Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından; kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar, çeyiz ve ziynet eşyalarının kabulü, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece davacı kadının ziynet alacağı davası kabul edilmiştir. Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m.6, HMK m.190/1). Davacı kadın, dava dilekçesinde talep ettiği ziynet eşyaların müşterek evde kaldığını beyan etmiş, davalı erkek ise davacı kadının ziynet eşyalarını evden giderken yanında götürdüğünü ileri sürmüştür....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacı tarafından açılan mehir alacağı davasında davanın kısmen kabulü ile altın ve eşyaların aynen iadesi, olmadığı takdirde yasal faiziyle birlikte bedellerine hükmedildiği, 2016 tarihinde verilen kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesinin 2017/2513 Esas 2018/15 Karar sayılı ilamı ile HMK 353/1- a-6 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırıldığı, yapılan yargılama neticesinde bir önceki kararla aynı kararın verildiği, alacak davalarına ilişkin ilamların kesinleşmeden icraya konulabileceği, davacının 2016 yılında verilen ilk kararı icraya koymadığı, ikinci kez verilen kararı icraya koyduğu, aradan geçen sürede altın fiyatlarındaki artışın davalıya kusur olarak yüklenemeyeceği, davacı lehine hükmedilen alacağı yasal faiz de işletildiği gözetilerek İlk Derece Mahkemesi kararında belirtilen gerekçelerle davanın reddi kararında isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla davacının istinaf...

    BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususlarda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasından adli para cezasının uygulanmasına ilişkin olarak sırasıyla “1.250 gün”, "1.041 gün" ve “20.820 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün”, "4 gün" ve “80 TL” adli para cezası ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi...

      a anlattığı, şikâyetçinin sanık ile telefonda konuşmaya başladığı, sanığın şikâyetçiyi ... ilçesine çağırdığı ve boncuk şeklinde dört adet gerçek altın verdiği, şikâyetçinin bu altınları bir kuyumcuda bozdurarak gerçek olduğunu öğrendiği, sanık ile yaklaşık bir buçuk aylık süreçte toplam üç kez buluşup dörder adet boncuk şeklinde altın almaya devam ettiği, son olarak sanığın katılana 2.000 TL getirmesi durumunda iki kilogram altın ayarlayabileceğini söylemesi üzerine katılanın 06/12/2008 tarihinde sanık ile buluştuğu, sanığın iki kilogram altın ve ayrıca iki adet altın boncuklu hançer alıp getireceğini söyleyerek şikâyetçinin 2.000 TL parasını ve altınların fotoğrafını çekeceğini söyleyerek cep telefonunu aldığı, ancak sanığın bir daha geri gelmediği ve para ile cep telefonunu iade etmediği anlaşıldığından dolandırıcılık suçlarının oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir....

        Davalı erkek vekili tarafından ziynet alacağı davasının reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, yerel mahkemece toplanan deliller neticesinde; ziynet eşyalarının evlilik birliği içerisinde davalı tarafından satıldığı hususunun aksini davalı tarafından ispat edemediği gerekçesiyle davacının ziynet eşyasına yönelik talebinin kabulü ile iki tarafın sunmuş olduğu üzerinde mutabık kalınan, 3 adet 22 ayar kalın altın bilezik, 4 adet 22 ayar çeyrek altın, 1 adet 14 ayar altın kolye, 1 adet 14 ayar altın tektaş yüzük, 1 adet 14 ayar altın alyans, 1 adet 14 ayar altın küpe’nin davalıdan alınarak aynen davacıya verilmesine, aksi halde ziynet eşyalarının bedeli olan 20.868,00- TL ziynet eşyası bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin ziynet alacağı yönünden yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi...

        TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 mad.) Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM 186/1 mad.). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM 189 mad.). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir....

          Dava konusu 46456 ada 1 parsel 6 Blok 6 numaralı meskene ilişkin kooperatif hissesi 25.05.2004 tarihinde davalı adına oluşmuş olup davacı evlilik birliği içinde yapılan ödemeler için hak iddiasında bulunduğuna ve bankada bulunan paranın edinilmiş mal olduğu iddia edilmiş olduğuna göre istek, kooperatif hissesi ve bankada bulunan para yönünden TMK 202 ve devamı maddeleri uyarınca edinilmiş maldan kaynaklanan katılma alacağı ve ziynetler yönünden genel hükümlere dayanan alacak isteğine ilişkindir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Dolandırıcılık HÜKÜM : TCK'nın 157/1, 62, 50/1-a, 52/2, 52/4 maddeleri gereğince 6.000 TL adli para cezası ve 80 TL adli para cezası. Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Olay tarihinde katılanın... Camiinin önünde beklediği sırada, yanına sanığın gelerek elinde külçe altına benzer iki adet cismi katılana göstererek bunların külçe altın olduğunu söylediği, konuşurken şivesini Azeri şivesine dönüştürdüğü, kendisinin bu külçe altınları yabancı uyruklu olması sebebiyle satamadığını belirterek satmak istediğini söylediği, bu esnada yanlarına temyiz kapsamında olmayan sanık ...'ın yaklaşarak önce sanık ...'e elindekilerin ne olduğunu sorduğu, altın olduğu cevabını alınca, bu defa da katılana dönerek kürtçe bilip bilmediğini sorduğu, katılanın kürtçe bildiğini söylemesi üzerine kürtçe olarak şahsın elindekilerin altın olduğunu ve çok değerli olduğunu tasdiklediği ve sanık ...'...

              K A R A R Davacı, davalıdan altın alacağı olduğunu, yazılı belgesi olmadığını ancak davalının eşiyle boşanma davası sırasında avukatı eliyle verdiği dilekçesinde “.......'a 265,36 gram altın borcu olduğu...”beyanı esas alınarak altın alacağının Türk Lirası karşılığının tahsili için başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı,boşanma davasında savunma mahiyetindeki dilekçesi ile borçlu durumuna düşürülemeyeceğini,bunun bir yazım hatası olduğunu,dilekçeyi avukatının verdiğini,davacının alacağını yasal delillerle ispatlaması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir....

                Davacı vekili, 07/02/2017 tarihli dilekçesi ile; ziynet eşyalarının fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere "1 adet künye, 46 adet çeyrek altın, 1 adet reşat altın, 3 adet gram altın, 3 adet yarım altın, 2 tanesi burma olmak üzere 7 adet bilezik, 80 Euro, 10 USD ve 960,00 TL", ev eşyalarının ise "çeyiz olarak alınan LG elektrik süpürgesi, salon orta sehpası, zigon sehpa ve taraflarca ortak alınan Samsung buzdolabı, Termikel fırınlı ocak, Samsung bulaşık makinesi, salon koltuk takımı, yemek odası takımı, yatak odası takımı ve TV ünitesi" olduğunu beyan etmiştir. Davacı vekili, 14/11/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile özetle; ziynet eşyaları yönünden dava değerini 40.657,46 TL'ye yükselttiklerini beyan etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; düğünde takılan hediye ve ziynet eşyalarını davacının aldığını, bunların halen davacının uhdesinde olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

                UYAP Entegrasyonu