Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddeleri uyarınca, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiç bir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2- 87/77 sayılı kararı)....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının 27.02.2009 gün 2009/2 sayılı davanamesi ile nüfus kaydının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davada taraf olmayan ... adlı kişinin ihbarı üzerine Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının 27.02.2009 gün 2009/2 sayılı davanamesi ile nüfusta davalılar ... ve ... çocuğu olarak kayıtlı bulunan davalı ...'...

    Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde; kendisinin nüfusa kaydının yapılmadığını, ölen kardeşinin kayıtları ile bugüne kadar yaşadığını ileri sürerek doğum tarihinin düzeltilmesini istemiş, mahkemece nüfus kayıtlarının düzeltilmesinde kayden engel bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, yasa hükümlerine göre doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne tescili idari bir işlem olduğundan davanın reddine karar vermek gerekirken yukarıda sözü edilen gerekçe ile davanın reddi sonucu itibariyle doğru olduğundan gerekçe değiştirilmek suretiyle ve yukarıda açıklanan gerekçe ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 17.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar dava dilekçesinde, nüfus kütüğünde 1977 olan doğum yılının 1979 olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde; kendisinin nüfusa kaydının yapılmadığını, ölen kardeşinin kayıtları ile bugüne kadar yaşadığını ileri sürerek doğum tarihinin düzeltilmesini istemiş, mahkemece kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın esastan reddine karar verilmiştir. Yasa hükümlerine göre doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne tescili idari bir işlem olduğundan davanın görev yönünden reddine karar vermek gerekirken esastan reddi yerinde değildir....

        Aynı Kanun'un 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddeleri uyarınca, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiç bir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî T3 dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir. Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir....

        Nüfusta kayıtlı anne ve baba adının gerçeği yansıtmadığı ve bu nedenle gerçek anne ve baba adının yazılması istemiyle açılacak ve nüfusa kayıtlı bulunan hanenin de değiştirilmesi sonucunu doğuracak davalarda, esasen iki iddia bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, çocuğun kayden anne olan kadından değil, başka bir anneden doğduğu; ikincisi ise, kayden baba olarak gözüken kişinin genetik baba olmadığı iddiasıdır. Bu davada, kayden anne gözüken kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, yukarıda sözü edilen babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve “genetik annenin kocası olmayan” kayden babanın, babalık sıfatı kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Mahkemece belirlenen genetik annenin, çocuğun doğduğu tarihte evli bulunduğunun anlaşılması halinde, TMK'nın 285. maddesinde yazılı babalık karinesi nedeniyle genetik annenin kocası olan erkek, kendiliğinden baba sıfatını kazanacaktır....

        Diğer dahili davalıların beyanlarında, davaya karşı çıkmadıkları, nüfus müdürlüğünden gelen yazı cevabı doğrultusunda bu yazıyı teyit eden açıklamalarda bulundukları görülmektedir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : Bolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/48 Esas, 2021/67 Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; davanın kabulü ile, Bolu İli, Merkez İlçesi, Gölcük Köyü, Cilt no: 63 Hane No: 35 BSN: 14'te nüfusa kayıtlı, TC Kimlik Nolu, İsmail Ve Sabire Kızı 21/02/1984 Bolu doğumlu T9 ile Bolu İli, Merkez İlçesi, Banaz Köyü, Cilt no: 31 Hane No:20 BSN:90'da nüfusa kayıtlı, TC Kimlik Nolu, Yaşar ve Ayşe Kızı 22/02/1985 Bakırköy doğumlu T6 aynı kişi olduğunun tespitine, bu sebeple mükerrer kayıt ve sonraki kayıt olan Bolu İli, Merkez İlçesi, Banaz Köyü, Cilt no: 31 Hane No:20 BSN:90'da nüfusa kayıtlı, TC Kimlik Nolu, Yaşar ve Ayşe Kızı 22/02/1985 Bakırköy doğumlu T6 nüfus kaydının iptali ile, bu kayıtta yer alan şahsi hale ilişkin değişikliklerin (evlenme, nakil vs.)...

        Nüfus kütüklerinde kişinin T.C. kimlik numarası, kişinin adı, soyadı, cinsiyeti, baba ve ana adı ile soyadları, doğum yeri ile gün, ay ve yıl olarak doğum tarihi ve kütüğe kayıt tarihi, evlenme, boşanma, soybağının kurulması veya reddi, ölüm, vatandaşlığın kazanılması veya kaybedilmesi, kişinin kayıtlı bulunduğu il, ilçe, köy, mahalle adı, cilt, aile ve birey sıra numarası, kişisel durumda meydana gelen değişikliler veya yetkili makamlarca yapılan düzeltmeler, medeni hali, yerleşim yeri adresi gibi kişisel bilgiler yer alır.(5490 s.NHK. m. 7). Öte yandan, nüfus kütükleri resmi sicillerdir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 7. maddesine göre resmi sicil ve senetler belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur....

        Somut olayda salt taraf beyanları, tanık anlatımı ve kolluk tarafından düzenlenen tutanak ile yetinilmeyip, iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp, alınacak rapor da gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, doğru görülmemiştir. " şeklinde karar verilmiştir. - Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup, nüfusa kayıt edilmeden yaşayan kişinin saklı nüfustan nüfusa tescili de idari bir işlem niteliğindedir....

        Mahkemece, açıklanan bu husus gözetilmeden kadastro tespitleri sırasında yapılan yanlışlıklardan olan nüfusa kayıtlı olduğu yer ve anne adının nüfus kayıtlarına göre düzeltilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu gibi durumlarda tapu malikinin davacı ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde "çoğun içinde az da vardır" kuralı gereğince mahkemenin bu yönde bir tespit kararı vermesi gerekir. Eldeki davada tapu kayıt maliki "... oğlu ... Mercan" ile davacı "Ankara ili, Kazan ilçesi, ... köyü, cilt: 15, hane: 5'te nüfusa kayıtlı ... ve ...'den olma, 15.01.1941 doğumlu, ..."ın aynı kişi olduğu ispat edilmiştir....

          UYAP Entegrasyonu