Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.11.2021 tarihli, 2020/529 Esas, 2021/278 Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile dava konusu ziynet eşyalarının öncelikle kadına aynen iadesine mümkün olmaması durumunda ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bedel iadesine karar verildiğini, kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiğini ve dava konusu hükmedilen bedelin yasal faizi ile birlikte toplam 115.589,49 TL olarak kadına 30.03.2022 tarihinde ödendiğini, ziynet alacağı davasının açılma tarihi ve ziynetlerin hesaplandığı tarih ile ödeme tarihi arasında geçen zamanda davacının alacağına uygulanan yıllık yüzde dokuz yasal faizin, kadının zararını karşılamaktan uzak olduğunu, altın fiyatlarının çok yükseldiğini ve kadının elde ettiği para ile bu altınları tekrar alma imkanının kalmadığını, ziynet alacağı davasının açıldığı tarihte kadına ödeme yapılsaydı ancak bu şartla dava konusu altınların alınabileceğini, ayrıca Mahkeme tarafından aynen iade yönünde karar verildiği...
Davalı cevap dilekçesinde, davacının iddialarının asılsız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiş delil bildirmemiş, tefrik sonrası sunduğu beyan dilekçesinde özetle; düğünde takılan takıları 1996 yılında bozdurarak kaporta boya üzerine Uğurlu Oto isimli işyeri açtıklarını, 22 yıllık evlilikleri boyuna çalışarak eşine 22 gr 22 ayar 4 adet bilezik, 1 adet 14 ayar 20 gr kelepçe, 14 ayar 10 gr zincir ve 14 ayarlı 17 gr tektaş yüzük, gram altınlardan 20 gram altın ve 8 adet küçük altın aldığını, davacı ile birlikteyken şuan oturmuş oldukları müşterek haneyi satın aldığını, evi alırken altınları, arabayı ve bankada bulunan parayı kullandığını, davacının tüm olanlara rağmen altın talep etmesinin yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, taleplerinin reddi gerektiğini beyan etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; 1- Davanın kabulü ile, 1 adet 14 Ayar altın suyolu set takımı (15.350,00 TL), 3 adet 22 ayar altın burma bilezik (35.550,00 TL), 1 adet 14 ayar dorikalı altın hasır bilezik (10.131,00 TL), 1 adet 22 ayar kum kelepçe altın bilezik (21.330,00 TL), 4 adet 14 Ayar taşlı altın kelepçe bilezik (24.560,00 TL), 2 adet 14 Ayar taşlı altın kelepçe bilezik (7.982,00 TL), 2 adet 14 Ayar taşlı altın kelepçe bilezik (6.140,00 TL), 17 adet çeyrek altın (13.940,00 TL) ve 950,00 TL paranın aynen iadesine, aynen iadesi mümkün değilse toplam bedeli olan 135.933,00 TL'nin 1.000,00 TL'sinin dava tarihi olan 16/08/2021 tarihinden itibaren, 134.933,00 TL'sinin ıslah tarihi olan 10/10/2022 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir....
Senet bedelinin altın para veya belli gramda altın olarak düzenlenmesi halinde yukarıda yazılı madde koşullarını taşımayacağı cihetle bono vasfı bulunmamaktadır. (Aynı yönde bknz. Yargıtay 12 HD.'nin 21.11.2006 tarihli 2006/18969 E, 2006/21741 K. Sayılı ilâmı) Davacı davasını altın para olarak nitelenen senetlere dayandırmakta olup, söz konusu senetler kambiyo vasfını taşımamaktadır. Uyuşmazlığın türünün mutlak ticari davalardan olmadığı anlaşılmakla davanın genel hükümler uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. Maddeleri gereğince Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 16/11/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi. KANUN YOLU: Kesin olmak üzere...
un altın görünümlü cisimleri katılana gizli olarak göstererek görülmesinin tehlikeli olabileceği fikrini uyandırdığı, sanık ...'in ...'a 1.500 TL para vererek katılana da üzerinde bulunan 3.000 TL'yi ...'a vermesini ve bir adet sarı renkli cismi kuyumcuya götürüp bozdurmasını elde ettiği para ile de diğer altınları almayı söylediği katılanın da sanık ...'in beyanı üzerine cebindeki 3.000 TL'yi her iki sanığa inanarak ...'a verip sarı renkli altın görünümlü cismi bozdurmak için tanık ...'in kuyumcu dükkanına gittiği, tanığın katılana getirmiş olduğu cismin altın olmayıp altın renginde çakmak olduğunu ve dolandırıldığını söylediği katılanın diğer iki sanığın yanına döndüğü ancak sanıkların olay yerinden katılan gelmeden kaçtıkları her iki sanığın öncelikle katılana güven telkin edip hile ve desise kullanarak katılanın parasını almak suretiyle dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Somut olayda; davacı, dava dilekçesinde 9 adet 22 ayar bilezik, 4 adet tam altın, 2 adet yarım altın ve 39 adet çeyrek altın (toplam bedel 16.964 TL) bulunmuş, ıslah dilekçesi ile de, bilirkişi raporuna göre sayı olarak talep edilmeyen 2 adet yarım altın, 590 TL nakit para, 50 Euro karşılığı 144 TL ve 20 adet kapalı zarf karşılığı 1.000 TL paranın da davalıdan tahsilini istemiş ve toplam 2.282 TL üzerinden ıslah harcını yatırmıştır. Bu durumda davacının toplam talebi; 16.964+2282= 19.246 TL’dir. Yukarıda açıklandığı üzere; dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacağın, ıslah dilekçesiyle istenilmesi mümkün değildir. Davacı, dava dilekçesi ile 2 adet yarım altın, 590 TL nakit para, 50 Euro karşılığı 144 TL ve 20 adet kapalı zarf karşılığı 1.000 TL paranın davalıdan tahsilini talep etmediğinden, dava dilekçesinde yer almayan bu talepler yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi isabetli değildir....
gerekçesi ile; "Davacının, davalıya karşı açtığı ziynet eşyasının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsili davası ve ıslah istemine göre; davanın kısmen kabulü ile, 3 adet 16 grlık toplam 48 gr bilezik bedeli olan 8.562,72 TL'nin dava tarihi olan 25/07/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın vekili hükmün; davaya cevap vermediği halde davalı erkeğin delil bildirme ve delil ibrazının reddi gerekirken kabulü ve lehine hükmedilen ziynet alacağı bedelinin reddedilen kısmı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı erkek vekili hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı kadın tarafından açılmış ziynet alacağı istemine ilişkindir....
Eldeki ziynet ve eşya alacağı davasının taraflar arasında görülen boşanma davasından 23.09.2016 tarihinde tefrik edildiği, tefrik öncesi taraflara delil ve tanık listesini sunmak üzere kesin süre verildiği ve tarafların delil listesini sunduğu anlaşılmaktadır. Tefrik kararı sonrası taraflara yeniden delillerini sunmak üzere süre verilmesi ve ikinci tanık listesi verme yasağına rağmen davalı-karşı davacının ilk listede olmayan tanıklarının dinlenmesi usul ve yasaya aykırıdır. İkinci tanık listesi yasağına rağmen tanık olarak gösterilen Ahmet Güldoğan'ın beyanı hükme esas alınamaz ise de; ilk listede yer alan tanık İsmail, düğünden birkaç gün sonra tarafların 38 adet çeyrek altını bozdurarak, trabzon setinin eksik olan bilekliğini aldıklarını bir kısmının karşılığını da para olarak aldıklarını beyan etmiştir. Davalı-karşı davacı 30 adet çeyrek altın karşılığı bileklik alındığını beyan etmiştir....
Mağdurlar Şerif ve Hüseyin'e yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar haklarında adli para cezası ile ilgili yapılan uygulamada; temel ceza 5 gün adli para cezası olarak belirlenip, indirimler bu miktar üzerinden yapıldıktan sonra sanıkların, 1 gün adli cezası ile cezalandırılması, aynı Kanun'un 52/2 maddeleri gereğince verilen 1 gün adli para cezası karşılığı günlüğü 20.00 TL'den olmak üzere sonuç olarak 20.00 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmesi gerekirken isabetsiz gerekçelerle adli para cezası verilmesine yer olmadığına dair kararlar verilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, her iki boşanma davası ve ziynet alacağı davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Boşanma veya evliliğin iptaline ilişkin kararlarda; tarafların Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, baba ve ana adları ile kadının evlenmeden önceki soyadı ve aile kütüğünde kayıtlı olduğu yer bilgileri ile evlilik içinde doğmuş çocuklar ve bunların kimlik bilgilerine yer verilmesi zorunludur (5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu m. 27, HMK m. 297/1-b). Mahkemece; hükümde davacı-davalının adı, soyadı ile tarafların doğum tarihi ve yeri, baba ve ana adları, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaraları yazılmamıştır....