Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın kendi anne baba hanesine bekar olarak kayıtlı olduğu, ölüm araştırmasının yapıldığı, ancak adı geçen kişinin evlenerek ...soyadını aldığı, ancak hernasılsa davacının anne ve babası hanesinde ... adı ile yazıldığı ve bu hanede resmi olarak... ile evli ve çocukları olduğu, öldüğü iddia edildiğine göre dava, mükerrer nüfus kaydının ipt...sureti ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesidir. Nüfus kayıtlarındaki düzeltme davaları kamu düzeni ile yakından ilgili olup, mahkemeler kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorundadır. Somut olayda, salt taraf beyanları ve tanık anlatımı ile yetinilmeyip, ...'ın mirasçıları davaya dahil edilerek iddia ile ilgili olarak mahkemece re'sen DNA testi yaptırılıp, alınacak rapor da gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile DNA testi yaptırılmadan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

    Bu saptama yapılırkende aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir. 3-Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla, taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. 4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir....

      Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, İdari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmelidir. Somut olayda; tapu maliki olarak görünen kişilerin artık nüfus siciline tescili mümkün olmadığından ve dolayısıyla tapu kaydındaki kimlik bilgileri de nüfus kayıtlarına göre düzeltilemeyeceğinden, tapu kayıtlarında intikal yaptırılabilmesi için mahkemece, “dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında tapu maliki olarak görünen ... (...) ile davacıların murisi ... oğlu ...'ın aynı kişi olduğunun tespitine” şeklinde bir tespit hükmü kurulması gerekirken tapu kaydının yanlış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır....

        in kimlik bilgilerini kullanarak ... ile 25/05/1988 tarihinde evlendiği davalılar arasındaki butlan sebebiyle sakat evliliğin iptali ve kararın nüfus kayıtlarına tescili talep edilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, ... ile fiilen evli olanın 25/05/1971 doğumlu ... olmayıp, ... olduğu, ancak nüfusta, ... ile evlenenin Selma olduğuna ilişkin tescil kaydı oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu fiili durum karşısında dava, evlenme olayının nüfusa hatalı tescil ve tesisinden kaynaklanan nüfus kaydının düzeltilmesi mahiyetindedir ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36.maddesine dayanmaktadır. Öyleyse davaya bakmakla aile mahkemesi değil, asliye mahkemesi görevlidir. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden gözetilir....

          Aynı Kanunun 39 ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddeleri uyarınca, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar Nüfus Müdürlüğü'nce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir. Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir....

            Ancak; Davada, davacının nüfus kaydı düzeltilerek müteveffa ...'nin davacının babası olduğunun tespiti istenildiği halde, mahkemece babasının ... olduğunun belirlenmesi nedeni ile nüfusta anne adının da düzeltilmesine karar verilmesi, Kabule göre de; Dosyada bulunan nüfus kaydından, davacı ...'ın annesi olduğuna karar verilen ... 19.01.1954 tarihinde öldüğü, davacının ise 01.07.1954 tarihinde doğduğu anlaşılmakla, bir kişinin ölümünden sonra doğum yapması mümkün olmadığı anlaşıldığı halde, nüfus kayıtlarında bu şekilde düzeltme yapılması hayatın olağan akışına ters düşmektedir. Hakim, nüfus kayıtlarında düzeltme yapılmasına karar verirken bu kayıtlar arasında çelişki yaratmamak ve hayatın olağan akışına ters düşecek durumlara yol açmamaya özen göstermek durumundadır. Mahkemece bu hususa dikkat edilmeyerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....

              Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir. 3-Taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. 4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekalet ücreti maktu olarak belirlenmelidir....

                Dava, nüfusa kayıtlı olmayan, dolayısı ile nüfusta sadece isim olarak kayıtlı kişinin davacının murisi olduğu ile adı geçeninin üstsoy ve altsoyu ile bağ kurularak nüfusa tescili istemine ilişkindir. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre, davacı Meryem'in annesi olan Gülüzar ile bir kısım davalıların murisi İsmet'in nüfus kayıtlarında anne adları Ayşe olarak yazılı ise de; Ayşe ile evlatları oldukları ileri sürülen Gülüzar ile İsmet arasında anne-evlat bağı bulunmadığı gibi Ayşe'nin de nüfusa kayıtlı olmaması sebebi ile anne-babasının kim olduğu belli olmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda birden fazla talep mevcut olup ilki; nüfusa kayıtlı olmayan Ayşe'nin İsmet ve Gülüzar'ın annesi olduğunun tespiti; ikincisi, Ayşe'nin Osman ve Hatice kızı olduğunun tespiti ve son olarak da, kayıt dışı yaşayıp öldüğü ileri sürülen Ayşe Öz'ün, Osman ve Hatice kızı olarak 1903 doğum ve 1983 ölüm tarihi ile nüfusa tescil edilmesi istemlerine ilişkindir....

                Ancak; Dosya içindeki bilgi ve belgelere, dinlenen tanık beyanlarına ve mahkemenin kabulüne göre davacının nüfusta kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu olgu ve istek de nazara alınarak nüfus kütüğünde kaydı bulunmayan bir kimsenin kütüğe yazılması nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğundan, davacının dilekçesinin HUMK.nun 7. maddesinin birinci fıkrası uyarınca görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 8.6.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki nüfusta kayıt iptaline ilişkin davada Bursa 3. Asliye Hukuk ve Bursa 4. Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, nüfusta kayıt iptali ve tescili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, Bursa 4. Aile Mahkemesinin verdiği 03.03.2009 günlü görevsizlik kararının, davalılardan Nüfus Müdürlüğü, ... ile ...’in yasal temsilcisine tebliğe çıkartılıp, kesinleşme şerhi verilmeden gönderildiği anlaşılmaktadır. HUMK’nun 25/II. maddesinde "iki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar temyiz edilmeksizin kesinleştiği takdirde görevli veya yetkili mahkeme Yargıtay’ca belirlenir." hükmüne yer verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu