Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın ve …'in 2012 yılında 5.748.700,06 TL tutarında nakden KDV iadesi aldığı ve bunun da birbirine silsile yoluyla fatura düzenleyen davacının da içerisinde yer aldığı kişilerce veya onların verdiği vekaletname verdiği kişiler tarafından düzenlenen faturalar nedeniyle gerçekleştiği tespitlerine yer verilmiştir. ...'ın hesaplarından, … adına açılan hesaba, iş bedeli olarak yüklü miktarda para transfer ettiği, bu tutarları, …'den aldığı vekaletname ile çektiği ve ödemelerin muvazaalı olduğu, …'in telefonla yönlendirmesi üzerine …'ün aldığı şifreyi internet üzerinden işlem yapmak üzere …'e banka işlemleri yapması için verdiği,, organizasyon kapsamında tesis edilen mükellefiyetin işe başlama ve terk tarihlerinin çok yakın olduğu … ve …ün müfettiş incelemesine başlanmasından hemen sonra işi terk ettirildikleri, ...'...

    Dosyanın incelenmesinden; Gelir İdaresi Başkanlığı yazısı ile davacının da aralarında bulunduğu bazı mükelleflerin bir organizasyon çerçevesinde sahte belgeler ile ortak mükelleflerden mal ve hizmet almak suretiyle hareket etme ve bu kapsamda haksız KDV iadesi talep etmiş ve almış olma riskinin yüksek olduğunun tespit edilmiş olması nedeniyle iadesi yapılmış olan vergilendirme dönemlerinin incelemeye sevk edilmesi ve bu inceleme sonucuna göre iade tutarlarının yeniden değerlendirilerek fazla ve yersiz bir iade yapılmışsa bu tutarın mükelleften aranması gerektiğinin bildirilmesi üzerine davalı idare tarafından, 6183 sayılı Kanun'un 13/1-3. maddeleri gereğince davacı şirketin banka hesaplarına ihtiyati haciz konulduğu, ihtiyati haczin iptali talebiyle de görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır....

      Dosyanın incelenmesinden; Gelir İdaresi Başkanlığı yazısı ile davacının da aralarında bulunduğu bazı mükelleflerin bir organizasyon çerçevesinde sahte belgeler ile ortak mükelleflerden mal ve hizmet almak suretiyle hareket etme ve bu kapsamda haksız KDV iadesi talep etmiş ve almış olma riskinin yüksek olduğunun tespit edilmiş olması nedeniyle iadesi yapılmış olan vergilendirme dönemlerinin incelemeye sevk edilmesi ve bu inceleme sonucuna göre iade tutarlarının yeniden değerlendirilerek fazla ve yersiz bir iade yapılmışsa bu tutarın mükelleften aranması gerektiğinin bildirilmesi üzerine davalı idare tarafından, 6183 sayılı Kanun'un 13/1-3. maddeleri gereğince davacı şirketin banka hesaplarına ihtiyati haciz konulduğu, ihtiyati haczin iptali talebiyle de görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır....

        Dosyanın incelenmesinden; Gelir İdaresi Başkanlığı yazısı ile davacının da aralarında bulunduğu bazı mükelleflerin bir organizasyon çerçevesinde sahte belgeler ile ortak mükelleflerden mal ve hizmet almak suretiyle hareket etme ve bu kapsamda haksız KDV iadesi talep etmiş ve almış olma riskinin yüksek olduğunun tespit edilmiş olması nedeniyle iadesi yapılmış olan vergilendirme dönemlerinin incelemeye sevk edilmesi ve bu inceleme sonucuna göre iade tutarlarının yeniden değerlendirilerek fazla ve yersiz bir iade yapılmışsa bu tutarın mükelleften aranması gerektiğinin bildirilmesi üzerine davalı idare tarafından, 6183 sayılı Kanun'un 13/1-3. maddeleri gereğince davacı şirketin banka hesaplarına ihtiyati haciz konulduğu, ihtiyati haczin iptali talebiyle de görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır....

          sahibi müvekkiline iade etmesi gerektiğini, 22.04.2010 tarihli açılış kokteyli organizasyonu ücreti bedeli olan 34.380,38 TL mahsup edilerek, bakiye miktar ile 4 adet çekin müvekkiline iadesi için gönderilen ihtara davalının olumsuz cevap verdiğini ileri sürerek, müvekkilinin 4 adet çekten dolayı borçlu bulunmadığının tespiti ile davalıya yapılan ödemeden 22.04.2010 tarihli açılış kokteyli organizasyonu bedeli olan KDV dahil 34.380,38 TL düşüldükten sonra kalan 30.519,52 TL'nin istirdadını ve İİK'nın 72/5. maddesi uyarınca %40 tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir....

            -K A R A R- Davacı vekili, Pan Organizasyon ve Uluslararası Ticaret Şirketi'nin sahibi olan müvekkilinin, Prakon 2007 kongresinde bir takım organizasyon işlerinin yapımı için davalı ... ile 08.06.2007 tarihinde sözleşme imzalandığını, müvekkili tarafından hizmet bedeli karşılığı düzenlenen ....06.2007 tarihli iki adet fatura bedeli olan ....747,00 TL'nin ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için başlatılan ... takibinin davalıların haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, müvekkili ... Kongre ve Sağlık İşl. Tur. ve Org. Ltd. Şti.'nin sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle bu müvekkili yönünden davanın husumet nedeniyle reddini, diğer müvekkil...'in ise sözleşmeden kaynaklı borcu olmadığından reddini istemiş; karşı davada ise, davalı ...'nun edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili...'...

              Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Yargıtay bozma ilamı, bilirkişi kök ve ek raporu ile dosyamızda bulunan tüm bilgi ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde; davalının düzenleyicisi, davacının katılımcısı olduğu otomobil yarışının iptali-ertelenmesi nedeniyle organizasyon katılım bedelinin iadesi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin davacı tarafından işbu davanın açıldığı, davalının tek taraflı olarak organizasyonu ötelediği, davalının gerekçe olarak imkansızlık nedenini öne sürdüğü, davacının ise sözleşmeyi feshetmeyerek bir kısım üyelerinin organizasyona katılmasına ses çıkarmadığı, bu durumda davalının edimini kısmen ifa ettiği, davacının da bu kısmi edimi kabul ettiği, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda TBK'nin 137/2.maddesi uyarınca sözleşme uyarınca ralliye katılan üyeler için davacının davalıya ödenmesi gereken katılım bedeli dışında kalan bedelin tespiti için ek bilirkişi raporu alındığı, alınan rapora göre dosyada yer alan listelerden anlaşıldığı üzere, davacı kulübe...

                Maddesinin ‘iptal’ başlıklı kısmında organizasyon gününe 30 gün veya daha az bir zaman varken davet sahibinin sözleşmeyi iptal etmesi halinde, minumum hasılatın yüzde 100 ünü ödeyeceğinin düzenlendiği, davacı da organizasyon gününe 18 gün kala organizasyonu iptal ettiği, bu anlamda taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacının organizasyon bedelinin tamamını vermesi gerektiği, iptal edilen bir düğün organizasyonu yerine yeni bir düğün organizasyonu alabilmek için düğün organizasyon tarihi ile iptal tarihi arasında en azından 3 ay olması gerektiği, düğünün iddia ettikleri gibi pandemi nedeniyle iptal edilmediği, ertelenen düğünün davacının nişanlısından ayrılması nedeniyle iptal edildiği, ilk derece mahkemesi gerekçesinde de belirttiği üzere, davacının nüfus kayıtlarında halihazırda bekar olması da davacının değil, müvekkilin idealarını destekler nitelikte olduğu, ortada eksik inceleme ve değerlendirmeyle verilmiş hatalı bir kararın mevcut olduğu, bu nedenle ilk derece mahkeme kararının...

                düzenlendiği, raporda belirtilen şirketlerin 2016 yılında sahte belge düzenleme organizasyonu dahilinde haksız yere katma değer vergisi iadesi talebinde bulundukları sonucuna varıldığı söz konusu raporda; birbirlerinden sürekli ve yüksek tutarlı mal alış verişi yapan şirketlerin sahte belge düzenleme sebebiyle incelemeye sevk edildiği, bu şirketlerin birbiriyle organik bağının olduğu ve şirketlerin aynı noktadan yönetildiklerine ilişkin emareler bulunduğu, davacının da alımlarını bu şirketlerden yaptığı, davacı şirketin yöneticisinin organizasyona dahil şirketlerin bazılarında yönetici olarak yer aldığı, bazıları ile de yakın akrabalık bağı bulunduğu hususlarının, organizasyon dahilinde haksız katma değer vergisi iadesi alma iradesinin varlığı hususunda şüphe oluşmasına yeterli ve mevzuatta düzenlenen olumsuz tespitler oluşturduğu, diğer taraftan, organizasyon içindeki diğer şirketlerin mahsuben iade taleplerinin reddine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle vergi mahkemelerinde açtıkları...

                  Bu kapsamda davalının kamera hizmetini gereği gibi yerine getiremediği anlaşılmakla 4.500 TL lik organizasyon bedeli içerisinde kamera bedelinin 2.500 TL civarında tutacağı davacı tarafından sunulan örnek sözleşmelerden anlaşılmakla davanın bu miktar yönünden kabulüne, bakiye miktarlar yönünden ise hizmetin ayıplı olmadığı anlaşılmakla reddine karar vermek gerekmiştir. Manevi tazminat talebi yönünden de hizmetin ayıplı olması nedeniyle davacının zarara uğradığı sabit olup yukarıda alıntıladığımız mevzuat hükmü kapsamında davacı taraf TBK hükümlerine göre tazminat talep edebilecektir. Söz konusu sözleşmeye aykırılık davlının kusur ile gerçekleşmiş olup davacının zararı ile kusur arasında illiyet bağı bulunmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu