Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

./04/2015 tarihli genel kurul toplantısının 8. maddesinde davacıya ait dairenin devri için dava açmak üzere yöneticiye yetki verildiği, bu konuda davacı aleyhine açılmış bir dava olmadığı ancak kararın davacı aleyhine olması nedeniyle iptali istenilmiştir....

    Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüyle, 1.711,25 TL'nin 28.12.1999 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. 1. 2918 sayılı KTK’nun değişik 20/d madde hükmü uyarınca, noterlerce gerçekleştiren devir işlemleri, araç mülkiyetinin devri için yeterli olup, işlemin tamamlanması için trafik siciline alıcı adına tescil işlemi yapılması mutlak koşul değildir. Tescil işlemi, idari bir tasarruf olup, yaptırılmaması ayrı bir yaptırıma tabidir ve mülkiyetin devri için kurucu bir nitelik taşımaz. Bunun bir sonucu olarak da, trafik kayıtları mülkiyeti gösteren sicillerden olmakla birlikte, bu karine kesin değildir. Aracı, noter satışı ile devralan, adına tescil işlemi yaptırmamış olsa dahi, aracın maliki sayılır. Mahkemece davalı ...'...

      İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki işlemin inançlı işlem niteliğinde olduğunu, aracın kredi borcunun müvekkili adına olması sebebiyle bu borcun bitiminden sonra devir talep edilebileceğini, aracın devir şartının borcun ödenmesi olmasına rağmen davacı tarafça borcun ödenmemesi sebebiyle devir taahhüdünün kalmadığını, kalan taksitlerin de davacı tarafça ödenmemesi üzerine yargılama sırasında müvekkilince ödendiğini, davacı tarafça aracın mülkiyetinin teminat amacıyla devredildiği de dikkate alındığında dava tarihi itibariyle araç devrinin şartlarının oluşmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Dava konusu aracın mülkiyetinin kime ait olduğu ve aracın mülkiyetinin devri şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, araç mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir....

      sözleşmenin 2. maddesinde 29.000,00 TL'lik ödemenin ilk sözleşmenin yapıldığı tarih olan 09.12.2014 tarihinde yapıldığının belirtildiğini, bunun da yerel mahkeme tarafından nazara alınmayan ve tarafların araç satış sözleşmesinin geçerli olduğunu ve davalıların müvekkilinden para aldıklarını gösteren önemli bir kanıt mahiyetinde olduğunu, ilk gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde karşı tarafın borcunu "16.500,00 TL + aracın devri" olarak sözleşme tarihi olan 09.12.2014 tarihinde ifa ettiğinin belirtildiğini, daha sonra yapılan 13.01.2015 tarihli ikinci sözleşmede ise karşı tarafın borcunu ”29.000,00 TL" ödemek suretiyle geçmişte, ilk sözleşme tarihinde 09.12.2014 tarihinde ifa ettiğinin belirtildiğini, şu halde araç satış sözleşmesinin ayrı ve bağımsız bir sözleşme olduğu ve müvekkilinin kendi adına sorumluluk aldığı bir sözleşme olduğunun sabit olduğunu, tarafların araç satışına ilişkin anlaşmaya bağlı oldukları ve müvekkilinin bu güvenle karşı yana 12.500,00 TL ödeme yaptığı hususunda...

      bir sözleşme olarak düzenlendiği, sözleşme adının işletmenin devri olarak yer almasının bu sözleşmeyi diğer kanuni şartlarını yerine getirmeden işletmenin devri sözleşmesi yapmayacağı, aldırılan bilirkişi raporlarının da bu kanaati desteklediği ve hükme esas alınabileceği gerekçesi ile davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın kabulü ile, işletmenin devri sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespiti ile sözleşmenin iptaline karar verilmiştir....

        sayılı kararında açıklandığı gibi ) Bu kapsamda somut olayda;davacının araç bedelinin iadesine yönelik talebi bulunduğu da anlaşılmakla, davacının davaya konu edilen araç için ödediği bedeli yukarıda ifade edilen yasa hükümleri uyarınca talep hakkına sahip olduğu gözetilerek ,ilgili araç için ödediği bedelin tespiti ile bu bedelin mahkemece hüküm altına alınması gerekmektedir....

          Hukukumuzda; taşınmaz mülkiyetinin devri taahhüdünü içeren sözleşmelerin, noterlikçe düzenleme şeklinde yapılması gerektiği gibi, bunun ön sözleşmesinin de; TBK 29/2. maddesine göre ileride kurulacak sözleşmenin şekline bağlı olması nedeniyle, bu tip sözleşmelerin tek taraflı feshedilmesi mümkündür. Somut olayda davalılar ön sözleşmeyi tek taraflı irade beyanıyla sözleşmeyi feshetmiş olup, bu sözleşme adi yazılı ön protokol niteliğinde olduğundan, arsa payı devri taahhüdünü de içermediğinden, tek taraflı irade beyanının karşı yana ulaşmasıyla birlikte feshedilmesi mümkündür. Davacı bu durumda varsa ancak zararını isteyebilir. Bu nedenle davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması uygun bulunmuştur....

            Taraflar arasında sözleşmenin varlığı hususunda ihtilaf bulunmadığı hallerde yapılan ödemelerde kapora veya araç bedeli şerhinin varlığı halinde bu ödemeler ihtilafsız olan sözleşme kapsamında yapılan ödemeler olarak kabulü gerekecek olup bunun başka bir borcun ifası kapsamında yapılan ödemeler olduğuna yönelik iddia halinde ispat yükü bunu iddia eden kişide olacaktır. (Emsal Yargıtay HGK'nın 10/06/2009 tarih, 2009/19-206 esas ve 2009/246 karar sayılı ilamı) Ancak taraflar arasında varlığı ihtilaflı olan sözleşme kapsamında araç bedeli olarak ödeme yapıldığına ilişkin havale dekontlarında şerh bulunması sözleşmenin varlığına delalet etmeyeceğinden sözleşmeyi ve yapılan ödemelerin bu sözleşme sözleşme kapsamında olduğu iddiasını ödemeyi yapan, somut olayda davacı ispat etmelidir. (Emsal Yargıtay 13. HD'nin 08/07/2015 tarih, 2015/10719 esas ve 2015/23628 karar sayılı ilamı)....

              Mahkemece, toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporuna ve kusur durumuna göre, araç kaydının halen davalı ... üzerinde olduğu ve hasardan sorumlu bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, 5.083.73 TL’nın, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava, TTK.’nun 1301. maddesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir. Davalı ... aleyhindeki dava, kazaya karışan aracın malik-işleteni sıfatıyla açılmıştır. 2918 Sayılı KTK.’nun 20/d maddesi hükmü uyarınca, noterlerce gerçekleştirilen devir işlemleri araç mülkiyetinin devri için yeterli olup, işlemin tamamlanması için trafik tesciline alıcı adına tescil işlemi yapılması mutlak koşul değildir. Tescil işlemi idari bir tasarruf olup, yaptırılmaması ayrı bir yaptırıma tabidir ve mülkiyetin devri için kurucu nitelik taşımaz....

                e temlik ettiğini, bedelini aldığını ve istediği şekilde tasarruf edebileceğini belirtmiştir. 03.05.1984 tarihli "Kati satış ve zilyetliğin devri senedi" başlıklı sözleşme ile davalıların murisi ... hudutları belirlenen bir kıta tarlada eşinden kalan hissenin tamamını davacılar ... ve ...'e satığını, bedelini aldığını ve zilyetliği alıcılara teslim ettiğini beyan etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu