtlı olup, iştirak halinde mülkiyetin geçerli olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 4721 Sayılı TMK.'nın 640/2. maddesinde “Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler” hükmü yer almaktadır. Ancak somut olayda, ortak muris ... 'nun vefat etmesi nedeniyle adına kayıtlı 13834 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki hissesi üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesi talep edilmiş olup, dava tarihi itibariyle murisin hissenin bağlı olduğu ana taşınmaz üzerinde pay sahibi olduğu ve bu tarih itibariyle ferdileşmenin gerçekleşmediği anlaşıldığından, uyuşmazlığın ahkam-ı umumiye işleri ile görevlendirilen Sulh Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

    Dayanılan sözleşme Borçlar Kanununun 213, T.M.K.nun 706 ve Noterlik Kanununun 89.maddeleri uyarınca biçimine uygun olarak düzenlenmiştir. Bu sözleşmeye dayanan vaat alacaklısı olan davacı, mülkiyet devir borcu altındaki satıcıdan taşınmaz mal mülkiyetinin hükmen tescilini istemiştir. 10.1.1994 tarihinde düzenlenen sözleşmede satış bedeli “10.000.000 Tl.” olarak gösterilmiş, dava da 25.3.2003 tarihinde 10.000.000 Tl. değer gösterilerek Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. Mahkemece sözleşmedeki değere itibar edilmiş, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir. Sözleşme konusu 1692 parselin değerinin “10.000.000 TL” olduğunun kabulü hayatın olağan akışına uygun düşmez. Dava 25.3.2003 tarihinde açıldığından ve mülkiyetin nakli bu tarih itibariyle talep edildiğinden, dava konusu taşınmaz malın dava tarihindeki değerinin keşfen araştırılarak belirlenmesi, saptanacak bu değere göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir....

      Dayanılan sözleşme Borçlar Kanununun 213, Türk Medeni Kanununun 706 ve Noterlik Kanununun 89.maddeleri uyarınca biçimine uygun düzenlenmiştir. Bu sözleşmeye dayanan vaad alacaklısı olan davacı, mülkiyet devir borcu altındaki satıcının varislerinden taşınmaz mal mülkiyetinin hükmen tescilini istemiştir. 24.05.1969 tarihinde düzenlenen sözleşmede satış bedeli "27.000.-TL." olarak gösterilmiş, dava ise 29.07.2004 tarihinde 5.500.000.000.TL. değer gösterilerek Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. Sözleşme konusu 124,174,121,501,508 ve 516 parsellerin değerinin "27.000.-TL." olduğunun kabulü hayatın olağan akışına uygun düşmez. Dava, 29.07.2004 tarihinde açıldığından ve mülkiyetin nakli bu tarih itibariyle talep edildiğinden, dava konusu taşınmaz malların dava tarihindeki değerleri keşfen araştırılarak belirlenmeli, saptanacak bu değere göre görevli mahkeme tayin edilmelidir....

        sözleşmeyi geçersiz kabul edecek kadar mülkiyet hakkını bilmediğini, davacının taşınmazın tamamı üzerinde olmayıp sadece kendi payı üzerinde tasarrufta bulunarak davalıların murisi ile sözleşme yaptığını, mahkemece hüküm altına alınan bedelin neye karşılılık verildiğinin belli olmadığını, bu bedelin arsa bedeli mi yoksa davalıların murisinin davacıya vermesi gereken ev bedeli mi olduğunun anlaşılamadığını, mahkemenin terditli taleplerden hangisini kabul ettiğini anlaşılamadığını, davada açıkça arsa bedeli talepleri olmadığı halde yerel mahkeme tarafından taleplerinde bulunmayan bir hususa karar vermesinin hatalı olduğunu, ayrıca ev bedelinin sözleşme tarihi itibarı ile ödenmesini talep ettiklerinden faiz hesabının ve hatalı olsa da arsa değerinin sözleşme tarihi itibari ile hesaplanması gerektiğini, sözleşme tarihi itibari ile tarafların arsa için 100.000,00 TL bedel belirlediğini belirterek istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasını istemiştir....

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/117 Esas KARAR NO : 2022/427 DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 15/11/2018 KARAR TARİHİ : 14/06/2022 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalıya ait... Mah. ... Cad. N... Beylerbeyi-Üsküdar/İstanbul adresinde bulunan petrol istasyonunda ekli sözleşmede yazılı iş ve imalatları yaptığını, müvekkili tamamlayarak davalıya teslim ettiğini, ancak davalının müvekkilin borcunun ödenmediğini, davalının takip tarihi itibariyle ekli hesap özetinden de anlaşılacağı üzere 4.341,94 TL anapara borcunun bulunduğunu, müvekkilin alacağı için İstanbul Anadolu ......

          BİLDİRİLEN İSTİNAF NEDENİ: Davacı vekili; iddia edilen senetlerin sözleşmeye konu araç satışı ile ilgisi olmadığını, ödeme şartı tümüyle gerçekleşmediğinden aracın mülkiyetinin davalıya geçmediğini, davalının sözleşme gereği araç bedelini tümüyle ödediğini ispat edemediğini, tüm bu hususlara rağmen sözleşmenin feshi taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, Düzenleme Şeklinde Mülkiyetin Saklı Tutulması Kaydı İle Satış Sözleşmesi'nin noterde düzenleme şeklinde yapılan Türkiye Noterler Birliği'nin matbu nitelikte bir sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin şekli ve kapsamının taraflarca değil Türkiye Noterler Birliği'nin genel uygulaması ile belirlendiğini, hatta noterlerin işbu sözleşme üzerinde başkaca bir düzenleme dahi yapmadıklarını, Düzenleme Şeklinde Mülkiyetin Saklı Tutulması Kaydı İle Satış Sözleşmesi'nin niteliği gereği şartları yerine getirilmediğinden fesih edilebilecek bir sözleşme olduğunu, davalının araç bedelini tümüyle ödemediğini ve mülkiyete hak...

          Bu bakımdan Kanun’un bu amir hükmüne aykırı bir biçimde mülkiyetin tespit kararı verilmesi doğru değildir. Ne var ki, zirai bilirkişi raporunda, saydığı ağaçların yaşlarını göstermediği gibi, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklarda söz konusu ağaçların tamamının veya bir kısmının kadastrodan önce ya da sonra dikildiği konusunda herhangi bir beyanda bulunmamışlardır. Mahkemece de, dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklara sorular yöneltilerek bu husus açıklığa kavuşturulmamıştır. Şayet ağaçların tamamı veya bir kısmı kadastro tespitinin yapıldığı 25.08.1992 tarihinden önce yetiştirilen meyve ağaçları var ise, bunlara yönelik davanın hak düşürücü süreden reddine, kadastro tespitinden sonra kısmen dikilen meyve ağaçları var ise, bu ağaçlar bakımından mülkiyetin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi mümkündür....

            Satış vaadi sözleşmeleri, sözleşme alacaklısına şahsi hak veren sözleşmelerdendir. Tapuya şerh verilse dahi, vaad alacaklısı adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikali gerçekleşmeyecektir. Somut olay incelendiğinde, hacze konu taşınmaza ilişkin satış vaadi sözleşmesinin tapuya 05.04.2002 de şerh verildiği, 19.01.2006 tarihinde tapu iptal ve tescil davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda davacı adına tesciline dair verilen kararın 21.11.2011 tarihinde kesinleştiği ve 13.04.2012 tarihinde mülkiyetin davacı adına tescilinin yapıldığı, dava konusu kurum işleminin ise gayrimenkulun davacı adına tescilinden önce 17.07.2009 tarihinde yapıldığı, davalı kurumun haciz işlemini yaparken gayrimenkulun mülkiyetinin dava dışı ... ye ait olduğu, bu nedenle davalı Kurumun, dava açılmasına sebebiyet vermemesi dolayısıyla aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

              GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında Üsküdar 16.Noterliğinin 17.06.2015 tarih ve 22290 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Mülkiyetin Saklı Tutulması Kaydıyla Satış Sözleşmesi ile sözleşme imzalandığını, davacıya ait olan 34 XX 510 plaka sayılı 2011 model LEON 1.6 TDI CRI AUT.SR tipli otomobilin bedelinin tamamı ödeninceye kadar mülkiyet hakkının satıcı üzerinde saklı kalmak şartıyla sözleşmede yazılı olan 40.000,00- TL bedel ile satışının yapıldığını, sözleşmede senedin vadesinin 31.12.2015 tarihi olmasına rağmen davalı tarafından davacıya hiçbir surette sözleşme konusu aracın bedelinin ödenmediğini, davalı tarafın davacıyı sürekli oyalamakta olduğunu, genel olarak menkullerde mülkiyetin intikalinin teslimle gerçekleşir ise de Mülkiyeti Muhafaza Mukavelesinin bu esasa bir istisna teşkil ettiğini, şey'in teslimine rağmen belli bir süre (şart gerçekleşinceye kadar) satıcı satılanın maliki olarak kalmakta olduğunu, şartın gerçekleşmesi...

              Gereğince mevcut haliyle davalının 2018 yılına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalının incelenen 2018 yılına ait ticari defterlerinde davacıya, takip tarihi olan 24.07.2018 itibariyle 15.330,15 TL borçlu olduğu, icra takibine dayanak faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ticari defterlerindeki 15.330,15 TL borcun icra takibine konu faturalardan kaynaklandığı, huzurdaki davada takibe konu edilen 3 adet fatura olduğu, davacının alacağına esas teşkil eden 3 adet faturanın davalı adına tanzim edildiği, faturaların açık fatura (bedeli tahsil edilmemiş) şeklinde usulüne uygun olarak tanzim edildiği tespit ve rapor edilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu