Aynı Kanu'nun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddeleri uyarınca, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiç bir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir. Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur....
İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet Savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir. Dava, gerçek durumu göstermeyen yanlış nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkindir. T.C. kimlik numaralı Makbule Boz'un nüfus kaydı incelendiğinde; davacının kardeşi olarak gözüktüğü, Trabzon İli Yomra İlçesi Kılıçlı Mahallesi nüfusuna kayıtlı olup İsmail ve Hava kızı olarak 01/01/1949 doğumlu olarak gözüküp nüfusa tescilinin 22/02/1950 tarihinde yapıldığı hususunun görüldüğü, kaydının kapalı olduğu, anne ve babası olarak nüfusta gözüken İsmail ve Hava'nın evlilik tarihinin 22/02/1943 tarihi olarak gözüktüğü anlaşılmaktadır....
Babalık karinesinden faydalanma söz konusu olmaksızın, kocanın nüfus kütüğüne kaydedilen çocukla koca arasında soybağının kurulması söz konusu olmadığı için, böyle bir durumda çocuk ile koca arasında soybağının bulunmadığının tespitine yönelik olarak açılacak dava, soybağının reddi davası değil, yanlış kaydın düzeltilmesi amacına yönelik kayıt düzeltme davasıdır (TMK m. 39). Örneğin kocanın eşi dışında bir başka kadın tarafından doğrulan çocuğu, eşinden doğmuş gibi nüfus kütüğüne kaydettirmesi ya da evliliğin sona ermesinden üçyüz gün geçtikten sonra doğan çocuğun üçyüz günlük süre içinde doğmuş gibi nüfusa kaydettirilmesi hallerinde durum böyledir. Nüfus kayıt düzeltmesi davalarına gelince: Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi, “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davalarının konusunu oluşturur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, dava dilekçesinde kendisine ait mükerrer nüfus kaydı olduğundan bahisle nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, ..., 3 BSN'de nüfusa kayıtlı, ... ve ... oğlu 15.10.1960 doğumlu ... ile aynı hane 6 BSN'de nüfusa kayıtlı ... ve ... oğlu 16.12.1963 doğumlu ...'...
in hanesine kaydının yapılmasına, bu hususta nüfus müdürlüğüne yazı yazılmasına, veraset ilamın iptali talebinin reddine karar vermiştir. Hükmü davalı ... temsilcisi temyiz etmiştir. Dava, nüfusta kaydı olmayan kişinin nüfusa tescili, nüfus kaydında düzeltme, tespit, noter tarafından düzenlenen mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin olup; temyiz incelemesine konu uyuşmazlık, yerel yazımdan önce ölmesi nedeni ile nüfusta kaydı bulunmayan kişinin tescili, nüfus kaydında düzeltme ve tespit istemine ilişkindir. Yürürlükten kaldırılan; 1543 sayılı Genel Nüfus Yazımı Kanununun 5. maddesinde "Yazım kurullarının insan oturan yerleri birer birer gezip ev halkından evde bulunanları görmeleri suretiyle yapılır.", 6. maddesinde "Bölgelerinde; yazım yapılacağı ilan edilen günlerde o bölge halkının evlerinde oturmaları mecburidir." Nüfus Yazımı Yönetmeliği'nin 14. maddesinde "Yazılacak kişinin görülmesi esastır....
Nüfus kütüğüne kızının iki kez kaydedilmiş olması davacı annenin haklarını etkileyeceğinden mükerrer kaydın iptalini istemekte hukuki yararı bulunmaktadır. Kamu düzenini ilgilendiren böyle bir davayı, kaydının iptali istenen kişinin açması gerekir ise de, dava ekonomisi de gözönünde tutularak mükerrer kaydının iptali istenilen kişinin, davacının yanında yöntemince davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanıp, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken, sıfat yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; Mahkemenin gerekçesinin dayandığı tescil engeli dışında ve öncelikle; 5490 sayılı Nüfus Yasası hükümlerine göre doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne tescili idari bir işlem olup, ölen ablasının nüfusunu kendi nüfusa kaydedilmediği için taşıdığını ileri sürerek doğum tarihinin düzeltilmesini isteyen davacının davasının bu sebeple reddi gerekirken sonuç itibariyle doğru olan hükmün gerekçe değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 31.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava, davacının kardeşi olduğu iddia edilen kişilerin nüfusa tescil suretiyle aile bağının kurulması istemi ile açılmıştır. Davacı; Elmas, İsmail ve Emrah isminde 3 kardeşinin olduğunu, yaşlarının büyük olmasına rağmen şimdiye kadar nüfus müdürlüğüne hiçbir kayıt işlemi yaptırılmadığını beyanla eldeki davayı açmıştır. Nüfus Hizmetleri Kanununun 15 maddesi ile doğumun bildirimi, 31. maddesi ile ölümün bildirimi, 33. maddesi ile ölü olduğu halde aile kütüklerinde sağ gözükenlerin nüfus kütüğüne geçirilmesi düzenlenmiştir. Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görevdir. Nüfusa kayıt edilmeyen bir kişinin nüfusa tescil edilmesi, dolayısıyla saklı nüfustan sicile yazılması da idari işlem niteliğindendir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Yargıtay Hukuk Dairelerinin görevlerini düzenleyen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesinde "Nüfus kütüğü ve yaş kayıtlarının düzeltilmesi, öz ve soyadının değiştirilmesi" davalarının Yargıtay 18. Hukuk Dairesi görevi kapsamında bulunduğu hüküm altına alınmış, 12.05.2011 tarih ve 1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunun kararına göre de nüfus kayıt düzeltilmesine ilişkin davaların 01.07.2011 tarihinden itibaren sadece 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ile sınırlı olmak üzere temyiz incelemesinin 18. Hukuk Dairesince yapılması gerektiği belirtilmiştir. Davada, ... ve ... kızı olarak nüfusa kayıtlı bulunan davacının adı geçenlerin çocuğu olmayıp ... ve ... çocuğu olduğu iddia edilerek gerçek anne ve babasının adı ile nüfus kütüğüne kayıt edilmesi istenilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Yargıtay Hukuk Dairelerinin görevlerini düzenleyen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesinde "Nüfus kütüğü ve yaş kayıtlarının düzeltilmesi, öz ve soyadının değiştirilmesi" davalarının Yargıtay 18. Hukuk Dairesi görevi kapsamında bulunduğu hüküm altına alınmış, 12.05.2011 tarih ve 1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunun kararına göre de nüfus kayıt düzeltilmesine ilişkin davaların 01.07.2011 tarihinden itibaren sadece 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ile sınırlı olmak üzere temyiz incelemesinin 18. Hukuk Dairesince yapılması gerektiği belirtilmiştir. Davada, ... ve ... oğlu olarak nüfusa kayıtlı bulunan davacının adı geçenlerin çocuğu olmayıp ... ve ... çocuğu olduğu iddia edilerek gerçek anne ve babasının adı ile nüfus kütüğüne kayıt edilmesi istenilmiştir....