"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde 17.10.1964 olarak nüfusa kayıtlı doğum tarihinin 17.07.1964 olarak düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkili ...'ın doğum tarihinin nüfus kütüğüne 17.06.1964 olarak yazılmış olmasına karşın gerçek doğum tarihinin 17.07.1964 olduğunu ileri sürerek davacının doğum tarihinin 17.07.1964 olarak düzeltilmesini istemiştir. Dosyada toplanan bilgi ve belgelerden ve özellikle 17.11.1964 günü düzenlenmiş bulunan doğum kağıdı ile Nüfus Müdürlüğünden getirtilen aile nüfus kayıt tablosu içeriğinden davacı ...'ın 17.10.1964 doğumlu olarak 07.11.1964 günü nüfusa tescil edildiği bu yaşın ......
Sulh Hukuk Mahkemesinin 05.09.2022 Tarihli ve 2022/3064 Esas, 2022/2517 Karar Sayılı Kararı Murisin yurt içinde yerleşim yerinin bulunmadığı ve murisin nüfus kaydı incelendiğinde Eskişehir ili, Odunpazarı ilçesi, ... Mahallesi nüfusuna kayıtlı olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. B. Eskişehir 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.08.2023 Tarihli ve 2023/2571 Esas, 2023/2364 Karar Sayılı Kararı Reddi miras kararında murisin son yerleşim yeri yetkili olduğu, dava dosyasında murisin son yerleşim yerinin neresi olduğuna dair bir bilgi ve belge bulunmadığı, Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesince murisin nüfusa kayıtlı olduğu yer Eskişehir olduğu ve bu şekilde yetkisizlik kararı verilmiş olduğu ve bu durumun usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. II. GEREKÇE A. Uyuşmazlık Uyuşmazlık, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 609 uncu maddesi uyarınca mirasın gerçek reddi istemine ilişkindir. B. İlgili Hukuk 1....
in nüfus kayıtlarında ... adında kardeşi olarak kayıtlı birisi bulunduğu, gerçekte böyle birisi olmadığı, ... isminin halk arasında davacının adı olarak bilindiği ileri sürülerek ... adına olan kaydın nüfus kayıtlarından terkini istenmiş; mahkemece, ... ile ...'in farklı kişiler olduğu gerekçesi ile davanın reddine dair karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, nüfus kütüğündeki mükerrer olduğu ileri sürülen kaydın iptali istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 7. maddesine göre, resmi sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, herhangi bir şekle bağlı değildir. Bu duruma göre bir kimsenin nüfus kütüğüne birden fazla kaydedilmesi mümkün bulunmadığından, mükerrer olan kaydın iptaline karar verilmelidir....
Aynı Kanun'un 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddeleri uyarınca, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiç bir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir. Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur....
Taleplerden biri nüfusa kayıtlı olmayan Vahap Canpolat'a ilişkin olarak tespit kararı verilmesi diğer talep ise verilecek tespit kararının nüfus kayıtlarına açıklama olarak yazılmasıdır. Davacı tarafın ikinci talebi olan nüfus kaydına açıklama yapılması talebi bakımından; Doğanşehir ilçesinde yersel yazım yapılmadığı, nüfus kayıtlarının mevcut olduğu, ancak Vahap Canpolat'ın nüfusa tescil edilmeden yaşayıp vefat ettiği, bu hali ile 5490 sayılı Kanun'un 58/2.maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı gibi, verilen tespit kararının nüfus kaydına işlenmesi idari işlem niteliğindedir. Dolayısıyla davacı tarafın "nüfus kaydına açıklama olarak yazılması" talebinin görev yönünden reddine karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Emekli Sandığı Yoklama Yönetmeliğinin 12. maddesine göre Emekli Sandığınca bağlanan aylıkların, aylık sahiplerinin nüfus kayıt örneği ve emeklilik sicil numarası belirtilmek suretiyle aylık sahibinin kayıtlı olduğu Nüfus Müdürlüğüne bildirilmesi, yapılan bildirimin Nüfus Müdürlüğünce aylık sahibinin nüfus kütüğüne kaydedilmesi, anılan yönetmeliğin 13. maddesine göre ise Emekli Sandığınca aylık bağlanmış olanların durumlarında aylıkların kesilmesini gerektiren ölüm, evlenme gibi değişikliklerin meydana gelmesi halinde nüfus Müdürlüğünün T.C. Emekli Sandığı'na bildirimde bulunması gerektiğinin belirtilmiş olması karşısında, Emekli Sandığınca N.....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı dava dilekçesinde, nüfus kütüğüne kayıtlı 05.02.1965 doğumlu oğlu...olmadığını ileri sürerek kaydının iptalini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde; oğlu ...in nüfusa iki kez tescil edildiğini bildirerek mükerrer olan 02.05.1965 doğum tarihli kaydının iptalini istemiştir. Dosyaya getirtilen aile nüfus kayıt tablosu içeriğinden, kaydının iptali istenilen ...in davacı ile eşi...'ın müşterek çocukları olarak 13.05.1966 tarihinde 02.05.1965 doğumlu olarak nüfusa tescil edildiği, ...in kaydının iptali için bu davanın salt babası ... tarafından açıldığı anlaşılmaktadır. Davanın yukarıda açıklanan niteliği de gözönünde tutularak kaydının iptali istenilen ...in annesi...'...
Mahkemece bu eksiklik giderilerek, davacının isminde düzeltme yapılması istenen kişinin mirasçısı olmadığı anlaşılırsa davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmelidir. Aksi halde yani davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılması halinde ise; yapılan nüfus araştırması sonucu nüfus kaydı getirtilen Kumafşarı kasabası, cilt:42, hane:118, BSN:10’da nüfusa kayıtlı ... ve Fatma kızı, 01.07.1946 doğumlu ... isimli kişinin annesi görünen Fatma’nın nüfus kaydı ile aynı yer BSN:7’de nüfusa kayıtlı ... ve Hatice kızı, ...’un anne, baba ve tüm kardeşlerini gösterir nüfus aile kaydı da ilgili yerden temin edilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz tanık beyanları ve zabıta araştırması ile davanın ispatladığı sonucuna varılarak hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK'nin 11.02.1998 tarihli ve 2-87/77 sayılı kararı). Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı dava dilekçesinde, nüfus kütüğünde 04.01.1987 olan doğum tarihinin 13.06.1991 olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Mahkemece doğum tarihinin 13.06.1991 olarak düzeltilmesine karar verilen davacı, 19.12.1990 tarihinde nüfusa tescil edilmiştir. Bir kimsenin doğmadan önce nüfus kütüğüne tescili mümkün değildir. Hakim nüfus kayıtlarında düzeltme yaparken kayıtlar arasında çelişki meydana getirmemeye ve hayatın doğal akışına ters düşecek durumlara yol açmamaya özen göstermesi gerekirken, bu hususa dikkat edilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....