WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

tabi mirası için mirasçılık belgesi vermeyi engelleyen bir hüküm olmadığını, ayrıca çekişmesiz olarak verilen mahkeme kararlarının Türk mahkemelerince tanınmasına ve tenfizine imkanı olmadığını, çünkü mirasçılık belgesinin aksi ispat edilinceye kadar geçerli olduğunu, mirasçılık belgesinin doğru olmadığı dava yoluyla ileri sürülebileceği gibi iptali ve yenisinin düzenlenmesini isteyebileceğini bu nedenle Türk mahkemelerince tanıma ve tenfiz yoluna gidilemeyeceğini belirterek, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....

Buna göre yabancı mahkeme kararının tenfiz edilebilmesi için birinci şart “karşılıklılık” ilkesidir. Bu ilke yabancı mahkeme kararının tanınmasında aranmamaktadır. Yabancı mahkeme kararının Türkiye’de tenfiz edilebilmesi için kararın verildiği devletle Türkiye arasında ya ilamların tenfizine dair bir anlaşma (akdi karşılıklılık) veya o devlette Türk mahkeme kararlarının tenfizine imkân veren kanun hükmünün (hukuki karşılıklılık) ya da fiili uygulamanın (fiili karşılıklılık) bulunması gerekir....

    Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz." hükmünü, 59.maddesi “Yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder.” hükmünü içermektedir. Bu hükümlerden çıkan sonuç şudur: Eğer yabancı mahkemece verilmiş olan hukuk davasına ilişkin bir karar Türkiye'de tanınmış ise, o ilamın kesin hüküm etkisi, tanımaya ilişkin kararın kesinleştiği tarihten itibaren değil, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlar. Başka bir ifade ile, yabancı mahkemece verilen boşanma kararı tanınmakla, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihte taraflar boşanmış sayılırlar ve evlilik birliği bu tarihte sona ermiş olur. Nüfusa da, yabancı mahkemece verilmiş olan kararın kesinleşme tarihi boşanma tarihi olarak yazılır. (Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik m.58/1). Tarafların ......

      Aynı kanunun 59. maddesine göre ise; Yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder. Şu durumda, boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması halinde; taraflar, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren boşanmış hale geleceklerdir. Hal böyle olunca; davalı tarafça açıldığı bildirilen yabancı mahkemece verilmiş boşanma kararının tanınmasına ilişkin dava dosyasının incelenmesi ve bekletici mesele yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir....

        İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararıyla; davacı şirketlerce, Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Genel Müdürlüğünce ihalesi yapılan "Ordu Stadyumu Yapım İşi"nin, cari yıl yatırım programında yer aldığı, yerli ve yabancı tüm isteklilere açık olarak gerçekleştirildiği, bu nedenle uluslararası ihale kapsamında olması nedeniyle de döviz kazandırıcı faaliyet kapsamında bulunduğu ileri sürülerek hak ediş ödemeleri üzerinden kesilen damga vergisinin iadesi gerektiği iddia edilmiş ise de; dosyadaki bilgi ve belgeler ile ilgili mevzuat birlikte değerlendirildiğinde; ihalenin uluslarası ihale kapsamında olması için yerli ve yabancı tüm isteklilere açık olması şartının yanında ayrıca yabancı firmalarca da teklif verilmesi şartının bulunduğu, bu bağlamda yabancı firmalarca teklif verilmesi şartının arandığı düzenlemenin yürürlüğe girdiği 09/08/2016 tarihinden sonra 23/11/2016 tarihinde yapıldığı anlaşılan ihaleye yabancı isteklilerce teklif verilmediği...

          Temyiz, yerine getirmeyi durdurur.” 5718 sayılı Kanun'un tanımaya ilişkin hükümleri incelendiğinde, “Tanıma” başlıklı 58. maddesinde: “(1) Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54'üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz. (2) İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir. (3) Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır.” düzenlemesinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Açıklanan hükümler incelendiğinde, 5718 sayılı MÖHUK’da yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi için uyulması gerekli usulî işlemlere ilişkin olarak, 50 ilâ 53. ve 55 ilâ 57. maddeler arasında esas itibarıyla tenfiz usulünün kapsamlı olarak düzenlendiği, tanımaya ilişkin usulî işlemlerin ise tenfize ilişkin hükümlere tabi tutulduğu anlaşılmaktadır (MÖHUK m. 58/1)....

          Temyiz, yerine getirmeyi durdurur.” 5718 sayılı Kanun'un tanımaya ilişkin hükümleri incelendiğinde, “Tanıma” başlıklı 58. maddesinde: “(1) Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54'üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz. (2) İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir. (3) Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır.” düzenlemesinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Açıklanan hükümler incelendiğinde, 5718 sayılı MÖHUK’da yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi için uyulması gerekli usulî işlemlere ilişkin olarak, 50 ilâ 53. ve 55 ilâ 57. maddeler arasında esas itibarıyla tenfiz usulünün kapsamlı olarak düzenlendiği, tanımaya ilişkin usulî işlemlerin ise tenfize ilişkin hükümlere tabi tutulduğu anlaşılmaktadır (MÖHUK m. 58/1)....

          Temyiz, yerine getirmeyi durdurur.” 5718 sayılı Kanun'un tanımaya ilişkin hükümleri incelendiğinde, “Tanıma” başlıklı 58. maddesinde: “(1)Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54'üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz. (2) İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir. (3) Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır.” düzenlemesinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Açıklanan hükümler incelendiğinde, 5718 sayılı MÖHUK’da yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi için uyulması gerekli usulî işlemlere ilişkin olarak, 50 ilâ 53. ve 55 ilâ 57. maddeler arasında esas itibarıyla tenfiz usulünün kapsamlı olarak düzenlendiği, tanımaya ilişkin usulî işlemlerin ise tenfize ilişkin hükümlere tabi tutulduğu anlaşılmaktadır (MÖHUK m. 58/1)....

          şeklindeki yasal düzenlemeye dayalı reddedildiği, davacının yabancı mahkemede dava açarak talebini hüküm altına aldırdığı davaya konu yabancı mahkeme kararının sonuçları ile Türk yargı kararlarının çeliştiği, eşitsizliğe ve istikrarsızlığa yol açacağı, kamu düzenine aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece 5718 sayılı MÖHUK'nun 54. maddesinin (c) bendi uyarınca, yabancı mahkeme hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak alınmış ve kesinleşmiş ilamlar hakkında, yetkili mahkemenin tenfiz kararı verebilmesi için 5718 sayılı MÖHUK'nun 54/c maddesi uyarınca, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması gereklidir....

            CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; yabancı Mahkeme ilamına konu davanın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisi içinde kaldığını, yabancı Mahkeme ilamının Türk kamu düzenine aykırı olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Türk hukuk kurallarına göre çözümlenmesi gerektiğini, olayda yabancılık unsurunun bulunmadığını, uyuşmazlığa Alman hukukunun uygulandığının belirtildiğini, davacının yabancı Mahkemede açtığı davadaki talebinin anonim şirkette bulunan ortaklık payının iadesine ilişkin olduğunu, oysa davacının müvekkili şirketin ortağı olmadığını, müvekkili şirketin ortağı olmayan bir kişinin ortaklık payının iadesine karar verilemeyeceği gibi bu kararın tenfizine de karar verilemeyeceğini, davacının kanuna karşı hile yoluna giderek davasını Almanya'da açmak suretiyle sonuca ulaştığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. III....

              UYAP Entegrasyonu