Davalı Sendika vekili istinaf dilekçesinde; davacının yetki tespitinin iptali davasını yasal süre içerisinde açmadığını, davacı Şirketin dava dilekçesinde yetki tespitinden 18.02.2022 tarihinde haberdar olduklarına ilişkin beyanlarının maddi gerçeğe ve hukuka aykırı olduğunu, toplu iş sözleşmesi görüşmesi başladıktan sonra yetki tespitinin iptalinin talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. C....
Yukarıda belirtilen kanuni düzenleme karşısında, yetki tespiti kararına ilişkin açılacak davaların görevli makamın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekir. Yetki tespitinin yapıldığı işyerinin adresinin DÜZCE ilinde olması, yetkili mahkemenin işyerinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü'nün; DÜZCE il müdürlüğü olması sebebi ile yetkili mahkemenin Düzce İş Mahkemesi” olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Karara karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunu, davanın davalı Bakanlığa karşı açılmış olması nedeniyle Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yetki tespitinin iptali gerektiğini beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talep edilmiştir. Taraflar arasında davanın yetkili mahkemede açılıp açılmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır....
Aydın Söke adresinde faaliyet gösteren işyerinin çoğunluk tespitinde nazara alınmadığını, yetki tespitinin bu husustan dolayı da iptali gerektiğini, işletme kapsamında bulunmadığını okuma yazma bilmeyen bazı işçilerin sendikaya üye olarak kaydedilmeleri sebebiyle sendikaya üyelik iradelerinin bulunmadığını, bu sebeplerle bakanlık yetki tespitinin iptalini ile dava açmıştır. Davalı Bakanlık vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; 6356 sayılı Sendikalar Ve TİS kanununun 42. Md. Uyarınca bakanlığa yapılan yetki tespit başvurularının aynı kanunun 41. Md....
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davaları için yetki konusunda İcra ve İflas Yasasında özel bir hüküm yer almamıştır. Bu nedenle HUMK.nun 9 ve sonraki maddelerinde öngörülen yetki kurallarına göre dava açılabilir. İİK’nın 281. maddesi gereğince basit yargılama usulü uygulanan tasarrufun iptali davalarında yetki itirazının ise en geç ilk oturumda esasa girmeden evvel ileri sürülmüş olması gerekir. Somut olayda davalılar vekili tarafından verilen 05/10/2007 tarihli cevap dilekçesinde usulüne uygun yetki itirazında bulunarak ... - ... köyünden ikamet ettiklerini yetkili mahkemenin ... mahkemeleri olduğunu ileri sürmüştür. Davalı borçlu tarafından icra takibinde yetki itirazında bulunulmamış olması bu davada yetki itirazında bulunulmasına da engel değildir. Ne varki davalıların yetki itirazı hakkında mahkemece olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir....
Somut olaya tatbiki gereken HMK'nın 6/1. maddesinin; "(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." şeklinde düzenlendiği, bu yetki kuralının kesin olmaması nedeni ile HMK'nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği, Kanunun 19/2. maddesinin; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." hükmünü içerdiği görülmektedir....
Somut olaya tatbiki gereken HMK'nın 6/1. maddesinin; "(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." şeklinde düzenlendiği, bu yetki kuralının kesin olmaması nedeni ile HMK'nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği, Kanunun 19/2. maddesinin; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." hükmünü içerdiği görülmektedir....
Ödeme emri tebliği üzerine borçlu sadece yetki itirazında bulunmuş ise,alacaklı İİK.nun 50/2.maddesi uyarınca, bu itirazın kaldırılmasını ancak, icra hukuk mahkemesinden isteyebilir. Borçlu yetki itirazı ile birlikte borcun esasına da itiraz etmişse, alacaklı aynı Kanun'un 67/1.maddesi uyarınca icra hukuk mahkemesine başvurabileceği gibi, dilerse genel mahkemeye itirazın iptali davası da açabilir. Borçlu yetki itirazı ile birlikte borcun esasına da itiraz etmişse, icra hukuk mahkemesi tarafından önce yetki itirazı incelenip karara bağlanacaktır. Borçlunun yetki itirazı ile birlikte borca itiraz etmesi ve alacaklının da genel mahkemede itirazın iptali davası açması halinde, genel mahkeme icra dairesinin yetkisine karşı yapılan itirazı icra hukuk mahkemesi yerine geçerek çözümlemelidir. Zira, genel mahkemenin de yetki itirazını incelemeye yetkili olduğunun kabulü gerekir....
HÜKÜM/:Yukarıda açıklanan nedenlerle, Farklı Bölge Adliye Mahkemelerinin yargı sınırları içerisinde bulunan ilk derece mahkemelerine ait olumsuz yetki uyuşmazlıklarına bakma görevi Bölge Adliye Mahkemelerinin ve dolayısıyla Dairemizin görev alanına girmediği, bu şekildeki yetki uyuşmazlıklarının Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesince çözülmesi gerektiği anlaşılmakla yetki uyuşmazlığı konusunda dairemizce KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Dosyanın olumsuz yetki uyuşmazlığının giderilmesi için Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'ne gönderilmek üzere Antalya 3.Tüketici Mahkemesi'ne iadesine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile KESİN olarak karar verildi....
Bu nedenle, davanın kabulü yerine davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulü ile yetki tespitinin iptaline karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalılar vekilleri, 6356 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi gereğince yetki süreci başladıktan sonra yapılan işkolu değişikliği tespitinin bir sonraki dönem geçerli olacağını ve davanın reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmişlerdir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, 6356 sayılı Kanun'un 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında olumsuz yetki tespitinin iptali istemine ilişkindir. 2....
Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır. (5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.” Somut olayda, davacı sendika tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yapılan başvuru ile (1019096) sicil numaralı işyerinde toplu iş sözleşmesi yapabilmek için gereken çoğunluğun sağlandığının tespiti talep edilmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 16/11/2015 tarih ve 25911 sayılı cevabi yazısı ile de, başvuru konusu işyerinin sendikanın kurulu bulunduğu 17 sıra numaralı “Sağlık ve sosyal hizmetler” işkolunda yer almaması nedeniyle başvuru hakkında yapılacak bir işlem bulunmadığı bildirilmiştir. Belirtmek gerekir ki, dava konusu Bakanlık yazısı hukuki niteliği itibariyle olumsuz yetki tespit işlemidir. Buna göre davacı sendikanın talebi de olumsuz yetki tespitinin iptali ile başvuru konusu işyerinde toplu iş sözleşmesi yapabilmek için gereken çoğunluğun sağlandığının tespiti olduğundan, somut olayda ayrı bir işkolu tespitine itiraz davası mevcut değildir....