WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şöyle ki, taşınmaz tapularının beyanlar hanesinde kaydı düzeltilmek istenen “Ali oğlu T.. Y..” ismiyle bir başka kişinin bulunup bulunmadığı yönünde nüfus araştırması yapılmamış, taşınmazın kimin kullanımında olduğuna ilişkin olarak da tanık dinlenilmemiştir. Hal böyle olunca; Ali oğlu T.. Y.. ismiyle bir başka kişinin nüfusta kayıtlı olup olmadığının Nüfus Müdürlüğü'ne sorulması, aynı isimde bir başka kişinin bulunduğunun saptanması halinde yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılıp bu kişi veya yasal mirasçılarının hak iddiasında bulunup bulunmadıklarının açıklığa kavuşturulması, öte yandan davanın mahiyeti gereği davacının göstereceği tanıkların dinlenilmesi, gerekirke taşınmaz başında keşif yapılıp kullanım durumunun saptanması sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir....

    Mahkemece taşınmazların tarafların ortak murisleri olan ancak nüfusta kaydına rastlanmayan ... lakaplı ... isimli şahsa ait olduğu ancak dava konusu taşınmazların davalıların ortak murisi olan fakat davacının murisi olmayan ... ...ın 80-90 yıldır zilyetliklerinde bulunduğu, bu şahısların ... lakaplı ...mirasçısı olduğunun davacı tarafından ispatlanamadığı kabul edilmiş ise de davacıya kök muris... ...'ın veraset ilamını dosyaya sunması için süre ve imkan tanınmaksızın, dolayısıyla davacı ve davalılar ile kök muris arasında miras ilişkisi bulunup bulunmadığı yöntemince belirlenmeksizin nüfusta kaydı olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Hal böyle olunca, davacıya kök muris ...'...

      Yargıtay kararları ile uygulamada yerleştiği şekilde, düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmeli; nüfus müdürlüğünden, tapu kaydında adı geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmeli, taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulup bulunmadığı araştırılmalı, istem konusunda tanık dinlenmeli, tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır. Bu bağlamda tapu sicilinde murisin adı, soyadı veya baba adının düzeltilmesi isteniyor ise murisin mirasçılarını gösterir veraset belgesinin dosyaya ibrazı sağlanıp, diğer kayıt ve belgelerle birlikte incelenerek, nüfus kaydı ile karşılaştırılmalıdır....

      Bu nedenle nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, tapu kayıtlarında intikal yaptırılamaması nedeniyle zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda, dava konusu taşınmazın dayanak kayıtları getirtilip gerekli inceleme yapılarak tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir tespit kararı verilmelidir. Hâl böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak anılan çelişkinin giderilmesi; davacının mirasbırakanı M. A. nüfusta kayıtlı olmadığından, tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin nüfus kaydına uygun hale getirilmesine imkan bulunmadığına göre tespit hükmü kurulabileceği gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ve eksil inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir....

        Uyuşmazlık; davada yetkili Mahkemenin, nüfus kaydı düzeltilmesi istenilen kişinin yerleşim yeri Mahkemesi mi yoksa düzeltmeyi isteyen kişinin (davacı) yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki Mahkemesi mi olduğu olduğu noktasında olup; 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun “Nüfus davaları” başlıklı 36. maddesine göre; “(1) Mahkeme kararı ile yapılan kayıt düzeltmelerinde aşağıdaki usûllere uyulur: a) Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır. Kayıt düzeltme davaları nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır. b) Ad değişikliği halinde, nüfus müdürlüğü bu kişinin çocuklarının baba veya ana adına ilişkin kaydı, soyadı değişikliğinde ise eş ve ergin olmayan çocukların soyadını da düzeltir....

        “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi” dir (Nüfus Yönetmeliği m.143). 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35. maddesine göre, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak, olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar, nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir. Buna karşılık, nüfus kütüklerindeki “doğru olmayan kayıtların” düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur (TKM m.38, Nüfus Kanunu m.11). İşte bu noktalarda, nüfus kütüğünde yer alan “doğru olmayan kayıtlar”, ilgilileri veya cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan “kayıt düzeltme davası” ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır (HGK 13.04.2016 gün 2014/18-717 sayılı kararından)....

          Muris ...’nin nüfusta kaydı bulunmadığına göre soyisim ve baba adı eklenmesi doğru değildir.Bu malik hakkında yapılacak inceleme ve araştırma sonunda davacının murisi olduğu hususunda sonuca varıldığı takdirde çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince tapu maliki ile davacının murisinin aynı şahıs olduğunun tespitine şeklinde tespit kararı verilmekle yetinilmesi gerekirken düzeltme yapılması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,hükmün 2.bentte yazılı nedenlerle BOZULMASINA, 08.06.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi...

            Ancak; Davacının 10.09.2014 tarihli duruşmadaki beyanına göre nüfusta kayıtlı olmadığı ve ölen kardeşine ait nüfus cüzdanını kullandığı anlaşılmaktadır. Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup, nüfusa kayıt edilmeden kendisinden önce doğup ölen kardeşine ait nüfus kaydını kullanan kişinin nüfusa tescili dolayısıyla saklı nüfustan sicile yazılması da idari işlem niteliğindedir. Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 4/z-ff. maddesine göre 18 yaşını tamamlayıncaya kadar herhangi bir nedenle aile kütüğüne geçirilmemiş olan kişiler saklı nüfustan sayılır....

              Nüfusta kayıtlı anne ve baba adının gerçeği yansıtmadığı ve bu nedenle gerçek anne ve baba adının yazılması istemiyle açılacak ve nüfusa kayıtlı bulunan hanenin de değiştirilmesi sonucunu doğuracak davalarda, esasen iki iddia bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, çocuğun kayden anne olan kadından değil, başka bir anneden doğduğu; ikincisi ise, kayden baba olarak gözüken kişinin genetik baba olmadığı ididasıdır. Bu davada, kayden anne gözüken kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, yukarıda sözü edilen babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve “genetik annenin kocası olmayan” kayden babanın babalık sıfatı, aksine bir iddia bulunmadığı takdirde, ortadan kalkacaktır. Mahkemece belirlenen genetik annenin, çocuğun doğduğu tarihte evli bulunduğunun anlaşılması halinde, TMK'nın 285. maddesinde yazılı babalık karinesi nedeniyle genetik annenin kocası olan erkek, baba sıfatını kazanacaktır....

                Nüfusta kayıtlı anne ve baba adının gerçeği yansıtmadığı ve bu nedenle gerçek anne ve baba adının yazılması istemiyle açılacak ve nüfusa kayıtlı bulunan hanenin de değiştirilmesi sonucunu doğuracak davalarda, esasen iki iddia bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, çocuğun kayden anne olan kadından değil, başka bir anneden doğduğu; ikincisi ise, kayden baba olarak gözüken kişinin genetik baba olmadığı ididasıdır. Bu davada, kayden anne gözüken kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, yukarıda sözü edilen babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve “genetik annenin kocası olmayan” kayden babanın babalık sıfatı, aksine bir iddia bulunmadığı takdirde, ortadan kalkacaktır. Mahkemece belirlenen genetik annenin, çocuğun doğduğu tarihte evli bulunduğunun anlaşılması halinde, TMK'nın 285. maddesinde yazılı babalık karinesi nedeniyle genetik annenin kocası olan erkek, baba sıfatını kazanacaktır....

                  UYAP Entegrasyonu