ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/11/2021 NUMARASI : 2019/346 ESAS 2021/651 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli))|Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK'nun 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından yargılama giderlerinin müteselsilen alınmasına ilişkin bölüm çıkarılarak, yerine ''sanıkların sebebiyet verdikleri yargılama giderlerinden ayrı ayrı; ortak yargılama giderlerinden de eşit olarak sorumlu tutulmalarına'' cümlesinin eklenmesi ve hüküm fıkrasındaki erteli hapis cezasının TCK 95/2 maddesi gereğince aynen infazına ilişkin bölümün karardan çıkartılması suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02/11/2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda davalı-davacı kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu’nun 197. maddesi kapsamındaki tedbir nafakası davasında, davacı davalı kadın yararına aylık 450 Türk lirası, ortak çocuklar yararına da aylık 250’şer Türk lirası tedbir nafakasına hükmedilmiştir. Davacı-davalı kadın ve ortak çocuklar yararına hükmedilen bir yıllık nafaka miktarı göz önüne alındığında bölge adliye mahkemesinin bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik kararı kesindir. Bu nedenle erkeğin; bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- Davalı-davacı erkeğin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....
hükümleri açısından ise 18.11.2014 tarihli karar olup anılan tarihler ile inceleme günü arasında bu sürenin geçtiği anlaşıldığından, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, sanık hakkında bu suçlardan görülen kamu davalarının aynı Kanunun 322 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı sebebiyle DÜŞMESİNE, 12.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
DAVA 1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2006 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, tarafların evlilik birliği içerisinde fiilen 3 ay birlikte yaşadıklarını, erkek tarafından kadın aleyhine boşanma davası açıldığını, davanın reddedildiğini, ret kararının kesinleştiğini ve ortak hayatın tesis edilemediğini, tarafların 13 yıldır ayrı yaşadığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların eylemli ayrılık hukuki sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 2.Davacı-davalı erkek vekili birleşen davada sunduğu cevap, ikinci cevap dilekçelerinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, kadının ailesinin, erkeğin kadın ve ortak çocuk ile görüşmesine izin vermediği, kadının ortak konuta dönmemesi sebebiyle erkeğin başka biri ile evlendiği ve iki çocuğunun olduğunu iddia ederek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. II....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin herkesten ayrı yerlerde tek başına aileden ayrı başka bir odada vakit geçirdiği, kıskançlık nedeniyle davacıya hakaretler de bulunduğu, davacı kadına sözlü şiddet uyguladığı, davalı erkek evlililk birliğinin temelinden sarsılmasına ve ortak hayatın yeniden tesisinin mümkün olmamasına tam kusurlu olarak sebebiyet verdiği gerekçesi ile davanın ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, çocukların mahkemedeki beyanları ve bilirkişi raporu dikkate alınarak ortak çocuk.........
Yukarıda belirtilen bozma kararında ortada hukuki varlık kazanmış bir kararın mevcut olmadığı, yeniden yargılama yapılarak hüküm verilmesi gerektiği açıkça belirtilmiş, temyiz ve bozma sınırlandırılmamıştır. Kanunun sarih maddesine aykırılığa dayanan (HUMK m. 439/2) bu nitelikte bir bozma ile hüküm tamamen ortadan kalkmıştır. Öyleyse; bozmadan sonra her iki davada boşanma ve ferileri konusunda yeniden hüküm tesis edilmelidir. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesis edilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulması gerekli hale gelen boşanma davaları ile ferileri hakkında diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 05.12.2018 (Çrş.)...
Aile Mahkemesinin 20.12.2011 tarihli ve 2011/494 E., 2011/727 K. sayılı boşanma davasının reddine ilişkin karardan sonra tarafların ortak hayatı yeniden kurmak amacıyla bir araya gelmedikleri, eldeki davanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 166/4. maddesinde yazılı üç yıllık sürenin sonunda açıldığı, somut olaya gelindiğinde eşlerin on yıldan beri ayrı yaşadıkları, davalı kadın tarafından açılan eylemli ayrılık sebebine dayalı boşanma davasına dayanak ret ile sonuçlanan boşanma davasında sadakatsizlik vakıasına dayanıldığı ne var ki davadan feragat edildiği, hâl böyle olunca kadının 06.10.2011 tarihli feragati nedeniyle eşinden kaynaklanan tüm kusurlu davranışları affetmiş sayıldığı, nitekim dinlenen tanık beyanlarına göre davalı kadının bu feragati karşılığında karşı taraftan üç daire aldığı, tüm bunlara rağmen eşlerin yeniden bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulmadığı, olaya bu yönü ile bakıldığında her iki tarafın uzlaşmaz tavırları neticesinde karşılıklı geçimsizlik...
Temyiz Sebepleri Davacı vekili temyiz dilekçesinde; ortak çocuk sekiz aylık olunca davalının, icra marifetiyle, 3 kez yaklaşık 30-60 dakika sürelerle kişisel ilişki gerçekleştirdiğini, davalının bahsettiğimiz bu kişisel ilişki talebinin de müvekkille evliliği yeniden tesis etmeye dönük gaye taşıdığı, asıl amacının çocukla görüşmek olmadığını, davalının çocukla en son kişisel ilişki kurduğu tarihten itibaren yaklaşık 3 yıl boyunca arayıp sormadığını, müvekkilin ortak çocukla görüşmesi için bir çok kez davalıyı aramasının neticeyi değiştirmediğini, davalının ortak çocuğu uzun yıllar arayıp sormadığından dolayı, ortak çocuğun davalı babayı tanımadığını, iddialarını ispatladığını, raporlara itibar edilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek reddedilen davası yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1....
Aile Mahkemesi 2011/266 E 2011/1473 K sayılı ilamı ile daha önce açtığı boşanma davasının reddedildiği, kararın kesinleşmesinin üzerinden 3 yıl geçtiği ve ortak hayatın yeniden kurulamadığından bahisle, karşı davacı kadın tarafından da evlilik birliğinin temelinden sarsıldığından bahisle boşanma talepli mevcut davaların açıldığı, Samsun 1....