İlk Derece Mahkemesince, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacının taşınmazını ipotek verdiği, ayrıca kredi sözleşmesinin kefili olduğu, davacı hakkında rehin açığı belgesi düzenlenmesinde usulsüzlük bulunmadığı, rehin açığı belgesindeki miktara itiraz olmadığı, bu belgeye dayalı takibin ve diğer takiplerin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla başlatıldığı gerekçesiyle davanın reddine, koşulları oluşmadığından davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince, davacının taşınmazı üzerinde davalı banka lehine 150.000.- TL limitli ipotek tesis ettiği, Antalya 7. İcra Müdürlüğü’nün 2012/3337 Esas sayılı dosyası ile davacı ve dava dışı şirket hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığı, ayrıca genel kredi sözleşmesinde de kefaleti bulunması nedeniyle Antalya 7....
Bu takip yolunda haciz ancak İİK’nun 150/f maddesi göre geçici rehin açığı belgesinin verilmesi halinde yapılabilir. Yani rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip devam etmekte iken, rehnin satışı sonucu elde edilecek paranın rehin alacaklısının alacağına yetmeyeceği anlaşılırsa, alacaklı isterse icra dairesi kendisine geçici rehin açığı belgesi verilmesini isteyebilir ve bu belgeye dayanarak aynı takip dosyasından yeni bir haciz yolu ile takip yapmadan, alacağının rehinle karşılanmayacağı tahmin edilen kesimi için icra dairesinden borçlunun diğer mallarının haczini isteyebilir. Dava konusu 02.05.2008 tarihli haciz, rehin açığı belgesi alınmadan kısaca yukarıda belirtilen prosedür uygulanmadan yapıldığından geçerli değildir. Bu durumda dava ön koşulu olan geçerli bir haczin varlığından söz edilemeyeceğinden davanın koşulları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
açığı belgesi ile eldeki itirazın iptali davasına devam edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir....
Şikâyet olunan vekili, rehin açığı belgesi tarihinin, müvekkilinin alacaklı olduğu dosyanın takip tarihinden önce olmadığını, bu durumda şikayetçinin İİK’nun 100. maddesindeki şartları taşımadığını savunarak, şikâyetin reddini istemiştir. İcra Mahkemesi'nce, rehin açığı belgesinin İİK’nun 100/4 madde ve bendindeki belgelerden sayılacağı, belge tarihinin, şikâyet olunanın takip tarihinden önce olduğu ve anılan yasal düzenleme uyarınca,satış bedelinin garameten paylaştırılması gerektiği gerekçesiyle şikâyetin kabulüne, sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir. Kararı, şikâyet olunan vekili temyiz etmiştir. Rehin açığı belgesinin İİK’nun 100/4 üncü madde ve bendindeki belgelerden sayılması doğru ise de, bu belge borçlunun aczini mutlak şekilde göstermediğinden, aynı hükümde aciz vesikası için kabul edilmiş düzenlemeden farklı olarak, belgenin alındığı takibin değil, belgenin düzenlendiği tarihin dikkate alınması gerekir....
itirazın iptali talebinin reddine karar verilmiştir....
İpotek ile teminat altına alınan alacak kısmı yönünden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapıldığında, ipotekli taşınmazın ipotek limitinin altında bir değer ile satılması halinde icra müdürlüğünce rehin açığı belgesi düzenlenecek olup, bu durumda alacaklı banka rehin açığı belgesine dayanarak borcu ipotek ile teminat altına alınan borçlu aleyhine ilamsız icra takibi yapabilecektir. Yukarıda açıklandığı üzere, ipotek ile teminat altına alınan alacak miktarı yönünden davacı bankanın davalı asıl borçlu ...'den olan alacağı sona ermeyip, sadece ilamsız icra takibi yapılmasında yasal engel bulunmaktadır. Hal böyle olunca, ipoteklerin davalı kefil ...'...
Elektrik Ltd.Şti’nden olan alacağının rehinle teminat altına alındığı, İİK.nun 45.maddesi gereğince önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılması gerektiği, rehin tutarının alacağı karşılamaması halinde alınacak rehin açığı belgesiyle takip yapılması gerekip, asıl borçlu hakkında haciz yoluyla takipten önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmadığı; kefil olan diğer davalı yönünden ise, kefil davalıya ödeme emrinin davanın açılmasından sonra 06.04.2006 tarihinde tebliğ edildiği,takibe itiraz eden Av. ...’in bu şirketten alınmış vekaletinin bulunmadığı, bu nedenle kefil davalının takibe geçerli bir itirazının olmadığı, 14.10.2002 dava tarihi itibariyle bu davalıya henüz ödeme emri tebliğ edilmesi ve takibe itirazının da bulunmaması nedeniyle itirazın iptali davasının koşulları oluşmadığı gerekçeleriyle her iki davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Bununla birlikte, banka tarafından 30.12.2009 tarihli rehin açığı belgesine istinaden, Ezine İcra Müdürlüğü'nün 2012/132 Esas sayılı dosyasında genel haciz yolu ile yapılan takipte icrai haczin yapılmadığının anlaşılmasına göre, mahkemece dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddi gerekirken, işin esasına girilerek, borçlunun alacaklıyı ızrar kastının bulunamadığı gerekçesi ile davanın reddi yönünde hüküm kurulması sonucu itibariyle doğru olmakla birlikte, kabule göre mahkemece davanın yasal dayanağını oluşturan İİK.'nun 277 ve devamı maddelerinin karar içeriğinde tartışılıp, değerlendirilmemesi hatalı olmuş ancak, mahkemenin ulaştığı neticeye göre kararın onanması gerekmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 04/12/2014 tarih ve 2014/279-2014/279 D.İş sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi itiraz eden borçlu vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili, ihtiyati hacze konu edilen iki adet çeke dayalı alacağın ipotekle teminat altına alındığını bu nedenle verilen ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılması talep etmiştir. Karşı taraf (alacaklı) vekili, İİK m. 167 kapsamında rehin ile temin edilse bile çek ile ilgili takip yapma haklarının olduğunu, ayrıca müvekkilinin alacağının ipotek ile teminat altına alınan tutardan yüksek olduğunu, rehin açığı bulunduğunu belirterek ihtiyati hacze itirazın reddini istemiştir....
ın bankaya rehinli araçlarından sadece Mercedes marka tır çekici aracına kullandığı krediye kefil olduğunu, davacı bankanın rehin takibini sonuçlandırıp rehin açığı belgesi almadan davalılar aleyhinde icra takibi başlatmasının mümkün olmayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı ..., cevap dilekçesi sunmamıştır....